Korona sığınmacıları da unutturdu

Güncelleme Tarihi:

Korona sığınmacıları da unutturdu
Oluşturulma Tarihi: Nisan 20, 2020 09:48

Yaz aylarının son haftalarına doğruydu. 2 Eylül 2015’te Bodrum sahilinde, giysileriyle sere serpe yüzüstü uzanmış bir küçük çocuk yatıyordu. Ama o denizin de güneşin de tadını çıkarmıyordu. O, Suriyeli 3 yaşındaki Aylan bebekti. Aylan bebeğin cansız bedeniydi.

Haberin Devamı

Korona sığınmacıları da unutturdu
ANNESİ, babası ve abisinin de aralarında bulunduğu 12 kişiyle bir bota binip Yunanistan adalarına, oradan da Avrupa’ya, belki de Kanada’ya ulaşmak için umut yolculuğuna çıkmıştı. Ama derme çatma bot su alıp batınca Aylan bebek, abisi ve annesi ile iki kişi daha yaşamını yitirmişti.
İşte Bodrum kıyılarına Aylan bebeğin cansız bedeni vurmuştu.
DHA muhabiri Nilüfer Demir’in çektiği Aylan Kurdi’nin bu fotoğrafı yürekleri dağladı.
Avrupa’da birçok gazete, Aylan bebeğin sahilde sere serpe yatan ve bir jandarmanın kollarında taşıdığı cansız bedeninin fotoğraflarını yayınladı.
Hürriyet, bu fotoğrafları ‘Dünyayı sarstı’ manşetiyle verdi.
“İnsanlık kıyıya vurdu” dedi.
Aslında insanlık ölmüştü.
Avrupa sınırlarını kapattığı için Aylan bebeğin ve daha birçok insanın yaşamını yitirmesinden sağduyulu Avrupalılar utanç duydu.
Ama derme çatma botlar, tekneler ve gemilerle yolara düşen binlerce insan daha sonraları da Akdeniz’de can verdi.
İspanya’ya, İtalya’ya ve Yunanistan’a ulaşmayı başaran sığınmacılara ise Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin çoğu kapılarını kapadı.
AB ülkelerinin çoğu, nüfus sayısına göre sığınmacıların paylaşılmasına yanaşmadı.
Özellikle Türkiye üzerinden yolara düşen Suriyeli, Iraklı, Afganistanlı, Pakistanlı, İranlı sığınmacılar, Yunanistan adalarını doldurdu.
Avrupa sahip çıkmayınca, Türkiye bu yıl şubat ayı sonunda Bulgaristan ve Yunanistan sınırlarını açar açmaz sığınmacılar akın etti.
Almanya ve diğer Avrupa ülkeleri günlerce sığınmacı haberleri, fotoğrafları ve görüntüleriyle yatıp kalktı.
Ekranlara yansıyan görüntüler Avrupa açısından utanç vericiydi.
Soğuktan tir tir titreyen, doğru dürüst beslenemeyen bebekler, çocuklar.
Çaresiz anneler, babalar.
Ve bu kahredici görüntülere aldırış etmeyip, kapılarını açmamakta direnen AB ülkeleri.
*
Uzun süren pazarlıklardan sonra mart ayı ortalarında Almanya, Belçika, Bulgaristan, Fransa, Finlandiya, Hırvatistan, İrlanda, Litvanya ve Portekiz, Yunanistan adalarında kamplarda kalan ve kimseleri olmayan bin 600 çocuk ve genci paylaşmaya karar verdiler.
AB üyesi olmayan İsviçre, “Ben de varım” dedi.
Ama koronavirüs belası sığınmacıları unutturuverdi.
Neyse ki, geçen hafta Lüksemburg 10 çocuk ve genci ülkeye getirdi.
Almanya da cumartesi günü Yunanistan’ın Lesbos, Chios ve Samos adalarında kamplarda sürünen kimsesiz 47 çocuk ve genç sığınmacıyı Hannover’e getirdi.
Atina Havalimanı’nda uçağa binen kimsesiz çocuk ve gençlerin, ağızlarında maskelere rağmen yüzlerinin güldüğü gözden kaçmıyordu.
Aynı tabloya Hannover Havalimanı’nda da tanık olduk.
Uçaktan indikten sonra otobüslere bindirilen, aralarında 6 kız çocuğunun da bulunduğu tüm çocuk ve gençlerin yüzleri gülüyordu.
Uzaktan fotoğraflarını çeken foto muhabirlerine el sallayıp, öpücükler dağıtıyorlardı.
*
Evet...
Aralarında, Iraklı babalarının Yunanistan’a kaçırdığı Almanya’da yaşayan annelerinin yanına gelen iki kardeşin de bulunduğu 49 Suriyeli, Afganistanlı ve Eritreli çocuk ve genç, geçici olarak karantinaya alınsalar da mutlulardı.
Almanya’nın alma sözü verdiği diğer 303 çocuk ve genç ile diğer AB ülkelerinin alma sözü verdikleri bin 250’ye yakın çocuk ve genç ise hayallerinin gerçekleşmesini beklemekteler.
Tabii İspanya’da, İtalya’da ve Yunanistan’da kamplarda yaşayan daha on binlerce sığınmacı da.
Bu da Kovid-19 krizinde olduğu gibi, sığınmacı paylaşımında da bir türlü ‘dayanışma sergileyemeyen’ Avrupa’nın ayıbıdır.
Hatta utancı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!