Macaristan’daki Osmanlı dönemi eserleri hala ayakta

Güncelleme Tarihi:

Macaristan’daki Osmanlı dönemi eserleri hala ayakta
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 07, 2018 12:15

Macaristan’da Osmanlı İmparatorluğu döneminde vakıflar tarafından inşa edilen yapıların bazıları, zamana meydan okuyarak ayakta kalmayı başardı.

Haberin Devamı

Macar Bilimler Akademisi Üyesi, Türkolog ve Osmanlı Tarihçisi Dr. Balazs Sudar, Osmanlı döneminde Macaristan’da faaliyet gösteren vakıflar ve döneme ait eserler hakkında değerlendirmelerde bulundu. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Macaristan’da çok sayıda vakfın faaliyet gösterdiğine işaret eden Sudar, Osmanlı’nın çekilmesinden sonra arşivlerin neredeyse tamamen yok olduğu için söz konusu vakıfların işleyişleri hakkında detaylı bilgiye sahip olmadıklarını söyledi:
“Macaristan’da vakıflar genel olarak imparatorluğun diğer bölgeleriyle büyük benzerlik göstermesine rağmen sınır bölgesi olmasından dolayı bazı konularda farklıydı. Macaristan’daki bir vakıf, ne Sırbistan ne Yunanistan ne de Anadolu’daki bir vakıf gibi işleyemezdi çünkü burası sınır bölgesi olmasından dolayı tam anlamıyla güvenli değildi. Macaristan’ın da dahil olduğu Osmanlı İmparatorluğu’nun tüm bölgelerinde vakıflar çok önemli roller üstlendi. Okullar, camiler, hamamlar, kervansaraylar, tekkeler, kısacası sivil hayata dair tüm işletmeler vakıflar tarafından yönetildi.”

Haberin Devamı

‘4 HAMAM HALA FAALİYETTE’
“Macaristan’da vakıflar tarafından inşa edilen ve günümüze kadar ulaşan 20’ye yakın Osmanlı dönemi eseri var. Budapeşte’de günümüzde de faaliyet gösteren 4 hamam var. Budapeşte’nin yanı sıra Pecs, Eger ve Esztergom’da da Osmanlı dönemi hamamları mevcut. 450 yıl önce Osmanlı döneminde inşa edildiği şekilde bugün de hizmet veriyor. Bunların dışında 2 türbe ve birkaç cami ya da cami kalıntısı var.”
Osmanlı’nın Macaristan’a 1541-1686 yılları arasında hükmettiğini anımsatan Sudar, ülkenin başkenti Budapeşte’de yaklaşık 7 bin Müslüman’ın yaşadığını söyledi.
Macaristan’ın Osmanlı döneminde sınır bölgesi olmasından dolayı sürekli savaşlara sahne olduğunu kaydeden Sudar, bu nedenle imparatorluğun diğer bölgelerine olduğu gibi Osmanlı yaşamının tam olarak uygulanamadığını ve diğer bölgelere oranla daha az sayıda vakıf ve bina inşa edildiğini ifade etti.
Sudar, vakıflar tarafından daha az sayıda bina inşa edilmesine rağmen Osmanlı’nın uzun süre hükmettiği Balkan ülkeleriyle kıyaslandığında Macaristan’da daha fazla eserin günümüze kadar ulaştığını vurguladı.

Haberin Devamı

YAPILARIN HEPSİ DEVLETE AİT
Macaristan’da Türk dönemi eserlerine değer verildiğini söyleyen Sudar, “Örneğin, Sırbistan’la kıyasladığımız zaman Macaristan’da çok daha fazla eserin günümüze kadar ulaştığını görüyoruz. 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyıl başlarında tarihi eserleri koruma noktasında Macaristan’da çeşitli kanunların olduğunu ve Türklere olumlu bir yaklaşımın var olduğunu görüyoruz” dedi.
Sudar, Osmanlı’dan sonra Macarların o dönem inşa edilen binaları işlevlerinden farklı amaçlarla değerlendirdiğini, camilerin genelde kilise veya depoya çevrildiğini, hamamların barut imalathanesi, depo ya da okul olarak işlev görmeye başladığını, türbelerin ise genelde şapel olarak kullanıldığını belirtti.
Günümüze ulaşan Osmanlı dönemi eserlerinin hiçbirinin şahsa ait olmadığını, hepsinin Macar devletinin mülkiyetinde bulunduğunu kaydeden Sudar, “Eskiden bu yapılar genelde Hıristiyan dini cemaatlerin, hastanelerin ya da bazı grupların kullanımına sunulmuştu. O dönemde tarihi eser olarak değil de sadece kullanılabilir bina olarak görülüyordu. İkinci Dünya Savaşı sonrasında komünizm döneminde tüm bu yapılar devletin eline geçti ve hâlâ da devletin elinde” diye konuştu.

BAKMADAN GEÇME!