Güncelleme Tarihi:
Türkiye’deki kariyerine devam etmek istediğini söyleyen Gül, “Ama sadece Almancı rolleriyle izleyici karşısına çıkmak istemiyorum” diyor.
- Sizi “Ulan İstanbul” dizisinde canlandırdığınız Almanya’dan gelen Maşuka karakteriyle tanıdık. Siz de onun gibi Almanya’dan geldiniz, değil mi?
- Evet. Annem de babam da Türk ama 1970’lerde Almanya’ya gitmişler. Ben de orada doğup büyüdüm.
- Almanya’da yaşarken Türkiye’ye sık sık gelir miydiniz?
- Türkiye’yle irtibatımız hiçbir zaman kopmadı. Annem ve kız kardeşimle her sene gelirdik. En son iki sene önce Almanya’da çekilen ve bir bölümü İstanbul’da geçen bir dizi için buraya geldim.
- Oyunculuk kariyeriniz nasıl başladı?
- Oyunculuğa ilgim oldum olası vardı. Öğrencilik yıllarımda bile okulun tiyatro kolunda yer alırdım. 18 yaşımdan sonra herkes bana “Ne kadar komiksin” demeye başladı. Bu söylemlerden yola çıkarak konservatuvarlara başvurdum, Almanya’da konservatuvara girebilmek gerçekten çok zordur. Çok şanslıydım ki iyi bir konservatuvara kabul edildim. Otto Falckenberg Schule München Üniversitesi Sahne ve Gösteri Sanatları Performans Bölümü’nde okudum.
- Daha sonra neler yaptınız?
- Konservatuvarda okurken bir tiyatroda da sahneye çıkıyordum. Derken birkaç dizi çektim. Aslında okuldan sonra tiyatroya devam etmek istiyordum ama mezun olur olmaz cast ajansları peşime düştü ve bir sürü deneme çekimine girdim. 2009 yılında “Welcome to Germany” filminden başrol teklifi geldi. Bu film, Berlin Film Festivali’nde de gösterildi, ardından 20 farklı ülkeye satıldı.
- Genelde ne tarz rolleri canlandırıyorsunuz?
- Almanya’da genelde Türk kadınlarını canlandırıyorum. En fazla iki kere Alman rolünü oynamışımdır. Şu an ise yapımcılığını üstlendiğim bir filmin heyecanını yaşıyorum.
- Nasıl bir film bu?
- Beş kısa filmden oluşan “A Quintet” adlı bir yapım. Çekimleri Türkiye, İtalya, Almanya ve Amerika’da yapıldı. İlk gösterimini 19 Ağustos’ta Saraybosna Film Festivali’nde.
- Filmde siz de rol aldınız mı?
- İstanbul’da çekilen bölümde başrol oynadım. Ayrıca senaryosunu da yönetmenle birlikte yazdım.
- Tiyatro çalışmalarınız devam ediyor mu?
- Evet, şu an Almanya’da devam eden bir tiyatro oyununda rol alıyorum.
- Almanya ve Türkiye arasında gidip gelmek zor olmuyor mu?
- Evim Berlin’de. Tiyatro oyununu Münih’te sahneliyoruz. Dizi için de İstanbul’a gelip gidiyorum. Gerçekten yoğun bir tempo...
KISMETİNİN PEŞİNDE TÜRKİYE’YE GELİYOR
- “Ulan İstanbul” dizisiyle yolunuz nasıl kesişti?
- Aslında Türkiye’ye başka bir dizi için gelmiştim. O proje olmayınca bu sefer “Ulan İstanbul”da bana uygun bir rol olduğunu söylediler ve bir deneme çekimi istediler. Görüntülerimi gönderdikten sonra da görüşmeye çağırdılar ve anlaştık. Bu benim Türk televizyonlarındaki ilk rolüm.
- Kaynaşmış bir ekibe girmek zordur aslında. Bu anlamda neler yaşadınız?
- Zor tabii. İster istemez beni aralarına kabul edecekler mi diye düşünüyorsunuz ama şöyle de bir şey var ki, bu her yeni başladığımız proje için geçerli. “Ulan İstanbul” setine geldiğimde ise herkes beni inanılmaz sıcak karşıladı. Eğlenceli bir set. Oynadığım rol de beni çok mutlu ediyor.
- Hazır konusu açılmışken Maşuka’dan da bahsedelim biraz...
- Maşuka, çok renkli bir karakter. Almanya’da kendisine kısmet bulamıyor, izdivaç programına katılmak için Türkiye’ye geliyor.
UĞUR POLAT ÇOK SEMPATİK
- Maşuka, birden bire Kandemir’in başının belası oldu!
- Ben, bela olarak görmüyorum. Olsa olsa, Kandemir’in eş anlamında yapacağı en iyi seçim olur. Maşuka hem iyi bir gelin olur hem de çok güzel yemek yapar.
- Maşuka, Kandemir’i çok çekici buluyor. Peki siz Uğur Polat’ı çekici buluyor musunuz?
- Buna cevap veremem, sadece Maşuka olarak konuşabilirim. Ama Uğur Polat’ın çok sempatik biri olduğunu söyleyebilirim.
TÜRKÇEMİ GELİŞTİRECEĞİM
- Oyunculuk kariyerinize Türkiye’de devam etmeyi düşünüyor musunuz?
- Farklı rolleri canlandırmayı seviyorum. Bu yüzden sadece aksanımı kullanacağım Almancı rollerinde yer almak istemem. İstediğim gibi roller gelirse neden olmasın? Türkçemi geliştirmek istiyorum. Bu konuda zorlanacağımı da düşünmüyorum, çünkü Almanya’da hiç Türkçe konuşmuyordum ama buraya geldikten sonra hiç de kötü olmadığımı anladım.
- Ezber yaparken zorlanıyor musunuz?
- İlk zamanlar çok zorlanıyordum. Çünkü Almanca düşünüyorum ama İstanbul’da vakit geçirdikçe ve kulak aşinalığı kazandıkça ezber yapmam daha kolay oluyor. Bir de dizide bazı kelimeleri bilerek yanlış söylüyorum. Mesela “balkabağı”na özellikle “balkabuğu” diyorum. Bu kelimeler aksanla birleşince çok sevimli oluyor çünkü.