Güncelleme Tarihi:
AYNI yıl mayıs ayında yapılan Aşağı Saksonya Eyalet Parlamentosu seçimlerinde SPD’nin mutlak çoğunluğu elde edip koltuğunu koruması üzerine, partisi Schröder’i 27 Eylül 1998’de yapılan genel seçimlerde Almanya’nın Başbakanı adayı gösterdi.
SPD ile Yeşiller çoğunluğu sağlayınca Schröder, Willy Brandt ve Helmut Schmidt’ten sonra Almanya’nın SPD’li üçüncü Başbakanı oldu.
1980’li yıllarda Federal Meclis milletvekili iken bir akşam kafayı çektikten sonra geç saatlerde evine dönerken Bonn’daki başbakanlık binasının dev bahçesini çeviren demir parmaklıklara tırmanıp, “Ben buraya girmek istiyorum” diye çığlık atan Schröder’in hayali gerçekleşti.
Ama Joschka Fischer, Schröder’in “Büyük aşçı, küçük garson” söylemini hiç unutamadı.
Yıllar sonra “Neden o anda aklıma gelip de kendisine ‘sen yemek pişirmesini bilmezsin’ demediğime çok pişmanım” itirafında bulundu.
İLK KOALİSYON HÜKÜMETİNİ KURDULAR
Seçimlerden sonra SPD ile Yeşiller Almanya genelinde ilk koalisyon hükümetini kurdu.
Gerhard Schröder Başbakan, Joschka Fischer de Federal Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı oldu.
Zamanla ‘Basta Kanzler’ (Tamam, yeter Başbakanı) olarak tanınan Schröder, yasal olarak kendisine tanınan hakları sonuna kadar kullanıp, dış politikada da söz sahibi olmak istedi.
2002 yılındaki genel seçimleri de kazanıp Yeşiller’le ortaklığa devam eden Schröder, Avrupa ile ilişkilerin koordinasyonu için Başbakanlık bünyesinde bir Devlet Bakanı’nı görevlendirmek istedi.
Hatta bunu Federal Meclis’teki bir konuşmasında gündeme bile getirdi.
Schröder’in kendisine kafayı taktığını bildiği halde Fischer, o anda ve daha sonraki günlerde hiç tepki göstermedi.
Ama çok geçmeden Yeşiller’den isyan sesleri yükselmeye başladı.
Joschka Fischer de “Avrupa ilişkilerinden sorumlu bir devlet bakanı görev alacaksa, bu benim bakanlığım bünyesinde olmalı” dedi.
2005’TE KOLTUKLARINDAN OLDULAR
Koalisyonun da, kendi koltuğunun da tehlikeye gireceğini gören Schröder, ‘Basta Kanzler’ inadından vazgeçmek zorunda kaldı.
2005 yılında yapılan erken genel seçimleri CDU/CSU’nun başbakan adayı Angela Merkel kazanınca, Schröder de Fischer de koltuklarından oldu.
Seçim akşamı sonuçlar şekillenmeye başlarken televizyonda yayınlanan lider adayların katıldığı ‘Filler Buluşması’ programında sunuculara “Siz ‘Ben Başbakan olmak istiyorum’ diyen bayan Merkel’e benim partimin destek vereceğini mi düşünüyorsunuz? Kiliseyi köyde bırakalım” diyen Schröder’i partisi SPD hayal kırıklığına uğratıp, CDU/CSU ile büyük koalisyon hükümetini kurarak Merkel’i Almanya’nın ‘İlk Kadın Başbakanı’ yaptı.
AŞÇI-GARSON TARTIŞMASI YENİDEN BAŞLADI
İşte son dönemlerde Almanya’da SPD, FDP ve Yeşiller’den oluşan koalisyon hükümetinde de kimin aşçı, kimin garson olduğu tartışmaları yeniden gündeme yerleşti.
Dünyayı kasıp kavuran pandemi döneminde Merkel’in koltuğuna oturan SPD’li Başbakan Olaf Scholz, iki arada bir derede kaldı.
Bir yandan kendi partisinin desteğini kaybetmemek için çaba gösterirken, diğer yandan da FDP ile Yeşiller’i yola getirmek, ortakları bir arada tutmak için didinip durdu.
Yeşiller, daha önceden karara bağlandığı şekilde son 3 nükleer santralın da 31 Aralık 2022’de kapatılmasında ısrar ederken, FDP enerji krizi aşılıncaya kadar üretime devam edilmesini istedi.
Baktı ki, ortaklar birbirine, koalisyonun geleceği de tehlikeye girecek, Schröder gibi ‘Basta’ diyerek iki tarafın da dediğini yapmadı, ama enerji dar boğazına rağmen nükleer santralların 15 Nisan 2023’te kapatılmasına karar verdi.
Rusya’nın Ukrayna’ya savaş açması Scholz’un işini iyice zorlaştırdı.
Şansölye Scholz, önce “Yasalarımıza göre savaş bölgelerine silah göndermek de yasak” diyerek Ukrayna’ya silah gönderilmesine karşı çıktı.
Ancak hem Yeşiller hem FDP hem de ABD, NATO ve Avrupa Birliği (AB) bastırınca da, “Evet” demek zorunda kaldı.
Özellikle Yeşillerli Federal Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’un bu alanda ‘öncü rolü’ oynaması, Scholz’a da SPD’ye de puan kaybettirdi.
Scholz, Ukrayna’ya Alman Leopard tankları gönderilmesine karşı çıkarken, Baerbock’un Paris’te “İsteyen ülkeler Ukrayna’ya Alman Leopard 1-2 tankları gönderebilirler” demesi, Scholz’u iyice zora düşürdü.
Baerbock’un Strasbourg’da Avrupa Konseyi’nde, “Biz birbirimizle değil Rusya’ya karşı savaşıyoruz” demesi ise “Biz savaşın tarafı değiliz. Biz NATO’nun bu savaşta taraf olmasını istemiyoruz. Bu Rusya ile Ukrayna’nın savaşıdır” diyen Scholz’u ‘yalancı’ durumuna düşürdü.
Tabii “Kim aşçı, kim garson?” sorusunu da gündeme getirdi.