Güncelleme Tarihi:
Aydın, küreselleşmenin etkisiyle her sektörde rekabetin arttığını, bu nedenle gü?lü olanların kazandığını, sektöründe yer edinemeyen, markasını oluşturamayanların ise adeta yok olmaya mahkum olduğunu ifade etti.
Günümüzde para kazanmanın zorlaştığını, özellikle yeni kurulan firmaların pazarda yer bulmasının maliyetinin yükseldiğini belirten Aydın, bu nedenle bilenen bir markanın isim hakkını almanın hem bu hakkı veren firma hem de hakkı alanlara avantajlar sağladığını bildirdi.
Aydın, "nasıl olsa kazanıyorum marka olmasam da olur" devrinin artık kapandığını belirterek, "Son yıllarda tüketicinin de bilin?lenmesi markalaşmayı zorunlu hale getirdi. Marka tutkusu öyle hal aldı ki Anadolu'da da yaygınlaşıyor. Artık sadece büyük kentlerde değil, kü?ük il?e hatta beldelerde bile markalı ürün almak mümkün olabiliyor" dedi.
Türkiye'de, son verilere göre 15 ayrı sektörde, 600 ulusal, 200 de uluslararası marka bulunduğuna dikkati ?eken Aydın, bunların yıllık toplam ticari hacminin ise 30 milyar dolar civarında olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
"Bu markalar ciroları itibariyle ülke ekonomisinde ciddi bir payı teşkil ediyorlar. Oysa, bundan 10 yıl öncesine baktığımızda yerli markalar, yabancıların gerisinde kalıyordu. Çünkü, o yıllarda Türkiye'de markalaşma bilinci henüz gelişmemişti. Dolayısıyla ülkemiz yoğun olarak yabancı markaların istilası altındaydı.
UFRAD olarak belirlediğimiz "ne kadar markanız varsa ekonomide o kadar bağımsızsınız" sloganıyla markalaşmanın yaygınlaşmasına katkı sağlamaya ?alışıyoruz. Bu nedenle markalarımız arttık?a, uluslararası rekabette de şansımız aynı paralelde yükseliyor. Bu ger?eklerden hareketle sürdürdüğümüz ?aba meyvesini veriyor."
Aydın, özellikle son 5 yılda ulusal markaların, uluslararası markaları ü?e katladığını, bu süre?te gelinen aşamanın önemli bir başarı sayılmakla birlikte yeterli olmadığını belirterek, şöyle devam etti:
"Türk yatırımcısı, artık hangi işi yaparsa yapsın bir marka altında bunu ger?ekleştirmesi gerektiğinin bilincine vardı. Bu bilin? öyle gelişti ki artık Türk markaları da uluslararası pazarlarda yer buluyor. Şu anda 30 civarında Türk markası yurt dışı pazarda yer edindi. Ama diğer 170 markanın da bunu başarması lazım, bu cepheden baktığımızda daha ?ok a?ığımız bulunduğunu görüyoruz."
Aydın, mevcut ortamda tüm dünyada sıcak para hareketinde durgunluk yaşandığını, Türkiye'de de son 6 ayda grafiğin düşüş eğilimi ?izdiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Sıcak para hareketi daraldık?a, uluslararası markalar özellikle Türkiye gibi kalabalık nüfusa sahip ülkelere, rekabet gücü yüksek markalarla girmeye devam ediyor. Küreselleşen dünyada bunu engelleme şansınız yok. Yapılacak tek şey, o markalara karşı rekabet direncini artırmak. Bunun yanı sıra Türk markaları da pazar payı yüksek başka ülkelere girme şansını zorlamalı. Bir markanın yurt dışında tutulması demek, ülkemiz i?in istihdam ve sıcak para demektir."
Aydın, yerli markaların kaliteleriyle kendilerini kabul ettirememesi halinde pazarı başka ülkelerin markalarına kaptırmalarının ka?ınılmaz olacağını belirterek, "Bilin?lenen tüketiciye iyi markaları sunmak zorundayız. Aksi takdirde oluşacak boşluğu yabancılar doldurur. Bu da daha fazla işsizlik ve sıcak para ka?ışı anlamına gelir" diye konuştu.