Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a yanıt

Güncelleme Tarihi:

Kılıçdaroğlundan Erdoğana yanıt
Oluşturulma Tarihi: Haziran 03, 2010 11:29

Ankara’da bugün gerçekleştirilen olan 17'nci TİM Genel Kurulu birçok ilke imza atıyor. İsrail’in tüm dünyayı ayağa kaldıran kanlı baskını sonrası Meclis’te bir araya gelemeyen 2 siyasi lider bugün TİM Genel Kurulu’nda buluştu.

Haberin Devamı

Kurul'da açılış konuşmasını yapan TİM Genel Başkanı Mehmet Büyükekşi'nin ardından Başbakan Erdoğan'ın konuşmasını gerçekleştirdi. Erdoğan, Genel Kurul'daki konuşmasında Kılıçdaroğlu'na yönelik, "Yapamayacağınızı vaat etmeyeceksiniz. Yapacağınızı söyleyeceksiniz. Ben şunu şu şu şu şekilde yapacağım diyeceksiniz. 'Sen git de biz gelelim, biz gelince yapacağız.' Yok öyle 25 kuruşa simit" ifadesini kullandı.Başbakan Erdoğan konuşmasının ardından kabinesiyle birlikte Kılıçdaroğlu'nu dinlemeden Genel Kurul'dan ayrıldı.

Erdoğan'ın ardından kürsüye çıkan Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satırbaşları;

Başbakan bardağın dolu tarafını gösterdi. Bende izin verirseniz bardağın boş tarafını göstereceğim. Doğruyu bulmanın yolu bir olayı artılarıyla eksileriyle tartışmaktır.

Devlet adamına yakışan ciddiyetle artıları ve eksileri ortaya koymasıdır. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yaptığı her şey yanlış mı? Hayır böyle bir şey söylemedik.

7 yıldır iktidar olan bir parti de elbette bazı doğruları vardır. Bu doğruları gördüğümüz zaman da biz destek verdik. TİM yasası değil bir çok yasayı geçirdik.

Sayın Başbakan çok güzel bir şey söyledi. Popülizm bir tuzaktır, politik olarak bunun seslendirilmesi hiç ama hiç doğru değildir. aynen katılıyorum.

Ama Tunceli’de allah’ın kışında, buz dolabını ben mi dağıttım? Kim yaptı bunu. Başbakan diyor ki, paramız çok değerli, paramız değerli olduğu için şikayet ediyorlar. İnsaf insaf, para yerinde ise değerlidir. Doğru ise değerlidir. Olduğundan fazla değerli görürseniz cezasını siz çekersiniz. Elbette ki

Paraya değer katan üretimdir. Sıcak para değildir. Üretim varsa, istihdam varsa o para değerli olur. Bir tuzağa düşmememiz gerekiyor. Sıcak parayla beslenen ekonominin sağlıklı geleceği olamaz. Üreten, çalışan, istihdam yaratan ekonomi olacak.

Ben ekonomi okudum, maliye bakanlığında uzun yıllar çalıştım. Ben istihdam yaratmayan büyüme kavramını AKP’yle gördüm. Üniversitede öğretilen derslerin içine bu kavram girdi mi girmedi mi?

Karşılıksız para basmak, aynen yürekten katılıyorum.

Başbakan, popülizm doğru değildir dedi ama, muhalefet partileri bir şey söylüyorlarsa, onu nasıl yapacaklarını söylemek zorundadır dedi. Evet katılıyorum.

Biz üç ayda işsizlik yüzde 10’a inecek demedik. Ama bunu sayın başbakan söylediğinde, ben sayın başbakan bizden reçete bekliyor, nasıl yapacak açıklasın dedim.

Ama burada hepsinin yöntemini de söyleyeceğim. İyi şeyler oldu mu oldu elbette hiç itirazımız yok. Cari açığımız arttı mı, dış ticaret açığımız arttı mı, sıcak parayı yüksek faizle getiriyor muyuz getiriyoruz. Daha başka bir şey var. Yabancı gelip faiz geliri elde ettiği zaman o vergi ödemeyecek, bizim iş adamımız o vergi ödeyecek. Bu çifte standarda bakın. Biz bunun için Anayasa Mahkemesi’ne gittik ve mahkeme iptal ettik. Biz mahkemeye gittiğimiz için de Anayasa Mahkemesi suçlanıyor. Yargı yolunu aramanın, suçlama olduğu tek demokrasi vardır o da Türkiye’de.

Vergi sistemimiz adil mi? Önümüze bir yasa geldi, bundan böyle maliye bakanından görüş isterseniz o da parayla olacak. Devletin görevi vatandaşa hizmet değil midir? Bir görüş istiyorsunuz, para verirse vereceğim diyor. Doğru mu bu?

İzlenen kur politikaları. İhracatçıyı açıkça cezalandırıyor. Bunlar birer sonuç, ekonomi politikalarının sonucu.

Sorunlarınız var. Merkez bankası ne yapıyor.

1-Belli miktarda dövizi tutarım.

2- Bir yerde fiyat hareketleri olursa ona müdahale ederim.

Peki Türk lirası sıcak para karşısında aşırı değerlenirse ne olur deniyor? Ben ona karışmam diyor.

Tarlalarda çalışacak adam kalmadı ki? Pamuğu Yunanistan’dan almıyor musun? Ortadoğu’yu besleyen Türkiye Cumhuriyeti ne oldu hayvancılığı?

Ben size bir Merkez Bankası maddesi okuyorum.

Fiyat istikrarı ile çelişmemek kaydıyla, hükümetin büyüme ve istihdam politikalarını destekler.

Ben ne söyledim? İstihdam ve büyümeye yönelik Merkez Bankası’nın müdahalesi yok? Merkez Bankası bağımsız. Saydam olmalı, itirazımız yok. Ama sizin büyüme istihdama yönelik sağlıklı bir politikanız yoksa Merkez Bankası neyi destekleyecek?

TİM Başkanı’mız çok güzel bir şey söyledi. Ya yeni bir yol açacağız dedik, yada var olan yolda devam edeceğiz. Yeni bir yol açmak zorundasınız.

İkinci sorununuz. Girdi maliyetlerindeki yükseklik. Bunun bedelini siz ödüyorsunuz. Siz bu konuda bir destek aldınız mı? Ne yapılması lazım. Üretimin desteklenmesi lazım. Bunun yolunun bulunması lazım.

Kayıt dışı ekonomi, başbakan hiç söz etmedi. Ama kayıt dışı ekonomiyle mücadele edilirken, ürkütmeden uzun zamana yayarak, sistemin sağlıklı olmasını sağlayarak bu sorunun çözülmesi lazım. Bu konuda sağlıklı atılmış hiçbir adım söz konusu değil.

Kredi garanti fonu. Bakın arkadaşlar, dünya krizi çıktığında ilk söylemimiz şu oldu: derhal kredi garanti fonu kurun.

Kuruldu, sağlıklı çalışıyor mu? Çalışmıyor. Niye çalışmıyor. Demek ki hükümet çalıştırmıyor. Sizin beklentilerinize uygun politikaları uygun olması gerekmiyor mu? Bu çalıştırıldı da biz mi engel olduk. Hükümet yükümlülüklerinin tümünü yerine getirmeli.

Bir başka önemli sorun. Kamu alımlarında yerli ürün kullanımı. Türkiye’de üretiliyor biz dışarıdan alıyoruz.

Türkiye Avrupa’nın en büyük otobüs üretim merkezidir. Yunanistan’daki

Biz gittik ne yaptık? Almanya’dan, Hollanda’dan otobüs aldık. Hollanda düz bir ülke. Dağ yok, kendisine göre otobüs üretmiş. İstanbul yedi tepeli, yokuş çıkmıyor. Hesabını soran oldu mu?

1 milyon 200 bin avro ödediler. Neymiş, otobüsler şoförsüz gidiyormuş. İyi de böyle yol var mı? Bu şuna benziyor. Hepimizin aya gitme hakkı var da ama kim aya gidecek? Böyle bir anlayış olabilir mi? Üstelik 6 mahkeme kararına rağmen bunlar alındı.

Aynı şey İspanya’da oldu. İspanya’daki sendikalar dediler ki otobüsü İspanya’dan alacaksınız. Biz o ülkelerin krizini çözmeye çalıştık.

AKP hükümeti teşvik politikaları çıkardı. Kaç kişi bundan yararlandı? Bölgesel kalkınma için çıkarıldı. Hiçbirisi tutmadı, tam tersine haksız rekabete yol açtı.

Yüksek teknolojili sanayiye destek vereceksek, geleceği düşünerek, 500 milyar dolarlık ihracat hayal değil. Hesabını yapıyoruz, kurmaylarımız çalışıyor. Ama insan kalitesini artıracaksınız. Sizin ihracatçının sanayicinin en büyük sorunu ara eleman eksikliği, yok diyor ara eleman. Biz size söz veriyoruz. Bütün organize sanayi bölgelerine yatılı meslek lisesi kuracağız. Üçüncü sınıftan itibaren bölgede staja başlayacaklar. Memnunsa, istihdam edecek. Böylece ara eleman sıkıntısını mutlaka gidermek zorundayız. Öneri istiyorsanız alın öneri, alın siz yapın.

Aslında sizler kamu görevlisi sıfatındasınız. Ekonominin kamu görevlisisiniz. Sizler üretiyorsunuz, istihdam yaratıyorsunuz, büyümeye katkıda bulunuyorsunuz. Sizler uluslar arası alanda malınızı satıyorsunuz. Ekonominin dinamikleri burada yatıyor. Sayın Hisarcıklıoğlu, geçen gün bir açıklamasında Türkiye ara malı ithal eden bir hale geldi diyor.

Bu kur politikasıyla artık ara ürün üretemiyoruz. Yoksulluk bir dinamittir. Siz ürettiğiniz zaman refahı tabana yaymış olursunuz.

Terörle mücadelenin temel yolu ekonomiden geçiyor. Terörden şikayet etti sayın başbakan. Daha önceleri de vardı dedi. Peki açılım diye, herkesin arkadaşının etnik kimliğini sorgulayan politikaları kim üretti?

Daha düne kadar hepimiz kim olursa olsun teröre karşıydık. Ama siz öyle bir politika izlediniz ki, cin şişeden çıktı. Herkes komşusunu sorgulamaya başladı. Nasıl böyle bir politikayı bu ülkeye getirebilirsiniz?

Şehitlerimiz vardı, ama şehitlerimiz eskiden de vardı. Sanki gelecekte de olacak gibi bir imaj yaratmak sayın başbakan’a yakışmaz. Ülkeyi devralırken sıfır terör vardı. Terörle mücadelede dik kararlı ve ulusal karar takınmamız gerekir.

Açılım diyorsunuz, neyi açacağını söylemekten korkuyorsunuz. Toplumsal desteğin alınmadığı yerde destek alınmaz.

Diyarbakır’da, bir kamyonun arkasında dağıtılan ekmekler için, çamurlar içinde debelenen kadınlar varsa orada siz terörü engelleyemezsiniz. İstihdam yaratacaksınız. İşadamımız gitmiyor, gitmeyebilir. Ama şunu yapabilirsiniz, devlet olarak siz gidebilirsiniz.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!