Güncelleme Tarihi:
SÜRECİN iki hafta önce masadan düşen 1.5 yaşındaki bebeği Yakup Cemal’i hastaneye götürmeleriyle başladığını belirten Sertan Altınkaya, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Çocuklar oynarken bir anda eşim bir ses duymuş. Sonra Yakup Cemal’i oturma odasında yerde yatarken görmüş. Olayı görmediği için 4 yaşındaki diğer oğlum Kuzey Davut’a sormuş, o da masadan düştüğünü söylemiş. Herhangi bir şişlik veya morluk görmedik. Olayı görmediğimiz için eşimle hastaneyi aradık. Çocuk uyuyordu. Onlar da ‘Eğer uyanır, ağrıdan ağlarsa, getirin. Eğer çocuk rahat bir şekilde uyuyorsa, çocuk doktoruna götürürsünüz’ dediler. Ancak çocuk doktorunun çıkık olabileceğini söylemesi üzerine eşim, Yakup’u hastaneye götürdü. Röntgen çeken kişiler, çocuk durmadığı için bir solundan çekmiş bir sağından, tabi çocuk ağlıyor. Doktor eşimle odada özel görüştüğünde durum tekrar anlatmasını istiyor. Eşim de Kuzey Davut’un söylediği gibi masadan düştüğünü söylüyor. Ancak doktor eşime inanmamış ve durumun ‘şüpheli’ olduğunu belirtmiş. Çocuğun vücudundaki kırığın nasıl olabileceğini araştırdılar. Kırığın masadan düşme ile olamayacağını söylediler ama nasıl olabileceğine dair bir yazı da yazmadılar. Hastanede diğer anne ve babalar sırayla çocuklarını görürken, benim içeriye girmeme izin vermediler.”
KIRIKTAN BİZİ SUÇLUYORLAR
“Hastaneden çıktıktan sonra gençlik dairesi ile görüştük. Bize karşı şüphe duyduklarını ve çocuklara karşı şiddet uyguladığımızı söylediler. Bu şüphe yüzünden, ‘Çocukları korumak için elinizden alabiliriz. Bizle birlikte çalışırsanız hiçbir şekilde bir problem olmaz’ dediler. Bizim hakkımızda diğer kurumlardan bilgi almışlar. Hep bizim lehimize bilgiler aktarılmış. Çocuğa karşı şiddetle suçlandık ancak polis ifade bile almadı. Bizi davranışlarımızın kontrol edilmesi için bir kliniğe gönderdiler. ‘Salı günü güle oynaya çıkıp eve gideceğiz’ diyordum. ‘Çok iyi bir ailesiniz’ dediler. Fakat ellerinde bir belge var. Bir kırık var ve ondan dolayı bizi suçluyorlar. Çocuklarla dışarı çıktık. 10 dakika sonra polis geldi. Çocukları kucağıma aldım. Duygu bağı o kadar yoğundu ki, anlatamam. Çocukları polis zoruyla aldılar. ‘Baba gitme. Beni bırakma’ dedi. Ufaklık fazla bir şey anlamadı. Hukuki mücadele verip çocuklarımı almak istiyorum. Allah’ın doğru yolda beni zafere ulaştıracağına eminim.”
BELEDİYE BAŞKANI: PERVASIZ BİR KARAR ALINMADI
Dormagen Belediye Başkanı Erik Lierenfeld de konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Dayanışma daima iyidir, fakat sizi temin ederim ki burada pervasız bir karar alınmadı. Böyle bir olayın aydınlanması bizim en önemli önceliğimizdir. Çocuğun sağlığı için dengeli bir karar, ancak profesyonel değerlendirmeler ve gerçekler temelinde alınır. Gelecekteki kararlar bağımsız yargı tarafından alınacaktır” dedi.