Güncelleme Tarihi:
ALMANYA’nın Giessen kentindeki Türk-Alman Sağlık Vakfı Başkanı Dr. Yaşar Bilgin, 2005 yılında Witten Marien Hastanesi’nde bademcik ameliyatı sonrasında komaya girip hayatını kaybeden 6 yaşındaki Melissa Kösedağ’ın ölümünün mahkeme tarafından kader olarak nitelendirilmesini eleştirdi.
Dr. Bilgin, Melisa’nın ölümünün bilirkişi raporlarından sonra mahkeme tarafından da ‘kader’ olarak açıklanmasını yeterli bulmadığını vurgulayarak, “Beyin ölümüne yol açan nedenlerin iyi araştırılması gerekiyor” dedi.
Niçin oksijen gitmemiş
Dr. Bilgin, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Beyin ölümünün gerçekleşmesi için beyine kan gitmemesi gerekir. Bunun nedeni araştırılmalı ve gerekli tedbirlerin alınıp alınmadığı incelenmeli. Bu konuyla biz de ilgilendik. Giessen Üniversitesi’ndeki arkadaşlarımla konuştuk, inceledik. Doktorlar Odası’na mektup gönderdik. Bilirkişi raporu ameliyatın usulüne göre yapılıp yapılmadığını inceler. Hakimler de bu raporlara göre karar verirler. Ameliyat elbette usulüne göre yapılmıştır. Ancak beyin ölümü için beyne kan gitmemesi gerekir. Niçin beyine zamanında yeterli oksijen verilmemiş? Bu sorunun cevabı raporlarda yok. İncelenmesi gereken konu da asıl budur.”
Aile itiraz etmeli
DOKTOR Yaşar Bilgin, Kösedağ Ailesi’ne Bochum Sulh Mahkemesi’nin verdiği karara itiraz edip Yüksek Mahkeme’ye gitmelerini tavsiye etti. Ailenin, temyiz davasında başka bir eyaletten bilirkişi raporu isteyebileceğine işaret eden Bilgin “O zaman ölümün kader değil bir hatadan kaynaklanmış olabileceği ortaya çıkabilir” dedi. Dr. Bilgin, Melisa’nın ölümüyle ilgili daha önce açıklama yaptıktan sonra söz konusu klinikten arandığını ve “Siz niçin bu bu olayla bu kadar ilgileniyorsunuz. Açıklamalarınız sonrası hastanemize gelen sayısı azaldı. Siz de doktorsunuz. Ameliyatlarda risk vardır” denildiğini söyledi.
Olay nasıl olmuştu?
MESUT ve Zeynep Kösedağ çiftinin ilk çocukları Melisa’nın 2005 yılında hayatına mal olan bademcik ameliyatı şöyle gelişti: 27 Nisan 2005’te Witten’deki Marien Hastanesi’nde bademcik ameliyatı olan Melisa, ameliyattan üç gün sonra 30 Nisan Cumartesi akşamı gerçekleşen kanama sonrası tekrar ameliyata alındı. Melisa’nın kanaması müdahale sonrası durdurularak kendisine kan verildi. 1 Mayıs Pazar günü öğleden sonra tekrar şiddetli bir kanama başlaması üzerine Bochum Üniversite Hastanesi’ne kaldırılan Melisa’ya yeniden müdahale yapıldı. Aileye, yaranın 4 dikişle kapatıldığı ve yüzde 99 tekrar bir kanama olmayacağı güvencesi verilerek Witten’e geri gönderildi. Henüz iki saat geçmeden tekrar şiddetli kanama oldu ve Melisa yeniden ameliyata alındı. Aşırı kan kaybeden Melisa’nın ameliyat esnasında kalbinin durması sonucu beyine oksijen gitmediğinden beyin ölümü gerçekleşti.
Bilirkişi ‘kader’ demişti
BOCHUM Sulh Mahkemesi tarafından bilirkişi olarak görevlendirilen Bonn Üniversite Hastanesi doktorlarından Prof. Dr. F. Bootz, “Ameliyatı yapan ekibin, müdahalelerde herhangi bir hatası söz konusu değil. Ölüm nedeni, bademcik ameliyatı sonrasında kadere bağlı ağır kanamalar sonucunda olmuş” diyerek mahkemeye sunduğu raporunda, kanamalar esnasında ve sonrasında Melisa’ya müdahale eden hiçbir doktorun hatası olmadığını belirtmişti. Ameliyat öncesi kızları Melisa’nın hiçbir rahatsızlığı bulunmadığını belirten Zeynep ve Mesut Kösedağ da, “Kimse hata yapmadıysa kızımız niye öldü? Yıllarca bizi oyaladılar. Tıpta kader mi olur” diye isyan etmişti.