Kriz gastronomiyi etkilemez

Güncelleme Tarihi:

Kriz gastronomiyi etkilemez
Oluşturulma Tarihi: Ocak 07, 2009 00:00

Berlin'in en seçkin restoranlardan Adnan'ın sahibi Adnan Oral, "Küresel kriz şimdiye kadar etkilemedi. Bana göre, güzel yemek bir tutkudur, kültürdür. Dolayısıyla kaliteli restoranların gelecekte krizden etkileneceğini sanmıyorum" dedi.

Haberin Devamı

Gastronominin gurusu olarak kabul edilen Fransız Jean Anthelme Brillat Savarin 1800’lerde yazdığı Lezzetin Psikolojisi ‘La Physiologıe du Gout’ isimli eserinde restoranlar, mutfak kültürü üzerine yaşam felsefesini anlatıyor. Gastronominin anayasası olan eserin bir yerinde şöyle diyor ‘İyi bir yeni restoran keşfeden, gökyüzünde yeni bir yıldız keşfetmekten daha çok sevinir’
Berlin’e gidip de Adnan’ı keşfedenler sanırım öyle seviniyor...
Berlin’in en seçkin restoranlardan biri.
Kapısında el yazısı harflerle Adnan yazıyor.

Adnan Oral 1958 Kayseri doğumlu. 1973’de Almanya’ya gelmiş. 1984’de bistro açmış.
Ardından "Adriano" adıyla bir açtığı yer yine en popüler yerlerden biri olmuş. 1996’da bir benzinciyi satın alıp Shell adıyla İtalyan restoranı açmış. Dört yıl sonra ‘Rosenecke’ adıyla dördüncü yerini açmış. Uyguladığı yaratıcı fikirleri, lezzetli mutfağıyla tüm Berlin’in tanıdığı bir marka olmuş. Hepsini satmış kendi adını taşıyan bir mekan açmış.

Müdavimleri de bir yerden diğerine Adnan ile taşınmaya başlamışlar. Müdavim dediğime bakmayın. Eski ve yeni tüm politikacılar, sanatçılar, işadamları, yöneticiler velhasıl kentin krem tabakası...Bunlara bir de Türkiye’den gelen politikacıları, sanatçıları ekleyin.

Haberin Devamı



Adnan ile sohbet ediyorum.
Nedir bu Adnan’ı çekici kılan, başarısının esrarı ne. Keşfetmeye çalışıyorum. Tanışınca dostane ve sıcak kişiliğini hemen fark ediyorsunuz. İyi bir restoran için gerekli olan dört temel faktör, yani sade ama şık bir salon, zarif garsonlar, seçkin şaraplar, iyi bir mutfak.

Hani ‘Tanrı detaydadır’ derler ya, Adnan da iyi bir restoran için her detayın mükemmel olması gereğinin farkında.

Garsonlarının o gün hangi müzede, sanat galerisinde, tiyatroda ne olduğunu bilmelerini istiyor. ‘Müşteri sorabilir. Garson kentte sanatsal ne olup bitiyor bilmeli’ diyor.

Her müşteriyi kapıda kendi karşılıyor. Hemen hepsini tanıyor. Kadınların ellerini zarafetle öpüyor. Herkesin hatırını soruyor. Gerekirse birbirleriyle tanıştırıyor. Çoğunun hayat hikayesini biliyor. Müthiş bir atmosfer yaratıyor.

Sohbetimiz sürerken Adnan’ın bir gözü kapıda. İçeri yazar Desiree Nick giriyor. Hemen gidip karşılıyor. Bir süre sonra Mercedes’ın üst düzey bir yöneticisi, ardından ünlü bir cerrah, böyle devam edip gidiyor...

Haberin Devamı

- Herkes krizi konuşuyor.. Seni etkilemiyor mu? diyorum.
- Cevabı şöyle; Kriz etkilemedi. Birşey hissetmedik. Çünkü güzel bir atmosferde yemek bir tutkudur, kültürdür. Bundan da benim müşterilerim vazgeçmez. Belki bu yılın kriz kendini daha da hissettirecek. Ama kaliteli restoranları krizin etkilemeyeceğini düşünüyorum. Müşterim olan üst düzey yöneticilerle yaptığım sohbetlerde benimle aynı paralelde düşündüklerini görüyorum.


Başarıda elbette iyi mutfak da önemli. Adnan’ın spesiyalitelerinden biri de yemek öncesi sunduğu lahmacun hamuruna yaptığı, mozarella, domates ve baharatlarla tatlandırdığı pizza ekmekler.

Adnan’a ‘Neden Türk mutfağı değil de İtalyan mutfağı’ diye soruyorum.
Sanki yarasına parmak basıyorum.
‘Almanlar en iyi İtalyan mutfağını tanıyor. Türk mutfağını çok istiyorum. Söz, onu da yapacağım. Ama başta aşçı olmak üzere bazı sorunların çözülmesi gerek. İyi Türk aşçıları var ama Türkiye'den aşçı getirmek mümkün olmalı. Ben bunu tanıdığım üst düzey kişileri söyledim. Hepsi hak verdi’ diyor. Trüfel mantarlı makarna ile süren sohbetimiz devam edip gidiyor.

Genel Yayın Yönetmenimiz Ertuğrul Özkök de Adnan‘ın müdavimlerinden. Berlin’e her gelişinde yakın dostu Bild Gazetesi'nin Şefredaktörü Kai Diekmann ile beraber mutlaka Adnan'a uğrayıp yemek yer. Ertuğrul Özkök’ün Adnan ile ilgili değerlendirmesi de bir mesaj nıteliğinde. Özkök şöyle diyor;
‘Adnan’ın başarısında herkesin alması gereken bir önemli bir ders var. Adnan bir Türk. Adını saklama ihtiyacı duymuyor. Adnan adını bir marka yapmış. Demek ki kalite, önyargıları yıkan en güçlü silahmış’

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!