Güncelleme Tarihi:
Son günlerde Almanya tarihinde “Türklerin üzerinden siyaset yapma geleneğinin” belki de en çirkinini yaşıyoruz. Münih'te bir metro istasyonundaki iğrenç olayın ardından Türk gençleri hedef gösterildi. Hessen seçimlerinde koltuğunu kaybetme telaşına kapılan eyalet başbakanı Koch, “Türk gençleri saldırıyor, onları kovalım” diyerek aşırı sağ oyların peşine düştü. Kısmen etkili de oldu. Şu sıralarda Almanya'nın gündemi suçlu yabancı gençler ve onların kapatılacağı kamplar. -İlki bizim eyalette açılıyor.
DEMOKRATİK TEPKİ ŞART
Gelişmelerden Türk toplumu rahatsız. Köln'de kahvehaneleri bir dolaşın. Herkes Türk gençlerine yönelik bu acımasız linç kampanyasını konuşuyor. “Oy toplamak uğruna” bu çirkinliğe alet edilen gençler ise sessiz. Ama sessizliğin artık sonu gelmeli. Peki bu nasıl olacak? Nasıl susturulacak bu şom ağızlar? Elbette demokratik kaideler çerçevesinde. Demokratik haklar kullanılarak. Örneğin şu sıralarda LAGA'nın bir kampanyası devam ediyor. “Yaşadığım yerde seçmek istiyorum”. Göçmenlere yerel seçim hakkı verilmesi için bir kampanya bu. LAGA Başkanı Tayfun Keltek şu sıralarda bütün enerjisini bu kampanyaya adamış. Hedefi en az 100 bin imza. Keltek 100 bin imza toplar da birilerini harekete geçirirse artık bizler de seçebileceğiz. Ve bizim sırtımızdan kimsenin siyaset yapmasına izin vermeyeceğiz. Yapmaya yeltenenleri de sandıkta cezalandıracağız. Hadi o zaman, “Tüm bu suçlu Türkleri dışarı atalım” diye bas bas bağırsınlar.
GİZLİ KAHRAMANLAR
Kampanyada binlerce imza şimdiden toplandı. Her kentte hummalı bir çalışma var. Geçen gün Köln'de Göçmen Meclisi üyeleri sokaktaydı. Almanlardan imza topladılar. Kampanyanın her kentte sayısız kahramanları var. Her kentin göç ve uyum meclisi başkanı canla bayla çalışıyor. Örneğin Aachen'de Muhsin Ceylan, Bonn'da Antonio Morreale, Essen'de Muhammet Balaban, Hagen'de Mehmet Gür, Herne'de Muzaffer Oruç, Kamen'de Aziz Özkır, Bielefeld'de Kyriaki Argyriadou ve Ali Sağ, Duisburg'da Şevket Avcı, Gladbeck'de Mehmet Metin, Hattingen'de Ines Koglin, Herzogenrath'da Fehmi Tarası, Köln'de Tayfun Keltek (Aynı zamanda tüm eyalette tabi ki) Leverkusen'de Jannis Goudoulakis, Ratingen'de Ziya Kalın, Oberhausen'de Yusuf Giraz ve Solingen'de Pino Mamone kampanyanın gizli kahramanları.
GEÇMİŞ OLSUN SAYIN BAŞKONSOLOS
Köln'e atanan başkonsolos Kemal Demirciler buz gibi bir havada göreve başladı. Termometreler sıfırın altında olduğu sıralardı. Ama kendisi kışın en çetin geçtiği Rusya Federasyonu'na bağlı Tataristan Özerk Cumhuriyeti'nin başkenti Kazan'da görev yapmıştı ve bize de soğuğuyla ünlü bu kentten geliyordu. Dolayısıyla bizlerin de içi rahattı. Ama gelin görün ki, sayın başkonsolos eksi 20'lerden geldiği Köln'de gribe yakalandı. Kendisine geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
FIKRA PROFÖSÖRÜ CEVAT ÖZTÜRK
Duisburg'un renkli simalarından emekli öğretmen Cevat Öztürk Trabzonlu olmanın tüm avantajlarını kullananlardan. Trabzon'un geçmişi üzerine yaptığı araştırmalarından ileride söz edeceğiz. Bugün size onun diğer bir özelliğini anlatacağım. Cevat Öğretmen bir fıkra bilimci. “Hiç öyle bir bilim dalı olur mu?” demeyin, oluyormuş. Bakın kendi ağzından aktarıyorum: “Ben Karadeniz fıkralarını araştırıyorum. Tıpkı hadislerde olduğu gibi, uydurma fıkralar da var. Bunları ayıklayıp orijinal Laz fıkralarını derleyip toparlıyorum.” İki de örnek veriyor. Biri özgün Karadeniz fıkrası.
Bakın nasıl anlatıyor: “Karadenizli bir lokantaya girer ve garsondan hamsi tava ister. Hamsiler gelir ama bayattır. Karadenizli bozulur. Ve başlar içinden küfredip, söylenmeye. Garson durumu fark eder ve sorar. 'Anlamadım bir şey mi söyledin?' Karadenizli bozuntuya vermez. 'Yok' der 'sana söylemedim, balıklarla konuşuyorum'. Garson şaşırır, 'Ne diyorsun peki?' 'Üç ay önce denize pabucumu düşürmüştüm gördünüz mü?”. Peki hamsiler ne dedi: “Yok kardeş biz çıkalı altı ay oldu”.
Bir de “uydurma Karadeniz fıkrasına” örnek veriyor Cevat Öztürk:
“İki Karadenizli birer VW kaplumbağa araba alırlar. Bilindiği gibi bu arabaların motoru arkadadır. Ama bizimkiler bunu bilmezler. Birininki yolda giderken arızalanır. Açar kaputu bakar, motoru göremeyince arkadaşına sitem eder, “Uy benimkinin motoru düşmüş.” Diğeri yanıtlar: “Dert etme benimkinin arkasında bir yedek motor vardır” Öztürk'e göre bu fıkra Almanya'nın Karadenizlisi “Ostfriese”lerden adapte edilmiş.