Güncelleme Tarihi:
ALMANYA’ya 1964 yılında gelen Türk işçilerinden 73 yaşındaki Niğdeli Fevzi Yavuzyiğit ile 77 yaşındaki Afyonlu Cemal Bozan, Almanya’ya İş ve İşçi Bulma Kurumu’ndan verilen körüklü pasaportla geldiler. “Onları hala saklıyoruz” diyen Fevzi Yavuzyiğit, Almanya’ya gelişini şöyle anlatıyor:
“1964 senesinin 24 Ağustosu’nda, 24 yaşındayken trenle Almanya’nın Köln şehrine maden işçisi olarak geldim. Saat ücretim 2.59 mark, aylığım 350 marktı. Bize o zaman iki senelik körüklü pasaport vermişlerdi. Uzatmak için ilk olarak 3 mark ödedim. Türkiye’ye izine gittiğimizde o zaman döviz büroları yoktu. Bankaya gider paramızı bozdurduktan sonra bozdurduğumuz parayı pasaportumuza işlerlerdi. Şimdi her yerde döviz bürosu var. İstediğin yerde bozduruyorsun. Bizler yeni geldiğimiz zaman birikimlerimizi hep akrabalarımıza kaptırdık. Türkiye’deki üç kağıtçılar bizim saflığımızdan yararlanıp “Fabrika yaptıracağız. Elimize para geçince hemen geri ödeme yaparız” diyerek bizi soydular. Şimdi gözümüz açıldı lakin iş işten geçti.”
İLK MAAŞLA RADYO ALDI
Afyonlu Cemal Bozan da, Almanya macerasını şu sözlerle anlatıyor:
“20 Eylül 1964 senesinde, 32 yaşındayken, elimde körüklü pasaport ile Türkiye’den otobüsle Münih’e geldim. 2 gün bizi tren istasyonunun altındaki misafirhanede ağırladıktan sonra, Donaueschingen kasabasındaki tahta kasa firmasında 2.77 mark saat ücreti ile işe başladım. Bana gelir gelmez 50 mark cep harçlığı ve bir takım elbise verdiler. O zamanlar içinde 12 tane sigara bulunan sigara paketi 1 marktı. Bir kilo ekmek bir marktı. Biz ilk gelen Türklere Almanlar çok yardımcı oldu. Şimdi yüzümüze bile bakan yok. İlk maaşımla bir transistörlü radyo aldım. Memleketin sesini duyayım diye. O zamanlar televizyon filan yoktu. Ben radyomu hep yanımda taşıyordum. 1967 senesinde 1964 model Opel Rekord marka kullanılmış bir araba alıp ilk iznime gittim. O zamanlar yollar bu kadar güzel değildi. Eski günlerimizi resimlere bakıp anıyor ve Almanlar’ın bize sıcak davranışlarını özlüyoruz.”