Güncelleme Tarihi:
Lötzsch, eski Doğu Almanya döneminde “FDJ” olarak bilinen Özgür Alman Gençliği tarafından çıkarılan ve 1.6 milyon adet satılan, bugün ise tirajı 17 bini geçmeyen “Junge Welt” (JW) gazetesinde bir makale yayınladı.
“Komünizme giden yol” başlıklı bu makalesinde Gesine Lötzsch, “Biz komünizme giden yolu ancak, muhalefette veya iktidarda, yola çıkarak ve deneyerek bulabiliriz” satırlarına yer verdi.
Bu satırların yayınlanması üzerine Almanya'da çeşitli çevrelerden sert tepkiler geldi.
Başka bir deyişle; adeta kıyamet koparıldı...
Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) Genel Başkanı ve Bavyera Eyalet Başbakanı Horst Seehofer, Federal Meclis'te grubu bulunan bir partinin bu yönde politika sürdürmesinin Alman Anayasası ile bağdaşmadığını söyledi.
Hatta Seehofer daha da ileri giderek, Sol Parti'nin faaliyetlerinin Federal Anayasa Koruma Teşkilatı tarafından gözlemlenmesini bile talep etti.
Belli ki, Seehofer, ülkesinde olup bitenlerden tam da haberdar değil.
Çünkü Sol Parti'nin faaliyetleri zaten yıllardır Federal Anayasa Koruma Teşkilatı tarafından takip edilmektedir.
Gesine Lötzsch'ün açıklaması üzerine Sosyal Demokrat Parti (SPD) Genel Başkanı Sigmar Gabriel de “muhalefette veya iktidarda komünizmi denemek isteyenlere kimse yardım edemez. Sol Parti'den memnun olmayanlar bize gelsinler” açıklamasında bulundu.
SPD Federal Meclis Grup Başkanı Frank-Walter Steinmeier de “Şayet Sol Parti'nin ağır topları 2013'teki politik hedeflerinin komünizm olduğunu ilan ederlerse, Alman politikasında koalisyon ortağı bulamayacaklardır. Sosyal Demokratlar da böyle bir ortaklıkta yoktur” diyor.
İyi de SPD, Berlin'de, Brandenburg'da Sol Parti ile ortaklık etmektedir.
Madem Sol Parti'ye “komünist öcü” gözüyle bakılmaktadır, o halde bu parti eli bu eyaletlerde neden ortaklık edilmektedir?
“Eyaletler ortaklığa kendileri bağımsız olarak karar verir” demek artık inandırıcı olmamaktadır.
Kaldı ki, Almanya'daki çeşitli çevrelerin Gesine Lötzsch'ün yaklaşımına bu denli tepki göstermesi de şaşırtıcıdır.
Gesine Lötzsch, 1961 yılında o dönemlerde eski Doğu Almanya sınırları içinde kalan Berlin'in Lichterfelde kesiminde doğmuştur.
1984 yılında “DDR” olarak bilinen Demokratik Almanya Cumhuriyeti'ndeki hep iktidar partisi Sosyalist Birlik Partisi'ne (SED) 1984 yılında üye olmuştur.
SED'nin uzantısı konumundaki Demokratik Sosyalizm Partisi'nde (PDS) 1991-1993 yılları arasında yönetici olarak yerini almıştır.
Yani Gesine Lötzsch, her ne kadar eski Doğu Almanya'da sosyalizm olarak nitelense de, komünizm “kökenlidir”.
O nedenle Gesine Lötzsch'ün “komünizm özlemi” öyle çok da abartılmamalıdır.
Kaldı ki, “utanç duvarları” yıkılalı 20 yıl olduğu halde, eski Doğu Almanya sınırları içinde yaşayanların yüzde 13'ü “keşke DDR çökmeseydi” görüşünü paylaşmaktadır.
“Doğuluların” sadece yüzde 25'i 20 yıl sonra bile hala kendilerini “gerçek Alman vatandaşı” (richtige Bundesbürger) olarak hissetmektedir.
“Doğuluların” yüzde 59'u eski Doğu Almanya'nın geri gelmesini istemiyor, ama kendilerini de Almanya Federal Cumhuriyeti'nde iyi hissetmemekteler.
“Doğuluların” yüzde 80'i bal gibi de sosyalist bir sistemde yaşayabileceklerini söylemekteler.
Bu rakamlar ışığında asıl şaşırtıcı olan Gesine Lötzsch'ün yazdıklarına şaşırmaktır.