Ahmet KÜLAHÇI / Fotoğraf: dpa
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 06, 2020 09:36
Almanya’da geçerli yasalara göre Federal Meclis (Alman Parlamentosu) milletvekilleri, en son hangi meslek dalında çalıştıklarını, ek işlerini, şirket ve kuruluşlardaki fonksiyonlarını ve paylarını, dernek, cemiyet ve vakıflardaki fahri görevlerini Federal Meclis Başkanı’na bildirmek zorundadır. Tabii ayda bin ve yılda 10 bin Euro’nun üzerinde olan ek kazançlarını da.
MİLLETVEKİLLERİNİN üstlendikleri yan iş sayısı için sınırlandırma yoktur. Dünyanın çeşitli ülkelerinde olduğu gibi Almanya’da da
lobi şirketleri vardır. Lobicilik yapan her meslek dalından kişiler de. Tabii emekli ve her ne kadar ‘politik ahlak’ anlayışı ile bağdaşmasa da aktif politikacılar da.
İşte son haftalarda Almanya’da bu alanda yeni bir tartışma başlatıldı.
Hıristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) genç milletvekillerinden Philipp Amthor’un bilişim (IT) sektöründe faaliyet gösteren Amerikan Augustus Intelligence şirketinde görev üstlendiği ve bu şirketin lobiciliğini yaptığı ileri sürüldü.
Buna gerekçe olarak da, Philipp Amthor’un Federal Ekonomi ve Teknoloji Bakanı
Peter Altmaier’e bir mektup yazarak, bu şirketin politik olarak desteklenmesini istemesi gösterildi.
Aslında Philipp Amthor, Federal Meclis Başkanı’na yan iş olarak Berlin’de bir avukatlık bürosunda çalıştığını ve söz konusu Amerikan şirketinin Denetleme Kurulu’nda görev üstlendiğini bildirmiş.
Ama bir ücret ödenmediği için Amerikan şirketinin kendisine ileriye dönük bir birim direktörlüğü ve hisse senedi garantisi verdiğini bildirmemiş.
İşte bu yüzden genç politikacı topa tutuldu.
Bunun üzerine Philipp Amthor, Amerikan şirketiyle olan ilişkisini sonlandırdı.
Hatta CDU Mecklenburg-Vorpommern Eyalet Teşkilatı Başkanlığı adaylığından bile vazgeçti.
Hata yaptığını söyledi ve özür diledi.
Resmi verilere göre Federal Meclis’teki farklı partilerden 709 milletvekilinden 150’ye yakını ek iş yapmaktadır.
Hıristiyan Sosyal Birlik Partili (CSU) milletvekillerinin yüzde 46’sı, Hür Demokrat Partili (FDP) parlamenterlerin yüzde 53’ü ‘yan iş’ yapmaktadır.
Aralarında 300 bin Euro’nun üzerinde ek gelir elde edenler, hatta 1 milyon Euro’dan fazla kazananlar bile vardır.
Tabii farklı kurum ve kuruluşlar, şirketler için ‘gizli lobicilik’ yapanlar da.
Ama bu Almanya’da yeni bir olgu değildir.
*
Almanya’nın eski başbakanlarından CDU’lu Helmut Kohl’ün, 1998 yılında görevini bıraktıktan sonra, bir dönemlerin medya devi Leo Kirch’ten üç yıl buyunca her yıl 600 bin Mark ‘danışmanlık ücreti’ aldığı bilinmektedir.
Kohl’den görevi devralan Sosyal Demokrat Partili (SPD) Gerhard Schröder’in ise Almanya’da ezber bozup tüm gelenekleri altüst ettiği de.
Schröder, 2005 yılında başbakanlığı kaybedince milletvekilliğinden de istifa edip, Rothschildt Yatırım Bankası’nda, İsviçre medya devi Ringier’de, Rus doğal gaz şirketi Kuzey Akımı ile petrol şirketi Rosneft’te ve başka şirketlerde danışman, yönetim ve denetleme kurulu üyesi veya başkanı olarak görev üstlenmiştir.
Hâlâ aktif birçok görevi paralel olarak sürdürmektedir.
Lobicilik de yapmaktadır.
Milyonlar da kazanmaktadır.
Çeşitli çevrelerden gelen eleştirilere her zaman olduğu kulak asmamaktadır.
Eski birçok milletvekili ve bakanlar da öyle.
Hem de farklı partilerden.
Lobicilik yapan eski milletvekillerinden önemli bir bölümü FDP ve Yeşiller’dendir.
Ama ‘eskilerin’ lobicilik yapmalarında da para kazanmalarında da yasal hiçbir sakınca yoktur.
Engel de yoktur.
Ama, amalar vardır.
*
İşte yıllarca Aşağı Saksonya Eyalet Başbakanı, SPD Genel Başkanı, Federal Çevre Bakanı, Federal Ekonomi Bakanı, Federal Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak görev yapan Sigmar Gabriel’in, çoğu Romanya, Bulgaristan ve Polonya’dan gelip de koronavirüs salgınına yakalanan işçilerin çalıştığı et fabrikasının patronu Clemens Tönnies’e danışmanlık hizmeti verdiği ve ayda 10 bin Euro aldığı ortaya çıkınca yine eleştiriler yağmaya başladı.
Kendi partisinden bile.
Gabriel, geçen yıl kasım ayında milletvekilliğinden de istifa ederek aktif politikadan tamamen kopmuştur.
Söz konusu şirketle sözleşmeyi koronavirüs ortaya çıkmazdan önce şubat ayında imzalamıştır.
Sözleşme süresi bir yıl olduğu halde mayıs ayı sonunda da Tönnies şirketiyle iş birliğini sonlandırmıştır.
Ama eleştirilerden ve suçlamalardan kurtulamamıştır.
Her ne kadar, “Bu suçlama saçma” dese de kurtulamayacaktır da...