Güncelleme Tarihi:
Almnya'nın Dortmund kentine 10 yıl önce üniversite eğitimi için gelen Malatyalı Muhammet Asım Karabulut (31), eşi Habibe ile çocukları Beria Nur (2,5) ve Muhammet Emin (1) hakkında verilen sınır dışı kararına tepki göstererek, "Bu kararın tamamen siyasi olduğuna inanıyorum. Çünkü benim durumum Almanya’da benim gibi olanlara emsal temsil edecek. Üniversite öğrencisi iken işçi oturum hakkı almam emsal taşıyacaktır. Bu durumda bana hukuki kapı aralanması istenmemektedir" dedi. 28 Kasım 2011 günü Almanya’yı terk etmeleri istenen 4 kişilik Karabulut Ailesi, sınır dışı kararını durdurmak için sonuna kadar mücadele edeceklerini söylediler.
Öğrenci olarak geldi
2001 yılında öğrenci olarak Almanya'ya gelen Muhammet Asım Karabulut, sınır dışı sürecini şöyle anlattı: "Dortmund Üniversitesi’nde Almanca ve İngilizce bölümünde okurken 10. sömestrde, ileride üniversiteye devam etmek için ara verdim. 2006 yılında eşimle tanışıp İstanbul’da evlendik. Eşimi Essen Üniversitesi’ne öğrenci olarak kayıt ettirip Almanya’ya getirdim. 2008 yılında Türkiye ile Almanya arasında 1980 yılında imzalanan Ankara Anlaşması gereğince oturum başvurusu yaptım. Ancak başvurum ret edildi. Bu arada yaptığımız hukuki yazışmalar sonunda işçi oturumu almaya hak kazandım. 2008 yılının sonlarına doğru çıkan ekonomik kriz sonunda işten çıkışım verildi. Bundan sonra ben de 2009 yılından itibaren oturum alamadım. Türkiye ile Almanya arasındaki imzalanan anlaşmanın ikinci maddesine; 'işçi kendi çıkışını vermediği sürece geçirdiği irade dışı bir sebeple maruz kaldığı işsizlik süresi, kazanılan hakların kaybedilmesine yol açmayacağı gibi aksine hakların devam etmesi' diye yazıyor. Bu işten çıktıktan sonra da hemen başka bir iş bulmama ve iş sözleşmesi yapmama rağmen oturum sorunum hep sürüncemede bırakıldı ve bize sonunda sınır dışı kararı iletildi."
Firma kursaydık ne olacaktı?
Bu süre içinde bir çok hukuki yollara başvurduklarını ifade eden Karabulut, "2009 yılında Gelsenkirchen İdare Mahkemesi’ne yaptığımız başvuru 2010 yılında ret edildi. İtiraz edip olayı bir üst mahkemeye taşıdık. Kuzey Ren Vestfalya (NRW) Eyaleti dışındaki eyaletlerde benim durumuma benzer olaylar var. Münster Yüksek İdare Mahkemesi dosyamızı inceledi. Herhangi bir olumsuzluk olmadığı görüşünü verdi. Bu süreçte eşim ile savunmamız da şu şekilde gelişti. Eşim Essen Üniversitesi’nde öğrenci iken öğrenci iş izni alıyordu. Her üç ayda bir yabancılar dairesine gittiğimizde hem iş kurma hem de oturum izni uzatıldı. Bu durum iki yıl boyunca böyle devam etti. Mahkemede bu durumu söylediğimizde bize iki yıl boyunca bunun yanlışlıkla verildiği savunuldu. Yabancılar Dairesi nasıl olur da iki yıl boyunca eşimin iş kurma iznini verdikten sonra bunu iptal eder. Ya bu arada eşim bir firma kurmuş olsaydı ne olacaktı?" diye tepkisini dile getirdi.
Devlet yardımı almadan geçimimizi sağlıyoruz
Eşinin 2010 yılında bir eğitim merkezinde yarım gün çalışırken elinden çalışma izninin alındığını söyleyen Karabulut, kendisinin de bir firmada büro sorumlusu olarak çalıştığını ve herhangi bir devlet yardımı almadan ailelerinin geçimini sağladıklarını vurguladı. Bu arada eğitimlerine de devam ettiklerini belirten Karabulut, "2010 yılında Münster Üst Mahkemesi olumsuz sonuçlanınca bizim artık Almanya’da kalamayacağımız ve Türkiye’ye dönmemiz gerektiği söylendi. Bu arada bize avukatımız Mağduriyet Durumu Komisyonu’nu (Haertefallkommission) tek alternatif olarak gösterdi. Mahkemeye yaptığımız başvuruları geri çekmek şartı ile İç İşleri Bakanlığı’na bağlı bu komisyona başvuruda bulunduk. Bu süreç yaklaşık 5 ay sürdü. Bunca çabaya rağmen 28 Kasım tarihinde Almanya’yı terk etmemiz gereken kararı bildiren yazı geldi. Bu kararın tamamen siyasi olarak alındığına inanıyorum. Çünkü benim durumum Almanya’da benim gibi olanlara emsal temsil edecek. Üniversite öğrencisi iken işçi oturum hakkı almam emsal taşıyacaktır. Bu durumda bana hukuki kapı aralanması istenmemektedir. Bizim durumumuz konusunda yetkililerden gerekli hukuk birimlerinin dosyamı inceleyip gereğini yapmalarını talep ediyorum" dedi.