Güncelleme Tarihi:
İŞTE G?LBEN ERGEN'İN FOTOĞRAFLARI..
Belli ki bu evlilik, ?ocuk, aile halini sevmiş, benimsemiş. Yaşayan bir ev, elma yeşili bir mutfak, mercimek ?orbaları pişiyor Atlas'a. Annesi bu işlere meraklı ya, doğal ve organik besleniyor Atlas. Salon, havuza bakıyor, geri kalan her alan ?im ve arkada koca bir orman. En alt katta Mustafa Erdoğan'ın spor salonu var, sabahları ?alışıyor, orada Gülben'in de bir "artist odası" var, aman Allah'ım Canan Yaka tuvaletler sıra sıra, yüzlerce. Yukarıda bir banyoları var ki, evlere şenlik. Normal bir evin oturma odası büyüklüğünde. Kesin bu kadının banyo takıntısı var, daha önceki evleri de böyleydi. Devasa bir banyo ve her yer krem. Topuk takıntısı da devam, h?l? topuklarına Bepanten sürüyor. Sohbetimiz bitti, Nihat Odabaşı eve girdi. Kendi kurallarıyla. Her şeyi ayarladı ve bu güzel fotoğrafları ?ekti. Neden kadınların hep Nihat'a fotoğraf ?ektirmek istediklerini de bir kere daha anlamış oldum...
Eşinizin dans?ı bir kızla ilişkisi olduğu söyleniyor, ne diyorsunuz?
- Ne diyebilirim ki? Ben sürekli i?lerindeyim. Hangisi olduğunu merak ediyorum! Kesin 36 bedendir ve yağ oranı benden düşüktür!
Demek durumu tiye alıyorsunuz...
- Mustafa'nın dans?ı bir kızla ilişkisi olması komik olurdu, ?ünkü daha önce denediği bir şey. Benimle evlenmeden önce bir sürü dans?ı flörtü olmuş. Bunların hepsini biliyorum. Ama artık bunlar geride kaldı. Hamileyken bile ihanet etmedi, şimdi bebeğimiz varken de etmiyordur. Yüzde 99. 9 eminim. Ama tabii her zaman yüzde 0.1'lik bir pay vardır.
Siz nasıl duydunuz bu dedikoduyu ve tepkiniz ne oldu?
- Paris'teydim, haberi telefonla aldım. Hi? öyle serinkanlı filan davranmadım, yüreğim ağzıma geldi. Hemen Mustafa'yı aradım,"Bana bak, böyle böyle söylüyorlar, skandal olur, var mı böyle bir şey, varsa söyle ona göre davranayım" dedim. Gülmeye başladı, "Deli misin sen?" dedi. Durumla o kadar eğleniyor ve alay ediyor ki. Bu sabah sen gelmeden de, "Ayşe de soracaktır" dedim. Yine gülüyor. Şöyle diyeyim, adamın gözlerinin i?i parlıyor, hoşuna gitti galiba bu dedikodular!
Kızın adını veriyorlar, yemin billah ediyorlar, hi? mi kuşkulanmıyorsunuz...
- Neymiş adı? Sen ne diyorsun, ?ıkar mı böyle bir şey? Valla ne diyeyim bilemiyorum, takip etsinler o zaman. Adam, her gün evinde, iyiyiz mutluyuz. Ama belli mi olur. Ben şöyle bakıyorum olaya: Bizde adettir, popüler insanların ayrılmaları, iniş- ?ıkışları, boşanmaları hep iyi malzemedir. Haber yoksa da yaratacaksın. Ama bak Yenişafak'a dava a?tım, "Mahkemeye başvurdular, boşanıyorlar" yazmışlar. Yok artık deve, senin benim evliliğime kastın varsa, ben de seni dava ederim! Sonra da asistanımı arayıp, "Kusura bakmayın öyle bir duyum aldık!" demişler. Bu işler duyumla- muyumla, olmaz, kanıtlayacaksın.
Biliyorsunuz Hülya Avşar'ın da başına benzer şeyler geldi, Allah benzetmesin tabii, reddetti reddetti...
- Ret mi etti?
Başta reddetti ya, sonra kabul etti...
- Evet ?ünkü bir düzine ?ıktı! Bizde öyle bir şey yok Allah'a şükür!
Bütün bunları yaşamak nasıl bir şey? İnsanların gözünün bir şekilde sizin hayatınızda olması? Tam da hayatınız düzene girmişken...
- Benim hayatıma ancak buradan vurabilirsin. Çünkü hem mesleğimde hem özel hayatımda, bir insanın sahip olmak isteyeceği her şeye sahibim. Temeli sevgiyle kurulu bir evliliğim var, huzurluyum, mutluyum. Bakmaya kıyamadığım lokum bir oğlum var. Kocam desen, hoş, saygın bir adam. "Hocam, hocam" diye peşinden koşuyorlar, ger?i ben "Hoca yok, camiye gitti!" diye dalgamı ge?iyorum ama olsun yine de hoca. Kariyerime baktığın zaman, olduğum yerden ?ok memnunum. Eskisi gibi tedirgin değilim, kendimi ifade etmekte zorlanmıyorum, se?iciyim. Albümümü yaptım, 15 gün daha koşturacağım, ondan sonra bütün yaz benim. İyiyim yani. O yüzden de, bu dedikoduların ?ıkmasını adetten buluyorum.
Peki kim ?ıkarıyor bunları? Demet Akalın mı?
- Yok canım, daha neler! Bir kişi değil, bir sürü insan. Bizde şöyle olur: Bir kadın hamile kalıp doğum yapmışsa, o 20 kilo onun üzerinde kalmalı, biraz alaturkalaşmalı, mesleğinden uzaklaşmalı. Budur yani. Biz de "Oh kadın bitti!" diye rahatlamalıyız. Ne yazık ki, bende öyle olmadı. Bir süre ortalıkta yoktum, onlar da bu sukünete alıştılar. "Ha tamam kadın yok oldu" derken, ben yeni bir albümle ortaya ?ıktım. E sinir tabii. ?stelik duruşuma, imajıma her şeyime dikkat ediyorum. Yanlış yapmamak i?in, fikrine inandığım insanlara danışıyorum. Bir sürü teklifi kabul etmedim. Çok önemli paraları reddettim. Ne jürilikler, ne gündüz kuşağı programları. Sürekli her şeyi kaliteli yapmaya ?alışırken, her şeye bu kadar özen gösterirken bu olup biten nedir ya!
Siz mutlusunuz diye insanlar sizi ayırmaya ?alışıyor...
- Aynen öyle! Benim resimde eksik bir şey yok. Bu evliliğin bana ve mesleğime getirdiği kısıtlamalar da yok. Sahneye ?ıkıyorum, işimi yapıyorum, konserimi veriyorum. Mustafa "Provadayım sabaha kadar" derse arıza yaratmıyorum. Bizimki gibi örnekler fazla değil etrafta, herkesin vazosu bir yerlerden ?atırdıyor...
Peki kocanızın ger?ekten bir ilişkisi olsa haberiniz olabilir mi?
- Nereden olacak? Olmaz tabii.
Allah korusun böyle bir şey olsa, görmezden gelebilir misiniz? Çocuğunuz, mutluluğunuz hatırına...
- Zannetmiyorum, yapım böyle bir şeye müsait değil. Mustafa'ya yakıştırmam bir, görmezden gelmem iki. Daha doğrusu, burnundan getiririm! Zaten söyledim Mustafa'ya "Bana bak bu aralar dikkatli ol!" dedim. Ger?i bu laf bir süredir varmış, birka? dostuma söyledim, "Ooo günaydın!" dediler, meğer onlar da dedikoduyu duymuşlar ama beni üzmemek i?in söylemiyorlarmış...
TOPUKLARIMA H?L? BEPANTEN S?R?YORUM
Nasıl uyutuyorsunuz Atlas'ı?
- Valla, utanıyorum söylemeye ama h?l? ayakta sallıyorum. Birka? yerde okudum, yatağa koyun, ağlaya ağlaya kendi kendine uyumasını öğrenir diye. Beynime silah dayasan yapmam. Bacaklarım kopuyor ama h?l? sallıyorum. Bir de ninniler söylüyorum, o da "Hı hı hı hı hı" yapıyor, o da bana ninni söylüyor, sonunda o uyanık kalıyor, ben uykuya dalıyorum...
Bakım ve güzelliğinizle eskisi kadar ilgili misiniz?
- A tabii. Gel banyomu göstereyim. Yaşadığım her evde banyomun kocaman olmasına özen gösteriyorum, ancak kremlerimi sıra sıra dizince rahat ediyorum. Ve tabii ki h?l? topuklarıma Bepanten sürüyorum, hi? bırakmadım, bak nasıl pembeler...
MUSTAFA'YA MİNNET BORÇLUYUM
Aşk, sevgi bir yana ben Mustafa'ya minnet bor?luyum. O kadar huzurlu bir hamilelik yaşattı ki bana. O kadar ?ok ve istediğim şekilde yanımdaydı ki. Aşerdiğimde, gecenin bir yarısı fırlayıp erik almasından bahsetmiyorum. Bu evde ge?ti hamileliğim, bir de Antalya'ya ?ok gittik geldik, Antalya'da kaldığımız gizli, güzel bir yer vardı, o kadar ?ok denize girdim, yüzdüm, yedim, i?tim ki. Acayip sorunsuz, mutlu bir hamilelikti. Belli bir aydan sonra kilo alışım hızlandı, ne giyeceğimi bilemedim, makyaj yapıyorum yüzüm bir tuhaf duruyor, fön bile yakışmıyor. Bedenim benden ?ıkmış, yüzüm, sa?ım başka bir şey olmuş. Ama işte Mustafa, bedenimi, sa?ımı, karnımı ?ok sevdi, o zaman sen de kendini seviyorsun. Doğuma da güle oynaya gittim...
MUSTAFA HARİÇ HERKES KİLO VERDİN DİYOR
Mustafa, Adolf Hitler gibi. Birlikte ?alıştığı bütün kızların yağ oranını öl?üyor, benimkini de. Sanki Nazi kampındayız. Herkes bana "Çok kilo verdin" diyor, Mustafa hari?. Sürekli egzersiz halinde bir adam. Günde 8 saat filan ?alışıyor. Koreograf ama o gösteride izlediğin bütün dansları o da yapıyor. Ona "Egzersiz yaptım" deyince gülüyor, burnundan ter damlamadan yapılan egzersiz, egzersiz değilmiş!
BENİM OĞLUM
MUHALLEBİ DEĞİL KEREVİZ SEVER
Atlas'ın favori yemeği, brokoli ve kereviz. Zaten sadece organik yiyor. Bah?ede yetiştiriyoruz. Maydonoz, roka, tere, nane, domates, salatalık, aklına ne gelirse var. Kim mi uğraşıyor? Tabii ki Mustafa. Her gün 12 gibi ?ıkar evden. Erken kalkar, sporunu yapar, serasıyla ilgilenir. Ve tabii Atlas'a vakit ayırır, bir bu?uk saat kadar baba-oğul baş başa. Biz kenara ?ekiliyoruz. Vecihe Hanım odasına gidiyor, ben de ortalıktan kayboluyorum, ?ok şeker vakit ge?iriyorlar. Ben Mustafa'nın hayatı, bir baba olarak Atlas'a ?ok güzel bir şekilde anlatacağına inanıyorum.
YILDIZ TİLBE'Yİ HANDE YENER
ZANNEDİYORDU MUSTAFA
Mustafa ile ilk tanıştığımda, Demirciköy'de yaşıyordu. Sadece NTV ve CNN Türk izliyor, Radikal ve Cumhuriyet okuyordu. Tabii ben onun hayatına girince, düzenini biraz bozmuş oldum: "Hadi Kral TV'yi ve Power'ı a?alım, Canlı Canlı'yı izleyelim!" O da sesini ?ıkarmıyordu. O ilk zamanlarda, o kadar yabancıydı ki bu camiaya, Yıldız Tilbe'yi Hande Yener zannediyordu! Bana h?l? ?ok şaşırır. O tabii Aristo, Marx, mitoloji filan takılıyor ya. "Benimle daha anlaşılır konuş!" diyorum, gülüyor. Biz, farklılıklarımızla eğleniyoruz. Benden bir tane daha ?ekilmezdi bu evde ama Mustafa'dan da bir tane daha ?ekilmezdi. Benim cinliğim ve hiperaktifliğimle onun sükuneti iyi gidiyor, birbirimizi tamamlıyoruz.
LOHUSALIK SAÇMALIKLARI
Lohusalık nasıl ge?ti? "Sa?malamışım" dediğiniz şeyler yaptınız mı?
- Yapmaz mıyım? Yaptım tabii. Atlas'ı 11 ay emzirdim, yeni bitti daha. Ger?i h?l? huzursuzsa "Sen gel bakalım" diyorum, emziriyorum, hemen sakinleşiyor. Daha yoğun emzirirken, haliyle hep evdeydim, 6. ay filandı, bana bir haller oldu. "Dur bir sahneye ?ıkayım, kendimi göstereyim" tripleri yaşadım. Ve sa?maladım. Hem emziririm hem şarkı söylerim hesabı. Pompam kuliste bile yanımdaydı, vücudumun bir uzantısı gibi, sütü sağıyorum, buz kutusu i?inde şoföre teslim ediliyor, süt hooop eve gidiyor. Daha da acayibi Kıbrıs konseriydi. Sürekli süt sağdığım i?in terliyorum, kafamın i?i bile terliyor, sa?larımdan ter akıyor ama ben güya ?aktırmıyorum ve sahneye ?ıkıp "Ben sana abayı yaktım!"ı söylüyorum. Tabii olmadı. Orası ne rezervasyondan doldu taştı, ne de ben sahnede iyiydim. O yüzden 11 ay bekledim.
Kıbrıs'tan da süt yolladınız mı buraya?
- Aman sorma! Burada kasaplardan koliler alındı, i?ine buz döşendi, kilolarca buz, benim elimde süt sağma aleti, sağıyorum, otelin dipfrizine konuyor, sonra buraya geliyor. Durumu iyice abarttım...
ARKASI YARIN:
Eski rakiplerim artık şarkı söylemiyor, albüm ?ıkarmıyor ben n'apim!