Mecburi evlilikte sarsıntı

�

ALMANYA’da ilk kez federal düzeyde 1998 yılında SPD-Yeşiller ortaklığı gerçekleşti.
SPD’li Gerhard Schröder, Yeşiller’le ortaklık ederek başbakanlık koltuğuna oturdu.
Ancak 2005 yılında yapılan genel seçimlerde farklı bir tablo ortaya çıktı.
CDU/CSU toplam oyların yüzde 35.2’sini SPD de yüzde 34.2’sini aldı.
Daha seçim akşamı televizyondaki ‘filler buluşması’ programında, dönemin Başbakanı Gerhard Schröder, milyonlarca izleyicinin gözlerinin içine baka baka, “Siz gerçekten ‘Ben başbakan olmak istiyorum’ diyecek bayan Merkel’in böyle bir önerisine destek vereceğimi mi düşünüyorsunuz? Kiliseyi köyde bırakalım” dediği halde, sağ kanat da sol kanat da ortaklık etmek için uzlaşı sağlamayınca, gözler ‘büyük koalisyona’ çevrildi.
Nitekim öyle de oldu ve CDU/CSU ile SPD, Angela Merkel’in başbakanlığında ‘büyük koalisyon hükümeti’ oluşturdu.
2009 yılında yapılan genel seçimlerden sonra CDU/CSU, daha önceki yıllarda da olduğu gibi yine FDP ortaklığını tercih etti.
2013 yılındaki genel seçimlerde FDP yüzde 5 barajını aşamayınca gözler yeniden ‘büyük koalisyon’a çevrildi.
SPD sistematik olarak oy kaybına uğradığı için pek yanaşmak istemese de, Merkel’le ‘büyük koalisyon hükümeti’ni sürdürme kararı aldı.

*

24 Eylül 2017’de yapılan genel seçimlerde ise SPD’nin oy oranı yüzde 20.5’e düştü.
Bu, Federal Almanya Cumhuriyeti’nin kurulduğu 1949 yılından beri SPD’nin aldığı en düşük oy oranıydı.
Bunun üzerine SPD, “Biz ortaklığa yokuz” dedi.
Ancak seçimlerden sonra CDU/CSU, FDP ve Yeşiller arasında sürdürülen koalisyon görüşmelerinden olumlu sonuç alınamayınca, gözler yeniden SPD’ye çevrildi.
Eski bir SPD’li olan tarafsız Alman Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, sosyal demokratları ‘sorumluluk’ üstlenmeye davet etti.
Ve SPD, istemeye istemeye CDU/CSU ile ortaklığı sürdürmeye “Evet” dedi.

*

Evet, bu bir yerde ‘mecburi-zoraki evlilik’ idi.
Son dönemlerde yapılan eyalet seçimlerinde sistematik olarak oy kaybı yaşanması üzerine, SPD’de “Büyük koalisyona son verelim” sesleri yükselmeye başladı.
Koalisyondaki ‘temel emeklilik kavgası’ yüzünden yaşanan sarsıntı nedeniyle ortaklığın her an bitmesi beklenirken, hafta sonunda bu konuda uzlaşı sağlandı.
Şimdilik büyük koalisyonun çöküşü engellendi.
Ama hem muhafazakâr kanat olarak bilinen CDU/CSU da hem de SPD’de ‘iç isyan’ tehlikesi hâlâ aşılamadı.
Her ne kadar hem CDU hem de CSU yöneticileri ‘temel emeklilik’ konusundaki uzlaşmayı ‘başarı’ olarak niteleseler de, ‘kardeş partiler’ için için kaynamaya başladı.
CDU’nun bu ay içinde düzenlenecek kurultayında ‘isyancıların’ harekete geçmesini bile bekleyenler var.
Ama bu zayıf bir ihtimal.
Çünkü CDU’da böyle bir davranışın sağ popülist Almanya için Alternatif’in (AfD) ekmeğine yağ süreceği apaçık ortadadır.
İşte bu yüzden kurultayda gizli ve açık isyankârların ‘isyan bayrağı açması’ ihtimali yok denecek kadar azdır.

*

Ya SPD’de?
SPD’de yeni eş başkanlar aralık ayındaki kurultayda belirlenecek.
Olaf Scholz/Klara Geywitz ile Saskia Esken/Norbert Walter-Borjans ikilileri arasındaki yarışmayı kazanan, Almanya’daki büyük koalisyon hükümetinin de SPD’nin de kaderini belirleyecek.
Federal Maliye Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olan Olaf Scholz ile eş başkan adayı Klara Geywitz, CDU/CSU ile ortaklığın bu yasama döneminin biteceği 2021 yılı sonbaharında kadar sürdürülmesinden yana.
Esken/Borjans ikilisi ise “Ortaklığı bitireceğiz” demekteler.
Ortaklığı bitirmek SPD için kurtuluş mudur?.
Hiç de öyle gözükmemekte.
Son dönemlerde yapılan kamuoyu yoklamaları SPD’nin ‘halk partisi konumunu kaybetmeyi sürdüreceği’ sinyalleri vermekte.
Evet, şimdilik atlatılmış olsa da mecburi evlilikte sarsıntı devam etmekte.
SPD’de sarsıntı ise her geçen gün artmakta.