Marmara Depremi hüzünle anıldı

Güncelleme Tarihi:

Marmara Depremi hüzünle anıldı
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 17, 2008 16:01

Meydana gelişinin 9. yılında Marmara Depremi kurbanları tüm yurtta hüzünle anıldı. Politikacılar ve yetkililer korkunç olaya ilişkin görüşlerini açıklarlarken, alınan önemler hakkında bilgi verdiler.

Haberin Devamı

Meydana gelişinin 9. yılında Marmara Depremi kurbanları tüm yurtta hüzünle anıldı. Politikacılar ve yetkililer korkunç olaya ilişkin görüşlerini açıklarlarken, alınan önemler hakkında bilgi verdiler.

BÜROKRASİ AZALIYOR

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, 'Afet gibi acil durumlarda daha hızlı hareket etmek, bürokratik mekanizmaları azaltmak ve çabuk müdahale ederek hem can kaybını azaltmak hem de ihtiyaçları karşılamak amacıyla İçişleri, Bayındırlık ve Bakan bakanlıklarıyla Başbakanlıktaki üç birimi bir kurum haline getirme çalışması içerisindeyiz' dedi.

Atalay, İstanbul Valiliği Afet Yönetim Merkezinde gerçekleştirilen toplantının ardından basın mensuplarının yeni oluşturulacak birim ile ilgili sorularını cevaplandırdı.

Beşir Atalay, söz konusu kurumun Başbakanlığa bağlı olup olmayacağının kesin olmadığını, birimlerin birleştirilmesinin komisyondan geçtiğini söyledi.

Ayrı ayrı kurumların bir araya getirilmesiyle daha pratik ve daha çabuk, hızlı koordine ve müdahale olacağına dikkati çeken Atalay, 'Afet gibi acil durumlarda daha hızlı hareket etmek, bürokratik mekanizmaları azaltmak ve çabuk müdahale ederek hem can kaybını azaltmak hem de ihtiyaçları karşılamak amacıyla kendi bakanlığındaki Sivil Savunma Genel Müdürlüğü, Bayındırlık ve İskan Bakanlığındaki Afet İşleri Genel Müdürlüğü ve Başbakanlık’taki Acil Durum Başkanlığı birimlerini bir kurum haline getirme çalışması içerisindeyiz' diye konuştu.

Bazı olaylarda gecikmelerin kayıplara neden olduğunu hatırlatan Atalay, 'Özellikle de çabuk müdahalede can kaybı azalıyor. Birimin hangi bakanlığa bağlı olacağı belli değil. Ama dünyadaki diğer örnek ülkelerde yine İçişleri Bakanlığına bağlıdır. İllerde müdürlükleri olacak. İllerde vali ve kaymakamlarımız başında olacak' dedi.

FEDAKARLIKTAN KAÇINILMAMAKTADIR

Depremi'nin maydana gelişinin 9 yılında konuşan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, 'Çocuklarımız bizim çok büyük değerlerimizdir. Güvenli ortamda eğitim için hükümet hiçbir fedakarlıktan kaçınmamaktadır' dedi.

Çelik, İstanbul Valiliği Afet Yönetim Merkezinde düzenlenen depreme hazırlık ve acil müdahale altyapısı konusunda bugüne kadar gerçekleştirilen çalışmaların ele alındığı bilgilendirme toplantısında yaptığı konuşmada, bir asırlık dönemde 182 deprem meydana geldiğini, 495 bin binanın yıkıldığını veya hasar gördüğünü, 100 bine yakın insanın da hayatını kaybettiğini söyledi.

İhalelerdeki yüksek kırımlara dikkati çeken Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:

'Yüzde 56 kırımla iş alınıyor. Stopajı vesaire eklendiğinde yüzde 65 eder. Müteahhit devlete diyor ki ’ben birim fiyatı 100 lira olan bu binayı 35 liraya yaparım’. Bu yaptığı binanın da yüzde 50 kar bırakmasını istiyorsa, 17 lirayı binaya harcıyor demektir. Geçen yıl büyük çapta bir ihaleye çıktık. Muhalefet hakkımda gensoru önergesi verdi. ’Bakan en düşük tekliflere ihaleyi vermeyerek devleti riske sokmuştur’, iddia buydu. Ben dedim ki, ’ben çocuklara okul yapıyorum, mezar yapmıyorum’. Bugün olsa yine vermeyeceğim.'

Aslında en düşük değil, en uygun fiyat prensibinden hareket etmek gerektiğinin altını çizen Çelik, 'Nitekim Meclis açıldığı zaman İhale Yasası’nda yapılacak revizyonda da ümit ediyorum esas mantık bu olacak' diye konuştu.

GÜÇLENDİRME YATILI OKULLARDAN BAŞLADI

Çelik, Van’ın bir ilçesinde Mimar Sinan’ın yaptığı bir köprü bulunduğunu, 5 asır geçmesine rağmen köprüden taş oynamadığını anlatarak, 'Ama bir bakıyorsunuz, Köy Hizmetleri köprü yapmış, Karayolları köprü yapmış, sular kabarınca köprünün yerinde yeller esiyor. Nedir bunun esas sebebi? Mimar Sinan’ın yaptığı yapının temelinde, harcında dürüstlük var' dedi.

Bingöl depreminin ardından kamuoyunda okullara ilişkin bir hassasiyet oluştuğunu belirten Çelik, okullarda güçlendirme programına yatılı okullardan başladıklarını bildirdi. Çelik, 600’ün üzerinde yatılı okulda güçlendirme çalışmalarının 2006 Eylül ayında tamamlandığını, daha sonra yatılı orta öğretim kurumlarında çalışmalara
başladıklarını, buradaki çalışmaların 2009 yılında tamamlanacağını kaydetti.

İstanbul özelinde deprem riski taşıyan 2 bin bina olduğunu, 874 okul tespit edildiğini ifade eden Çelik, bunun 507’sinin bugüne kadar güçlendirildiğini, 176 okulun yıkılarak yeniden inşa edildiğini, böylece okulları da büyüttüklerini anlattı. Çelik, 367 okulla ilgili çalışmaların ise sürdüğünü söyledi.

2 AYDA ONARIM OLMAZ

Bakan Çelik, yapılan ihalelerin zaman zaman 3 ayda sonuçlandığını, demokratik işleyişin yavaş, ancak sağlam olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

'Rekabeti ve kamu kaynaklarını gözetecekseniz işleyiş yavaşlıyor. Zaten okullar 2 ay tatil. İki ayda büyük onarım yapamazsınız. Okullar açıldığı zaman iskeleyi çekiyor basın mensubu, ’felaket, skandal, Milli Eğitim Bakanlığı, valilik uyuyor mu?’ Yapmayın böyle şeyler, bu doğru bir yaklaşım değildir. Bazı medya kuruluşlarının tahrik etmesiyle veliler sokağa dökülüyor, okulu niye yıktınız?'

Çelik, depreme karşı tavırlarının, tıpkı sağlık teşkilatının koruyucu hekimlik anlayışıyla sürmesi gerektiğini belirterek, 'Salgın hastalık çıktıktan sonra salgının ortadan kaldırılması, salgına karşı alınacak önlemlerin maliyetinden milyonlarca kez daha fazladır' diye konuştu.

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, deprem olup bittikten sonra 'ah, vah' etmenin çok anlamı olmadığını da ifade ederek, '(Eğer şunu yapsaydık, şöyle olurdu. Meğerse şu şöyleymiş) demenin de faydası yoktur. Türkçemizde güzel bir söz var, 'Eğer ve meğeri evlendirmişler, keşke adında çocukları olmuş’, keşke dememek için eğerleri, meğerleri şimdiden ayarlamamız lazım' dedi.

'KEŞKE ARAMIZDA OLSAYDINIZ'

Adapazarı’nda 4 yılda 239 bin kişinin ziyaret ettiği deprem müzesinde açılan ziyaretçi defterinde, deprem acıları ve yitirilen insanlara duyulan özlem dile getiriliyor.

17 Ağustos Marmara Depremi’nin ardından Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca yaptırılan Deprem Müzesi, atıl durumdayken Adapazarı Belediyesine devredildi. Tadilatı yapılarak yeniden düzenlenen müze, 17 Ağustos 2004 yılında Deprem ve Kültür Müzesi adıyla vatandaşların hizmetine sunuldu.

Adapazarı Merkez Belediyesi Deprem Kültür Müzesinde, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nde hayatını kaybeden vatandaşların isimlerinin yer aldığı kristal anıtlar yapıldı. Sakarya Nüfus Müdürlüğünden alınan rakamlara göre 3 bin 285 kristal anıtta, depremde hayatını kaybedenlerin isimleri yer alıyor. Müzeye gelip yakınlarının isimlerini göremeyenler, başvuruda bulunarak yakınlarının isimlerini kaydettiriyor. Depremde 4 bin kişinin öldüğü Adapazarı’nda müzedeki eksik isimler bireysel başvurularla tamamlanmaya çalışılıyor.

ZİYARETÇİ DEFTERİNDE, ACI ÖZLEMLER DİLE GETİRİLİYOR

Açıldığı 4 yıldan bu yana, 239 bin kişinin ziyaret ettiği müzedeki ziyaretçi defteri, deprem acıları ve yitirilen insanlara duyulan özlemlerin adeta ifade yeri oldu. Ziyaretçiler, deftere yazdıkları yazılarla, kaybettikleri yakınlarını anıyor, acılarını tazeliyorlar.

Ziyaretçi defterinde yer alan duygu dolu ifadelerden bazıları şöyle:

'Benim adım Furkan. Ben annemi babamı kaybettim depremde. Allah kimseye vermesin böyle bir acı.'

'Vedat amcacığım seni hiç tanımadım, eminim ki tanısam çok severdim. Seni tanımayı öyle çok istiyorum ki bu kelimelere sığmayan bir şey. Ama kelimelere sığan bir şey vardır ki o da şudur: Kızların ve eşin güvenilir ellerde, bundan emin olabilirsin. Gözün arkada kalmasın.'

'Sevgili abim, sevgilim yengem, sevgili yeğenim, şu mübarek Kurban Bayramı’nı yine buruk bir şekilde geçirdik. Keşke sizler de aramızda olsaydınız. Her ne kadar eşimiz dostumuz olsa da sizin yerinizi dolduramaz. Uğur’u merak etmeyin okuyup polis oldu. Şu anda çevik kuvvette Adapazarı’nda görev yapıyor. Sizler toprağınızda rahat yatın. Allah mekanınızı cennet eylesin. Hoşçakalın.'

'Erol ve Emel çocuklarım için Allah’tan rahmet dilerim ve onların hiç unutulmayan acısını yaşıyorum. Anneleri Habibe Can.'

'Rahat uyu kardeşim orada yalnız değilsin. Binlerce şehit verdik. Biliyorum, bize uzaktan bakıyorsun. Her anımda yanımda olduğundan o kadar eminim ki. Hala varlığını hissedebiliyorum. Burada her şey aynı, 8 yıl sonra değişen hiçbir şey yok. Herkes unuttu biliyor musun depremi. Kimsenin umurunda değil artık. Bir tek bizler unutmadık. Yürekleri acıyla dolu olanlar unutmadı. Seni çok seviyorum güzel gözlüm, güzel kardeşim. Huzur içinde uyuyun. Seninle birlikte kaybettiğimiz binlerce insanımız için dua ediyorum. Hep anıyorum. Huzur içinde yatın. Gözyaşlarım hepiniz için. Volkan Gümüşpala’nın ablası Müge Özer.'

'1999 17 Ağustos depreminde hayatlarını kaybeden annem, babam ve sevgili kardeşim ve tüm deprem şehitlerinin ruhları şad olsun. Onları çok özlüyoruz. Allah bir daha böyle büyük bir acıyı Sakarya’mız ve yurdumuz insanına yaşatmasın. İsmet Poğaoğlu.'

'Babacığım bizi bıraktığın için çok üzülüyorum. Şu anda senin özlemini çekiyorum. Lütfen beni bir daha bırakma. Mezarında rahatlığını istiyorum. Mezarına gelemediğim için özür diliyorum. Babacığım seni çok seviyorum. Samet Çaylak.'

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!