‘Kayıp Tanrılar Ülkesi’ni Berlin’de tanıttı

Güncelleme Tarihi:

‘Kayıp Tanrılar Ülkesi’ni Berlin’de tanıttı
Oluşturulma Tarihi: Mart 21, 2024 12:19

Yazar Ahmet Ümit, hikâyesi Berlin’de geçen ‘Kayıp Tanrılar Ülkesi’ adlı romanının Almanca baskılarının tanıtımını, 2 bin yıl öncesinin antik Bergama kentini 360 derece resmeden ‘Pergamon. Das Panaroma Müzesi’nde gerçekleştirdi. Romanın Almanca baskıları ‘btb Yayınevi’nden piyasaya çıktı.

Haberin Devamı

‘PERGAMON. Das Panaroma Müzesi’nin ev sahipliğinde ve Almanya-Türkiye Kardeş Kentler Federasyonu (dtsv) ile ‘Merhaba’ dergisinin organizasyonuyla gerçekleştirilen etkinliğe yazarın çok sayıda Alman okuyucusu da katıldı. Müze Müdürü Dr. Martin Maishberger’in açılış konuşmasıyla başlayan etkinlikte, moderasyonu dtsv Başkanı Özcan Mutlu gerçekleştirdi. Mutlu, bu yıl Berlin ile İstanbul arasındaki kardeş şehir anlaşmasının 35’inci yılı olduğunu ve bu etkinlikte yıl boyunca yapılacak etkinliklere start verdiklerini söyledi. Ahmet Ümit, Berlin’deki etkinlikte hem kitabından bölümler okudu hem de okurlarından gelen soruları yanıtladı. Etkinlik, Türkçe ve Almanca simültane çeviriyle gerçekleştirildi.

‘Kayıp Tanrılar Ülkesi’ni Berlin’de tanıttı
NEDEN KADIN BAŞKOMİSER?
Ahmet Ümit, ‘Kayıp Tanrılar Ülkesi’ romanının şekillenmesinde bir dönemler Yeşiller Partisi’nden milletvekili olarak da görev yapan Özcan Mutlu’nun önemli bir rol oynadığını ve romanda onun hikâyesinden bir bölümün de yer aldığını söyledi. Özcan Mutlu, Ahmet Ümit’e, ‘Başkomiser Nevzat’ karakterinden sonra Berlin’de neden bir kadın başkomiser ve üstelik Türk kökenli bir komiser karakter yarattığını sordu. Ümit, “Bunun iki önemli sebebi var. Birincisi, romanlarımda azınlıklara dikkat çekmeye ve onları anlatmaya çalışıyorum. İkincisi de dünyanın her yerinde, hele de ülkemizde kadın cinayetleri çok arttı. Bu nedenle kadın başkomiser karakteri ortaya çıktı. Ben kadın karakterlere romanlarımda çok yer verdim. Ama ‘Yıldız Karasu’ ilk kez başkomiser bir kadın karakter oldu” dedi. Ahmet Ümit, izleyicilerin sorularını da yanıtladı. Bir kadın okuru, “Romanlarınızı yazarken, evde yalnız olduğunuzda yazdığınız katil karakterinden korktuğunuz oluyor mu?” diye sordu. Rus edebiyatından Puşkin’in bir sözünden yola çıkarak bu soruya yanıt veren Ahmet Ümit, şunları söyledi:
‘Kayıp Tanrılar Ülkesi’ni Berlin’de tanıttı
ÜÇ KADIN MAHKÛMUN SÖYLEDİKLERİ
“Puşkin, ‘Yazarlar kendi söyledikleri yalana inanır’ der. Yazar zaten yazdığı karakterin etkisinde kalan kişidir. Aksi halde o duyguyu okura veremezsin. Yazdığı karakterin veya hikâyenin etkisinden çıkamayıp orada boğulan ve intihara sürüklenen yazarlar da var. Ancak ben, karakterlerimden çok etkilensem de her zaman kendimi kurtarabiliyorum. Ama o duyguyu okura aktarmak çok önemli. Bakın hayatımda üç kadının söylediği beni çok etkilemişti. Bir gün bir kadın hapishanesinde okurlarla buluştum. Bir kadın mahkûm söz aldı ve ‘Ben 11 yıldır hapishanedeyim. Sadece bir şehirden başka bir şehre nakledilirken sokakları görüyorum. Ama sizin ‘Beyoğlu’nun En Güzel Abisi’ romanını okurken, kendimi Beyoğlu sokaklarında gibi hissettim. Sanki özgürdüm, hapishanede olduğumu unuttum’ dedi. İkinci kadın ise ölümcül bir kanser hastasıydı. ‘Kar Kokusu’ romanımı okuduktan sonra ‘Ahmet Bey size çok teşekkür ederim. Romanınızı okurken 3 gün Moskova’nın sokaklarında gezindim, sanki oradaydım. Hastalığımı üç gün boyunca unuttum. Ağrı bile hissetmedim’ dedi. Üçüncü kadın ise bir profesördü. Hititoloji profesörü. O da ‘Patasana’ romanımı okuduktan sonra bana ‘Ahmet Bey yıllardır Hitit medeniyetiyle uğraşıyorum. Ama Hititli bir kadın nasıl konuşabilir, nasıl kendini ifade edebilir bilmiyordum. Sizin romanınızı okuyunca Hititli kadının nasıl konuştuğunu anladım’ dedi. Bu farklı dönemde karşıma çıkan üç kadının anlattıkları beni çok etkiledi.”
‘Kayıp Tanrılar Ülkesi’ni Berlin’de tanıttı
‘BAŞKOMİSER NEVZAT GELİYOR’
Bir okuyucunun, bundan sonra ‘Kayıp Tanrılar Ülkesi’ romanın başkahramanı ‘Yıldız Karasu’nun hikâyesinin devamının gelip gelmeyeceği sorusuna yanıt veren Ahmet Ümit, “Şimdi Başkomiser Nevzat geliyor. Epey ara vermiştik. Başkomiser Nevzat, eşinin ve kızının katillerini bulmaya çalışacak. Ardından bir Bursa romanımız olacak. Daha sonra ise yine bir yabancı ülkede geçen hikâye planlıyorum. Ancak Berlin mi olur yoksa başka bir yer mi bilmiyorum” dedi. Ahmet Ümit, arkeolojiyi ele aldığı ilk polisiye romanının ‘Patasana’ olduğunu ve bu romanıyla Türk Arkeoloji Enstitüsü tarafından kendisine ödül verilerek arkeolog seçildiğini, ‘Kayıp Tanrılar Ülkesi’ romanı sonrasında ise Alman Arkeoloji Müzesi’nin katkılarından dolayı kendisine ödül verip arkeolog seçtiğini belirtti.
‘Kayıp Tanrılar Ülkesi’ni Berlin’de tanıttı

‘Kayıp Tanrılar Ülkesi’ni Berlin’de tanıttı



 

BAKMADAN GEÇME!