Ahmet KÜLAHÇI / Fotoğraf: Arşiv
Oluşturulma Tarihi: Kasım 20, 2019 10:12
Bochum Ruhr Üniversitesi’nde Komünikasyon Bilimleri, Politik Bilimler ve Genel Dil Bilimleri bölümlerini 1980 yılı haziran ayında bitirdikten sonra, Avrupa merkezleri Frankfurt’ta olan Hürriyet ve Tercüman gazetelerine özgeçmişimi gönderip, yazılı olarak başvuruda bulundum. Yanıt beklemeden yaz tatilimi geçirmek için Türkiye’nin yolunu tuttum.
KONYA’nın o zamanlar kasaba olan Derebucak ilçesinde yaşayan ailemin yanında tatilimi geçirirken 12 Eylül darbesi oldu.
Birkaç gün sonra yaz tatili için Stuttgart’tan gelen bir tanıdığın otomobiline atlayıp Almanya’nın yolunu tuttuk.
Bochum’daki öğrenci yurduna geri döndüğümde Hürriyet’ten gönderilen mektubu açarken heyecan doluydum.
“İstediğin zaman gel, görüşelim” yazılıydı.
Birkaç gün sonra otomobile atlayıp Hürriyet’in Avrupa merkezinin bulunduğu Frankfurt yakınlarındaki Zeppelinheim beldesinin yolunu tuttum.
Hürriyet Avrupa’nın Genel Müdürü Garbis Keşişoğlu ve Yazı İşleri Müdürü
Kemal Şener ile görüştüm.
“Gel yarın işe başla” dediler.
Tabii hemen değil ama ekim ayı başında Hürriyet Frankfurt’ta muhabir olarak iş başı yaptım.
*
O zamanlar Hürriyet Berlin Büro Şefi
Kamil Yaman’dı.
Her gün olmasa da haftada birkaç kez telefonlaşırdık.
Almanya’ya gelmezden önce Türkiye’de Hürriyet de dahil bazı gazetelerde çalışan Kamil Yaman, 1973 yılında Hürriyet’in Berlin bürosunun kurucusuydu.
Bölgesel haberler gazeteye onun beklentisi doğrultusunda girmediğinde, telefona sarılıp sitem ederdi.
Hep kendi bildiği doğruları vardı.
Özellikle Berlin ilavesinin her yönüyle dopdolu olmasına özen gösterirdi.
Kamil Yaman, 1983 yılında Viyana’ya tayin edildi.
Ben de aynı yıl ağustos ayında Kamil Yaman’ın yerine Berlin Büro Şefi olarak göreve başladım.
Hürriyet’in bürosu o zamanlar Batı Berlin’in ünlü Ku’Damm Caddesi üzerindeki ‘Yıkık Kilise’ olarak bilinen ‘Gedaechtniskirche’nin bitişiğindeydi.
Tek odalı, iki masalı bir büroydu.
Ama oturmuş bir sistem vardı.
Kadrolu iki, serbest çalışan üç muhabir vardı.
Genelde dernek ve cemiyetlerin etkinliklerini, başta futbol olmak üzere güreş, boks karşılaşmalarını içeren haberler yapıyorduk.
Tabii Berlin politikasına dönük haberler de.
‘Berlin Duvarı’ beni rahatsız ettiği için 22 ay sonra Frankfurt’a geri döndüm.
Kamil Yaman da o dönemde Viyana’dan Frankfurt’a geldi.
Haber merkezinde beraber çalışırdık.
Genelde kimseyle içli dışlı olmaz, mesafeli davranırdı.
Ama ikimiz iyi anlaşırdık.
Sık sık Berlin dönemini konuşur, anılarımızı paylaşırdık.
Türkiyemspor’un kuruluşunda etkin rol oynamıştı.
Berlin Wansee, Hertha Berlin, VfB Stuttgart, Schalke 04,
Fenerbahçe,
Galatasaray ve Türk Milli Takımı’nda yıllarca top koşturan İlyas Tüfekçi’nin yolunu çizmesinde de.
Almanya’daki ünlü ‘Aldi’ marketlerinden esinlenerek Berlin’de ‘Verdi’ marketleri açmış, ama başarılı olamamıştı.
*
Bonn’da ve daha sonra Berlin’de görev yaptığım yıllarda da 1999 yılı sonunda emekli olan Kamil Yaman’la diyaloğu hep sürdürdüm.
Sık sık telefonla arar hal hatır sorardım.
Genelde telefona Berlin döneminden tanıdığım eşi Yıldız çıkar ve biraz ‘dedikodu’ ettikten sonra Kamil Abi’yi verirdi.
Hiç yakınmaz ve her zaman “İyiyim” derdi.
Genelde her yıl yaz tatilini Bodrum’da geçirdikleri halde, son birkaç yıldır sağlık sorunu nedeniyle gidemiyorlardı.
Son dönemlerde demans hastalığına yakalanmıştı.
En son konuştuğumuzda sesimi tanımış, ancak konuşma yetisini de kaybetmeye başladığı için kendisini ifade edememişti.
Birkaç hafta önce telefonla aradığımda eşi Yıldız, “Hastanedeyiz. Durumu çok kötü” demişti.
Pazar akşamı Yıldız Hanım telefon etti ve “Kamil’i kaybettik” diyerek kara haberi verdi.
*
Evet...
Yıldız Hanım ‘Kamil’ini’, kızı Esra ‘Kamil babasını’, torunu Devin ‘Kamil dedesini’ kaybetti.
Bizler de ‘Kamil Abimizi’ kaybettik.
Kamil Abi, dün, yıllardır yaşadığı Frankfurt yakınlarındaki Offenbach’ta Müslüman Mezarlığı’nda toprağa verildi.
Mekânı cennet olsun.
Nur içinde yatsın.