Güncelleme Tarihi:
HOLLANDA’nın milli çiçeği gibi görülen lalenin Avrupa serüveni Türkiye’ye uzanıyor. Lalenin ‘Tulipa’ olan botanik adı, Türkçe tülbent kelimesinden geliyor. Osmanlı döneminde devlet erkanının başına taktığı tülbentin ucundaki süslemeler laleye benziyor. Lale çiçeği de ismini buradan alıyor. Lalenin anavatanı ise Orta Asya bozkırları. Bozkırda yabani bir çiçek olarak yetişen lale kervanlar aracılığıyla Anadolu’ya geliyor.
SARAYLARIN, ŞİİRLERİN ÇİÇEĞİ
1520’de Osmanlı İmparatorluğu laleyi melezleme yoluyla geliştirip çeşitlendiriyor. 16’ncı yüzyılda lale Osmanlı kültürünün ayrılmaz bir parçası oluyor. Osmanlı padişahları sarayları lale çiçeğiyle süslüyor. Lale motifli çiniler bugün de Topkapı Sarayı’nın en değerli eserleri arasında. Osmanlı sultanlarının lale çılgınlığı Lale Devri’yle zirveye ulaşıyor. 1718-1730 Sultan III. Ahmed dönemine denk gelen Lale Devri zevk ve sefa dönemi olarak biliniyor. Sultan III. Ahmed her yıl ilkbaharda dolunayla birlikte sarayda lale şenliği düzenliyor. Zevk ve sefaya dalan Sultan III. Ahmed, Arnavut asıllı Patrona Halil’in başı çektiği yeniçeri isyanıyla devrilince, Lale Devri de kapanıyor.
AVRUPA YOLCULUĞU
Lalenin Türkiye’den Avrupa’ya yolculuğu 400 yıl önce başlıyor. Kanuni Sultan Süleyman, Avrupa ülkelerinin İstanbul’daki büyükelçilerine lale hediye ediyor. Roma Cermen İmparatoru I. Ferdinand’ın İstanbul’a gönderdiği Hollanda kökenli büyükelçi Ogier Ghislain de Busbecq, sultanın hediyesi lalenin soğanını Viyana’ya saraya getiriyor ve saray bahçivanı Carolus Clusius’a veriyor. Clusius ise laleyi Hollandalılara tanıtıyor. O tarihten itibaren Hollanda lalenin merkezi olmak için kolları sıvıyor ve tüm dünyaya lale soğanı ihraç etmeye başlıyor. Osmanlı lale tekelini böylece Hollanda’ya kaptırıyor. Lale bir anda Avrupa’da zenginlik ve refah göstergesine dönüşüyor. Lale soğanı bir servet etmeye neredeyse Amsterdam’da bir ev fiyatına kadar çıkıyor. 1637’de lale pazarı çöküyor. Ekonomi tarihinde lale pazarının çökmesi kapitalizmin ilk spekülasyon balonu olarak tanınıyor.