Güncelleme Tarihi:
BAŞBAKANLIKTA düzenlenen 4. Uyum Zirvesi'ne katılan Türkler, zirveyi eleştirirken, zirveden bir sonuç çıkmayacağı fikrinde birleşti. Katılımcılar, özellikle önceki zirvelere kıyasla göçmenlere söz hakkı tanınmadığı eleştirisinde bulundu. Zirvenin tam bir şova dönüştüğünü belirten Almanya Türk Toplumu (ATT) Genel Başkanı Kenan Kolat, “Bundan sonra Almanya'da göçmenleri zor günler bekliyor” derken, ATİAD Başkanı Recep Keskin ise zirvenin ne başarılı ne de başarısız olduğunu ifade etti. Başbakan Angela Merkel'in başkanlık ettiği zirvede söz hakkı verilen tek göçmen kökenli olan Berlinli iş kadını Nare Yeşilyurt ise, Kreuzberg polis şefinin Türklere karşı önyargılı ve aşağılayıcı raporunun alkışlanması karşısında şok olduğunu belirtti.
4.UYUM ZİRVESİNDE KATILIMCILARIN GÖRÜŞLERİ
Kenan Kolat: Bu tür toplantıların yapılması prensipte doğru olmasına rağmen bu defa şova dönüştü. Çünkü 4-5 kişi konuşma yapıyor. Bu konuşmaların üzerine tartışma olanağı yok. Yani monolog şekilde bir tartışma oldu. Ulusal aksiyon planı kararı alındı. Ama bunun ne olduğu belli değil. Zaten uyum zirvesinin de konusunun ne olacağı belli değildi. Gündem hakkında göçmenlere bilgi verilmedi. Bu da sistemin nasıl işlediğini gösteriyor. Son zamanlardaki artan ırkçı eylemler konusu da konu gündeme alınmadı. Bu konuda genel bir tartışmanın olmaması canımı çok sıktı. Bundan sonra sürecin nasıl işleyeceği ile ilgili net bir bilgi yok. Bir takım suçlamalar yapılıyor cevap veremiyorsunuz. O zaman bu konuşmanın anlamı yok. Uyum sözleşmesinden bahsediliyor. Yaptırımlar ve cezalarla dolu. Bundan sonra Almanya'da göçmenleri zor günler bekliyor.
Kemal Şahin: Başbakan 4 saatini ayırdı. Bu açıdan güzeldi. Konuları dinledi ve yapılanları anlattı. Ama bence yapılanlar az ve marjinal. Olaylar çok hızlı gelişiyor. Hükümetin bu kadar hızlı konularda daha adım atma bilinci yok gibi. Politik dengeler gözetiliyor. Önceki zirvelere göre bakanlar ve Alman yetkililer daha fazla söz aldı. Özellikle büyük toplantıda bizleri az konuşturdular. 20 yıl sonra bu ülkede 8-10 milyon işgücüne ihtiyaç duyulacak. 2050 yılında Türkiye, Çin, Brezilya gibi ülkeler Almanya'nın ekonomik açıdan önüne geçiyor. Sebebi de bu ülkede kalifiye iş gücünün azalması. Alman toplumu yabancılara sahiplenmezse, mevcut insanı mutlu etmezse dışarıdan da kalifiye eleman gelmez.
Recep Keskin: Ne başarılı ne de başarısız diyebilirim. Son zamanlarda Sarrazin ve Seehorfer'in yaptığı açıklamalar, yayınlanan kitaplar bizim 5 yıldır yaptığımız pozitif çalışmaları bir anda sıfırladı, üzerine çizgi çekti. Zirvede istediklerini konuşturdular istemediklerini konuşturmadılar. Politize olmuşlar hala eleştiri kabul etmiyorlar. Ama şunun bilincindeler göçmensiz bu ülkenin olmayacağı. Ve bu ülkenin göçmenlere daha fazla ihtiyacı olacağı. Özellikle kalifiye işçi konusunda açığın büyük olduğunu biliyorlar. Çalışma bakanı 10 yıla kadar 5 milyon insanın emekli olacağını söyledi. Şu anda bunu telafi edecek hazırlıklar yok. Bu ülkede doğmuş büyümüş başta Türkler olmak üzere akademisyen göçmenler bu ülkeyi terk ediyorlar. Üniversiteyi bitirenler bu ülkeyi terk ediyorlar. Yetişmiş insanlar gelmeyeceğini söyledik. Yabancı düşmanlığı olduğu sürece kimse gelmez.
Nihat Sorgeç: Bence çok yapıcı bir zirve oldu. Öncekilere kıyasla somut konular ele alındı. Özel sektörde olan yabancılara karşı önyargılar konu edildi. Yapıcı önerilerin kabul edilmesi kararlaştırıldı. Artık uyum yerine aksiyon zirvesi olacağı belirtildi. Önceki seneki zirvelere nazaran daha yapıcı konuşmalar yapıldı. Diğer zirvelerde hep bu yapılacak şu yapılacak deniyordu ama sonuç çıkmıyordu. Uyum planı yerine eylem planı yapılıyor ve bunun değerlendirilmesi kararlaştırıldı. Yani 1 yıl sonra konular masaya yatırılıp neler yapılmış neler yapılmamış masaya yatırılacak. Benim de en çok eleştirdiğim konulardan biri de buydu. Üstelik kamuda yabancı kökenlilerin sayısının artırılması da ele alındı.
Nare Yeşilyurt: Kreuzberg Polis şefi bir rapor okudu. Raporda Türk ve Arap çocuklarının okullardaki davranışları ve ailelerin tutumun öyle bir ırkçı ve önyargılı bir şekilde ele alınıyordu. Herkes bu raporu alkışladı. Bir polis şefi, bütün Türk ve Arapların ne kadar yobaz olduğunu, genelleme yaparak herkesi aynı kefeye koyarak Türk erkeklerini maço, kriminel gibi gösteren aşağılayıcı bir konuşma yaptı. Bu adamın konuşması ise alkışlandı. Tam uyum dışı bir konuşmaydı. Ama zirve yine de gerçekleşmesi açısından olumlu. En pozitif konu yabancı diplomaların tanınması konusu. Uyum için en önemli adım bu. Bu tür çalışmalar devam ederse uyuma katkı olacağına inanıyorum. Ben de yaptığım konuşmada, uyum sağladığım halde engellerle karşılaştığımı belirttim.