Güncelleme Tarihi:
CORRECTIV Medya, ‘Avusturya Kimlikçi Hareketi’nin temsilcilerinden Martin Sellner, yakın çevresi, AfD’li siyasetçiler, neo-Naziler ve iş insanlarının bulunduğu aşırı sağcı bir grubun geçen yıl kasım ayında Postdam’da bir araya geldiğini yazdı. Correctiv’in özel haberine göre, ‘Hans im Gluck’ adlı restoran zincirlerinin ortaklarından Hans Christian Limmer’in organizasyonunu yaptığı toplantıda, aralarında Alman pasaportu taşıyanların da bulunduğu milyonlarca yabancının nasıl sınır dışı edileceğini konuşan aşırı sağcılar, kendilerince bazı yöntemler buldu. Sellner, toplantıda yaptığı sunumda, göçmen kökenli insanlar üzerinde ‘yüksek bir uyum baskısı’ yaratmak için ‘özel yasalar’ çıkarmak istediklerini de söyledi. İşte aşırı sağcıların bu planları Almanya’da endişeyle karşılandı. Toplantıya tepki gösterenlerden biri de Federal İçişleri Bakanı Nancy Faeser oldu. Stern dergisine konuşan Faeser, anayasa düşmanlarının AfD ile bağ kurmasına karşı uyarıda bulundu ve “Kimse bu tehlikeyi hafife almamalı. Federal Anayasayı Koruma Dairesi’nin aşırı sağcı yelpazedeki temasları, anayasa düşmanlarının AfD temsilcileriyle nasıl ağ kurduğunu ve orada hangi insanlık dışı ideolojilerin propagandasının yapıldığını çok yakından takip etmesinin ne kadar gerekli olduğunu gösterdi” dedi.
AÇIKÇA ANAYASAYA AYKIRI
Potsdam Belediye Başkanı Mike Schubert (SPD) de toplantıyı ‘dehşet verici’ olarak nitelendirdi. Schubert, “Bu tür planlar ortaya çıkarılmalı, yasaklanmalı ve yargılanmalıdır. Ülkemizi devirmek isteyen devlet düşmanlarıyla karşı karşıyayız” diye konuştu. Stuttgarter Zeitung gazetesine konuşan Yeşiller Federal Meclis Grubu Başkan Yardımcısı Konstantin von Notz ise toplantıya katılanları ‘totaliter niyetlere’ sahip olmakla suçladı. SPD Meclis Grup Başkanvekili Dirk Wiese, Funke medya grubunun gazetelerine verdiği demeçte ‘yeniden nüfuslandırma’ taleplerinin ‘açıkça anayasaya aykırı’ olduğunu söyledi. Wiese, yaşanan olayın uzun zamandır işaret ettikleri şeyi gösterdiğini ve AfD’nin ‘nezaket pelerininin’ altında ‘derin kahverengi uçurumlar’ (aşırı sağcı düşünceler) sakladığını ortaya çıkardığını ifade etti.
‘Hans im Gluck’ adlı restoran zincirlerinin ortaklarından Hans Christian Limmer’in toplantının organizasyonunu yapması ortaklarını kızdırdı. Şirket yönetiminden yapılan açıklamada, olayın ortaya çıkmasından sonra Limmer ile işbirliğinin sona erdirildiği duyuruldu. SPD, Sol Parti ve Yeşiller’in Saksonya-Anhalt teşkilatları da toplantıya katılan AfD Saksonya-Anhalt Meclis Grubu Başkanı Ulrich Siegmund’un Magdeburg Sosyal İşler Komisyon Başkanı olmasının ‘kabul edilemez’ olduğunu açıkladı.
AfD’YLE YAKIN İLİŞKİSİ VAR
Zeit.de haber sitesi, toplantının yapıldığı Landhaus Adlon villasının patronu Mathilda Huss’un yıllardır aşırı sağcı kesim ve AfD ile yakın ilişki içinde olduğunu, burada defalarca toplantılar düzenlendiğini yazdı. ‘Avusturya Kimlikçi Hareketi’nin temsilcilerinden Martin Sellner toplantıda ‘geri göç’ hakkında konuştuğunu doğruladı. Bu tanımlama, uzmanlar tarafından, ülkelerinden kaçan ya da göç eden insanların kendi ülkelerine geri dönmelerini öngören sağcı bir kavram olarak tanımlanıyor. Sellner, olayın kamuoyuna yansımasından sonra gönderdiği bir e-postada planının gizli olmadığını, ‘vatansever kampta geniş çapta ve kamuoyunda tartışıldığını’ yazdı. Sellner, “Yeniden göç kavramı benim tarafımdan sunulan bir öneridir. Hangi partinin bunu ele alacağı ya da muhtemelen uygulayacağı benim görüşüme göre önemli değildir” dedi.
WEIDEL’İN HABERİ YOKMUŞ!
AfD ise bunun bir parti toplantısı olmadığını ve partinin göç politikasına ilişkin bilinen pozisyonlarında hiçbir değişiklik olmadığını açıkladı. AfD Eş Başkanı Alice Weidel’in danışmanı olan eski Federal Meclis üyesi Roland Hartwig’in de toplantıya katılması üzerine açıklama yapan Weidel’in sözcüsü, “Bayan Weidel’in katılımcılar hakkında hiçbir bilgisi yoktu. Hartwig de Sellner hakkında önceden hiçbir şey bilmiyordu” dedi. AfD milletvekili René Springer ise toplantıyı eleştirenlere resmen meydan okudu. ‘X’ hesabından açıklama yapan Springer, “Yabancıları kendi ülkelerine geri göndereceğiz. Milyonlarcasını. Bu gizli bir plan değil. Bu bir söz” dedi. İç istihbarattan sorumlu Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı (bfv), AfD’yi şüpheli aşırı sağcı olarak sınıflandırmıştı. Parti, istihbaratın bu tanımlamasına karşı bir dava açmıştı. Münster’deki Yüksek İdare Mahkemesi’nin şubat ayı sonunda bir karar vermesi bekleniyor.