Güncelleme Tarihi:
ALMANYA’da 2024 bütçesine ilişkin temel rakamlar önümüzdeki çarşamba günü kabul edilecekti. Ancak kabine oylaması, koalisyon ortakları arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle belirsiz bir süreliğine ertelendi. ‘Bericht aus Berlin’ (Berlin’den Haberler) adlı televizyon programına konuşan Lindner “Zor bir durumdayız” derken sorunu çözeceğine söz verdi. Kabinede bütçe konusunda uzun zamandan bu yana anlaşmazlık devam ediyor. SPD, Yeşiller ve FDP arasındaki koalisyon hükümetinin bakanları, daha önce üzerinde anlaşmaya varılan mali planın yaklaşık 70 milyar Euro üzerinde harcama talepleri açıklamıştı. Ancak FDP’li Maliye Bakanı borçlanmaya karşı çıkıyor. Bakan Linder, federal hükümetin hızla artan faiz yükü konusunda uyarıda bulunurken, “Bunu gelecek nesle borçluyuz” diyerek, borç frenine uyulmasında ısrar ediyor.
‘BUNUN İÇİN HİÇBİR YETKİM YOK’
Öte yandan devletin gelirlerinin artırılmasına yönelik görüşlerini de belirten FDP’li siyasetçi, daha yüksek vergilerin bir seçenek olmadığını kaydetti. “Bunun için hiçbir yetkim yok” diyen Lindner, devletin gelir sorunu olmadığını ancak büyük bir harcama sorunu olduğunu kaydetti. Bakan ayrıca, büyük koalisyon döneminden kısmen korona ve enerji krizlerinin tetiklediği yapısal bir bütçe açığı devraldığını söyledi. Ancak bu dönemin borçlanmada tek gerekçe olmadığını aynı zamanda yıllar boyunca verilen yeni yardımlar ve standartlar nedeniyle borçlanmanın yapılmak zorunda kaldığını ifade etti. Sonuç olarak, ek harcama iştahının arttığına dikkat çeken Lindner, “Bu artık Alman siyaseti için bir öğrenme deneyimi” dedi. ‘Borçlanma freni’nin Anayasa’da yer aldığını hatırlattı.
SOMUT TASARRUF ÖNERİLERİ İSTEMİŞTİ
Lindner daha önce Welt am Sonntag gazetesine verdiği bir röportajda bakanlıklardan somut tasarruf önerileri sunmalarını talep etmişti. Kabineye ancak elinde gerçekçi bir bütçe taslağı olduğunda gideceğini belirten Lindner, Ekonomi Bakanı Robert Habeck’in petrol ve gazla ısınmanın yasaklanmasına ilişkin planlarını desteklemediğini de belirtmişti. Maliye Bakanı, bunun sosyal ve ekonomik olarak gerekçelendirilemeyeceğini vurguladı.