Güncelleme Tarihi:
*
İki gece orada kalıp, önce eşimin doğup büyüdüğü Isparta-Çiçekpınar’a, oradan da Kurban Bayramı’nı kutlamak için çocukluğumu ve gençliğimin bir bölümünü geçirdiğim Derebucak’a (Konya) geçtik.
Geleceğimizi bildikleri için baba ocağı Derebucak’ta yaşayan kardeşlerim her türlü hazırlığı yapmışlardı.
Onları yaklaşık bir yıl sonra yeniden gördüğümüze çok sevindik.
Ama koronavirüs belası yüzünden birbirimize sarılamadığımıza da üzüldük.
Ancak hiç birimiz de alışılagelmişin dışındaki bu durumu yadırgamadık.
Çünkü doğru olanı buydu.
Kurban Bayramı günü ise tam bir hayal kırıklığı yaşadım.
Daha önceki yıllarda Ramazan ve Kurban Bayramlarında bizim sülalenin ve mahallenin fertleri, ‘Külahçelin-Külahçıgillerin-Külahçıların Oda’da bir araya gelip hem bayramlaşır hem de hep birlikte ‘bayram yemeği’ yerlerdi.
Bizim evin tam karşısındaki bu oda, 1980’li yıllarda ilçe olan Derebucak’a yıllar önce ‘köy odası’ olarak Külahçılar tarafından yaptırıldı.
Başka köylerden ve kasabalardan gelen konuklar, orada ücret ödemeden konaklarlardı.
Hâlâ da öyle.
Ama bu Kurban Bayramı ‘Külahçelin Oda’ bomboştu.
Bayramlaşma da yoktu, bayram yemeği de.
Çünkü Kovid-19 belası yüzünden herkes Kurban Bayramı’nı kendi ailesiyle birlikte kendi evlerinde kutluyordu.
İnsanlar birbirleriyle uzaktan bayramlaşıyordu.
Kucaklaşmak, birbirine sarılmak, öpüşmek yoktu.
*
Evet...
Kovid-19 belası gelenekleri de vurdu.
Çocukların bayramlaşma geleneği de yara aldı.
Mahalledeki çocuklar eskiden ev ev dolaşıp büyüklerin bayramını kutlarlardı.
El öper ‘bayram harçlığı’ alırlardı.
Çocuklar bu bayram da yine ev ev dolaştılar.
Ama el öpmeler yoktu.
Buna rağmen ‘bayram parası’ toplayıp sevindiler.
Ama büyüklerin ellerini öpme geleneğini sürdüremedikleri için de üzüldüler.