Ahmet KÜLAHÇI / Fotoğraf: Arşiv
Oluşturulma Tarihi: Şubat 25, 2019 10:09
Christian Lindner. Almanya’da ‘Liberaller’ olarak bilinen Hür Demokrat Parti’nin (FDP) Genel Başkanı. 2009-2011 yılları arasında FDP Genel Sekreteri olarak görev yaptı. Ancak dönemin FDP Genel Başkanı Philipp Rösler ile uyumlu çalışamadıkları için istifa etti.
2013 yılında yapılan genel seçimlere hükümet ortağı olarak katılan FDP, toplam oyların ancak yüzde 4.8’ini alarak yüzde 5 barajına takılınca, Genel Başkan Rösler istifa etti ve yerine 8 Kasım 2013’te Christian Lindner geçti.
O zaman 34 yaşındaydı.
Ve FDP’nin tarihine ‘en genç genel başkan’ olarak geçmeyi garantiledi.
Lindner liderliğindeki FDP, 2017 yılındaki genel seçimlerde toplam oyların yüzde 10.7’sini alınca partiye yeniden iktidar yolu gözüktü.
Seçim sonrası Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri (CDU/
CSU), FDP ve Yeşiller, ‘Jamaika Koalisyonu’ (siyah-sarı-yeşil
koalisyon) oluşturmak için masaya oturdular.
Uzun uzun da pazarlık ettiler.
24 Ekim 2017’de başlayan görüşmeleri FDP, 19 Kasım akşamı geç saatlerde terk etti.
FDP Genel Başkanı, “Yönetmemek, yanlış yönetmekten iyidir” diyerek koalisyon görüşmelerinin kendileri için bittiğini ilan etti.
*
İşte Christian Lindner, geçen hafta Almanya’da akredite yabancı medya mensuplarıyla Berlin’de bir araya geldi.
Yabancı Gazeteciler Cemiyeti (VAP) üyesi medya mensuplarının sorularını yanıtladı.
Ben de Christian Lindner’e, “Genelde her parti iktidarda söz sahibi olmak ister. Siz ise iktidar koltuğuna oturma yerine muhalefeti tercih ettiniz. Neden? Sizi müzakere masasını terk etmeye zorlayan nedenleri bir de ilk ağızdan, yani sizden duyabilir miyiz?” diye sordum.
Hafiften gülümseyerek, “
5E 1N” dedi.
Ve hemen ekledi.
“Evet, 5 E” dedi.
Birinci E’nin ‘Entlastung’ (yükü hafifletmek) olduğunu söyledi.
Vatandaşın vergi yükünün hafifletilmesi için FDP’nin Dayanışma Vergisi’nin kaldırılıp köklü bir vergi reformunun hayata geçirilmesi önerisine CDU/CSU ile Yeşiller’in sıcak bakmadığını söyledi.
“İkinci E, Einwanderung - Almanya’ya göç” dedi.
FDP’nin Almanya’ya kontrollü kalifiye göçten yana olduğunu, ancak CSU ile Yeşiller’in buna karşı çıktığını ve Başbakan Angela Merkel’in de bu konuda ağırlığını koymadığını söyledi.
“Üçüncü E, Energie - Enerji” dedi.
FDP’nin iklim korunması ile enerji güvenliğinin paralel yürütülmesininden yana olduğunu, Yeşiller’in ise buna karşı çıktığını, CDU’nun ‘bir orta yol bulunması’ önerisini de kendi politikalarıyla örtüşmediği için reddettiklerini ifade etti.
Dördüncü E’nin “Education” (Eğitim) olduğunu söyledi.
FDP’nin dünyanın en iyi eğitiminden yana olduğunu, ancak Yeşiller’in böyle bir durumda Federal Hükümet’in eyalet hükümetlerinin ‘işlerine karışacağı’ gerekçesiyle karşı çıktığını söyledi. CSU’nun da bu alanda reformdan yana olmadığını dile getirdi.
Beşinci E’nin de “Europa” (Avrupa) olduğunu söyledi.
FDP’nin Avrupa Birliği’nin (AB) güçlendirilmesi için daha fazla dayanışma ve daha fazla mali bağımsızlıktan yana olduğunu, CDU/CSU ile Yeşiller’in bunu desteklemediklerini anlattı.
Bir N’nin ise “Nein” (Hayır) olduğunu söyledi.
5 E önerileri kabul görmediği için “Nein” dediklerini ve “Yönetmemek, yanlış yönetmekten iyidir” diyerek FDP’lilerin masayı terk ettiklerini söyledi.
Tabii Christian Lindner’e, Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komisyonu’nun Türkiye ile AB arasındaki üyelik müzakerelerinin askıya alınması kararını nasıl değerlendirdiğini de sordum.
“Yerinde ve doğru bir karar” dedi.
2016 yılındaki darbe girişiminden sonra Türkiye’nin, Batı’nın ‘hukuk devleti’, ‘çoğulcu demokrasi’ gibi temel değerlerinden uzaklalaştığı görüşünü savundu.
“Ancak her şeye rağmen Türkiye ile ilişkilerimizi dürüst bir biçimde sürdürmeliyiz” dedi.
Lindner, bu tutumuyla FDP’nin eski liderlerinden Hans Dietrich Genscher, Klaus Kinkel, Guido Westerwelle’nin her zaman Türkiye’nin yanında yer alma politikalarından uzaklaşmakta olduğu sinyali verdi.
“Ancak her şeye rağmen Türkiye ile ilişkilerimizi dürüst bir biçimde sürdürmeliyiz. Vize kolaylığı gibi alanlarda görüşmeler devam etmeli” diyerek Türkiye’ye kapıların tamamen kapatılmasından yana olmadıklarını da söyledi.