Ahmet KÜLAHÇI / Fotoğraf: dpa
Oluşturulma Tarihi: Mart 18, 2020 11:03
Son haftalarda dünyanın gündemine iyice yerleşen koronavirüs, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Avrupa Birliği (AB) arasında ciddi bir kriz yaşanmasına yol açtı. ABD’nin, İngiltere dışandaki Avrupa ülkelerine sınırlarını kapatması, AB’li politikacıları küplere bindirdi. Fransa Devlet Başkanı Emmanuel Macron, ABD Başkanı Donald Trump’ın bu radikal kararına adeta isyan etti. Macron, Trump’ı ‘Avrupa’ya ekonomik savaş’ açmakla suçladı.
ALMANYA’dan da Donald Trump’a sert tepkiler geldi. Başbakan Angela Merkel, her zaman olduğu gibi yine tedbirli davranmayı yeğlerken, bazı Alman politikacılar, Trump’ın bu tutumunu ‘silahsız savaş’ olarak nitelendirdiler.
Ama asıl ‘silahsız savaş’ son günlerde Almanya ile
ABD arasında yaşanmaya başladı.
Almanya’da yayınlanan günlük gazetelerden biri, Almanya’nın Tübingen kentindeki CureVac şirketinin koronavirüse karşı bir ilaç veya aşı bulunmasında son aşamaya geldiğine ve Trump’ın bu şirketle pazarlık bile yaptığına yer verdi.
Almanya’nın dünya genelinde tanınmış yazılım ve programlama şirketi SAP’nin kurucularından Dietmar Hopp’un hisselerinin yüzde 80’ine sahip olduğu CureVac şirketi yöneticileri ile Donald Trump’ın Beyaz Saray’da masaya oturup, üretilecek ilaç veya aşının sadece ABD’nin tekelinde olması için yüksek miktarda para teklif ettiği de aynı haberde yer aldı.
Hatta CureVac şirketinde çalışan bilim insanlarının çalışmalarını ABD’de sürdürmeleri için yüksek ücret ödeme teklifinde bulunduğuna da.
Söz konusu gazetenin Berlin’de Federal hükümete yakın kaynaklara dayanarak verdiği
haber üzerine, Almanya’da farklı kesimlerden yoğun tepkiler geldi.
Federal Sağlık Bakanlığı, söz konusu ilaç veya aşının Almanya ve Avrupa’da üretilmesi içim her türlü imkânların kullanılacağını açıkladı.
Federal Ekonomi Bakanı Peter Altmaier de, CureVac şirketine kuruluşundan beri devlet desteği verildiğini hatırlatarak, ABD Lideri Trump’ın ‘rüşvet yoluyla’ böyle bir girişimde bulunmasına sert tepki gösterdi.
Peter Altmaier, “Almanya satılık değildir” dedi.
CureVac şirketininin hisselerinin yüzde 80’ini elinde bulunduran Alman milyarder Dietmar Hopp, Almanya ile ABD arasında yaşanan ‘silahsız ilaç veya aşı savaşına’ son noktayı koydu.
Mannheim kenti yakınlarındaki Alman 1. Ligi’nde oynayan TSG Hoffenheim’ın ‘patronu’ konumundaki Hopp, CureVac şirketi yöneticilerinin Donald Trump ile görüştüğünü doğrularken, böyle bir ilaç ve aşının dünyanın her yerindeki insanların kullanımına sunulmasından yana olduklarını ilan etti.
Böylece “America First” (önce Amerika) sloganı ve politikasıyla seçimleri kazanan ve yine aynı sloganla koltuğunu korumaya çalışan Donald Trump’ın koronavirüs aşısının telif hakkını ‘rüşvet’ vererek alma planlarını Alman milyarder altüst etti.
Dietmar Hopp, CureVac şirketinin dünya genelinde insanları tedirgin eden koronavirüse karşı ilaç ve aşının bu yıl sonbahara kadar piyasaya sürülebileceği müjdesini de verdi.
*
Ama bu bulaşıcı koronavirüs Avrupa’yı da böldü.
AB ülkelerinin yanı sıra Norveç, İsviçre, Monako gibi üye olmayan ülkeler arasında ‘sınırların kaldırılmasını’ ve kontrolsüz serbest dolaşımı içeren Schengen Sözleşmesi, son günlerde koronavirüs yüzünden delik deşik oldu.
Almanya, komşu ülkelerden Fransa, İsviçre, Lüksemburg, Avusturya ve Danimarka sınırlarını kapattı.
Koronavirüs tedirginliği ve korkusu yüzünden Schengen Sözleşmesi öncesi gibi yeniden sınırlarda sıkı kontrol dönemi başladı.
Almanya’nın bu tutumuna karşılık gecikmedi.
Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya ve Avusturya da sınırlarını kapattı.
AB’nin lokomotifi konumundaki Almanya’nın bu kararı en güçlü partner
Emmanuel Macron’u da çileden çıkardı.
Macron da, Fransa ile Almanya arasındaki giriş kapılarında kontrollerin başlatıldığını ilan etti.
Evet, koronavirüs Schengen Sözleşmesi’ni delik deşik ederek Avrupa’yı sarstığı gibi, Avrupalıların seyahat özgürlüğünü de devre dışı bıraktı.