Güncelleme Tarihi:
MARTIN Schulz, 24 Ocak 2017’de SPD yönetim kurulunun oy birliğiyle başbakan adayı, ardından delegelerin yüzde 100 oylarıyla parti genel başkanı seçildi. “Artık sosyal adalet zamanı geldi” ve “Almanya’nın başbakanı olmak istiyorum” talepleriyle bir anda anketleri altüst etti. Başbakan adayı seçildikten üç hafta içinde SPD anketlerde yüzde 33’le Hıristiyan Birlik Partileri’ni geride bıraktı. Schulz rüzgarıyla beş hafta içinde SPD’ye 10 bin yeni üye girdi. Adından dolaylı yoldan, karşılaştığı yarı çıplak bir dilenciye paltosunu veren Aziz Martin’le kıyaslandı. Hatta onu ABD’li efsane politikacı Kissinger’e benzeterek, “Würselenli Kissinger” diyenler oldu.
Partisi SPD 1998’den beri ilk kez tekrar başbakan çıkarma ve hükümeti kurma umuduna kapıldı. Ama Schulz’un yıldızı iki ay içinde sönmeye başladı. SPD 24 Eylül 2017 seçim akşamı Yüzde 0.5 oyla savaş sonrası tarihinin en düşük oyuyla felaketi yaşadı.
O DA OY KULLANACAK
Martin Schulz, seçim akşamı, “Merkel’le yeni bir hükümette yokuz, muhalefete gidiyoruz” dedi. Ama sonra Merkel’le koalisyon için masaya oturdu. “Merkel’in altında herhangi bir bakanlık görevi almayacağım” dedi. Ama Dışişleri Bakanlığı’nı kendine ayırdı. Bu zikzak siyaseti sonucu bir günde hem parti başkanlığından istifa etmek, hem de Dışişleri Bakanlığı koltuğundan vazgeçmek zorunda kaldı. İstifa açıklamasını yazılı yaptı ve “Hastayım” diyerek kayıplara karıştı. Memleketi Würselen’de inzivaya çekilen ve uzun süre sesi sedası çıkmayan Martin Schulz, şimdi yeniden “Ben hala varım” dedi.
Schulz, çarşamba günü Meclis’in Merkel’i 4’üncü kez başbakan seçeceği oturuma katılacağını açıkladı ve “Kurulmasında önemli ölçüde katkım olan hükümet için partimle birlikte oy kullanacağım” dedi. Başbakan olma talebiyle yola çıkan Schulz, şimdi sıradan bir milletvekili olarak görev yapacak.