Lüks imparatorluğuna camdan kale

“Hedeflediğimiz maliyet 100 milyon dolardı, 40 milyon dolar kadar üzerine çıktık. Önemli değil. Sonuçta hayalin üzerine fiyat etiketi k

onmaz.” Bunlar lüks tüketim imparatorluğu Louis Vuitton Moët Hennessy’nin patronu Bernard Arnault’ya ait. Maliyeti ‘biraz’ aşan bina, Eyfel ya da Sacré-Cœur gibi Paris’in sembollerinden biri olacağına kesin gözüyle bakılan ‘Fondation Louis Vuitton.’ Dâhi mimar Frank Gehry imzası taşıyan sanat müzesi, 27 Ekim’de kapılarını açtı. Karl Lagerfeld, Anna Wintour, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande gibi ‘crème-de-la crème’ davetliler müzeye doluştu. Dile kolay, 13 yıldır bu anı bekliyorlardı.

Şahsi serveti 32.1 milyar dolar olan Arnault’nun ‘Paris’e bir sanat müzesi hediye edelim, şanımız yürüsün’ projesinin çıkışı yine bir müze ziyareti: İşadamı Bilbao’daki Gehry imzalı Guggenheim Müzesi’ni gezdi ve olaylar gelişti. İkili New York’ta buluştu, el sıkıştı, Gehry 60 ayrı projenin maketini hazırladı. Geriye tek bir konu kalıyordu: Uygun yer bulabilmek.



Bir başka park hikâyesi

İşin bu kısmı, bizim de fazlasıyla aşina olduğumuz bir konuyla benzerlik taşıyor. Zira Arnault, gözüne Paris’in ikinci büyük parkı, 1860 yılında Napoleon’un Hyde Park’a özenerek yaptırdığı Bouis de Boulogne’daki ‘Jardin d’Acclimatation’u kestirdi. 2007’de imar izni alınınca eleştiriler yükseldi. Davalar açıldı, mahkeme projeyi durdurdu. Ancak vakfın sanata ve kente büyük katkı sunacağı göz önünde bulunduruldu. Halk Meclisi’nden özel bir yasa geçirildi. Gerisi çorap söküğü: 100 mühendis ve 3 bin işçinin seferberliğiyle binanın yapımı altı yılda tamamlandı.
13 bin 500 metrekarelik alana yapılan müzenin halk arasındaki ismi ‘Buzdağı.’ Sebep ise tasarımı: Yelkene benzeyen 12 camdan panel, bir buzdağını andıracak şekilde yerleştirildi. İtalya’da özel olarak üretilen camdan yelkenlerin alametifarikası ise ışık oyunları. Bina güneş ışınlarını öyle bir yansıtıyor ki, kendinizi Elf diyarı Rivendell’de gibi hissediyorsunuz.



Tasarım harikası bina sadece defile yapmak, çanta koleksiyonlarını sergilemek için yapılmadı. Asıl amaç çağdaş sanatçıların eserlerine dev bir platform açmak. Malzeme konusunda ise hiç sıkıntı yok. Vakfın sahip olduğu eserlerin yanında Arnault’nun kişisel koleksiyonu da galerileri dolduracak. Eh, Fransa’nın en zengin adamı olunca koleksiyonunuz da hayli iddialı oluyor: Picasso, Yves Klein, Henry Moore, Andy Warhol, Jeff Koons, Agnes Martin gibi pek çok sanatçının eserleri müzeye taşınacak. Yer sıkıntısı da yok: 46 metre yükseklikteki binada 11 sergi salonu, 350 kişilik konferans salonu var.

Amaç Gucci’nin sahibine gol atmak mı?

50 yıl sonra müzeyi vakıf mülkü olmaktan çıkarıp kente bağışlayacak Arnault’nun asıl amacı ‘Paris’e sembol bina hediye etmek’ olsa da alt metinde rakibe gol atma arzusu var. LVMH grubunun dişli rakibi, Gucci’yi de bünyesinde barındıran PPR/Kering’in kurucusu Francois Pinault, Arnault’ya sanat alanında da meydan okuyordu. Hatta Pinault, müze projesini ilk gündeme getiren isim. Boulogne Billancourt’da müze kurmak isteyen Pinault, imar izni alamayınca, rotayı çevirip Venedik’te Palazzo Grassi’de şahsi koleksiyonunu sergilemişti. Camdan kalenin kralı Arnault, kendi evinde şov yaparak, rakibine de iddialı bir gözdağı vermiş oldu.