Güncelleme Tarihi:
ADI Petra. 26 yaşında. Üniversite öğrencisi. Annesi Polonyalı. Babası Çek Cumhuriyeti vatandaşı. O ise Avusturya vatandaşı. Viyana’da doğup büyümüş. Nerelisin sorusunun onun için bir anlamı yok. Çünkü kendisini bir yere ait hissetmiyor. “Nerede yaşıyorsam ben oralıyım” diyor. Petra tam bir türkü ve deyiş tutkunu. Aşık Veysel’den Orhan Gencebay’a, Aşık Mahsuni’den Aynur Doğan’a kadar neredeyse tüm ozanları ve türkücülerin eserlerini çalıp söylüyor. En çok da Aynur Doğan ve Erdal Erzincan hayranı. Ona göre Aynur Doğan’dan daha iyi bağlama çalan kadın sanatçı yok.
SAZININ ADI GENCEBAY’DAN
Berlin’in doğu kesiminde kalan Friedrichshain’de iki Polonyalı öğrenci arkadaşıyla birlikte bir evi paylaşıyor. Evinde üç sazı, bir de davulu var. Saz ve saz çalanları takip edip dil ve türküleri öğreniyor. Bu nedenle İstanbul’a gidip kaçak çalışmayı bile göze almış, sırf bağlama ve Türkçe kursları ücretini ödeyebilmek için. Nereden çıktı saz, nasıl oluştu bu tutku diye sorunca başını sallayarak önce ‘bilmiyorum’ diyor, bir süre düşündükten sonra bu kez kalbini gösterip “Doğru cevap burada” diye cevap veriyor. Orhan Gencebay’ın adını verdiği sazını eline alıp başlıyor önce Aşık Veysel’den ‘Uzun ince bir yoldayım’ çalıp söylemeye. Ardından ‘en çok sevdiğim türkü’ deyip bu kez ‘Turnalar’ çalıyor ve yanık sesiyle de seslendiriyor.
VİYANA SOKAKLARINDA
Avusturya doğumlu Petra, Viyana sokaklarında Türklerin camları açık arabalarından yükselen müzikle ilk kez türkülerle tanıştığını anlatıyor: “İlk kez türkülerle çocukluğumda Viyana’da Türklerin arabalarından gelen müzikle tanıştım. Londra’da üniversitede okuduğum sırada Türk öğrencilerinin düzenlediği ‘Türkiye gecelerine’ katıldım ve Viyana sokaklarında duyduğum müziği daha yakından tanıdım. Türküleri çok sevdim. Berlin’e geldiğimde ise artık karar vermiştim. Opera sevdasından vazgeçip saz eğitimi almaya başladım. Cemevinde kursa başladım. Deyişler ve türküleri öğrendim” dedi. Şimdi ise üç arkadaşıyla “Sazın Yolu” adlı bir belgesel için yollara düşmeye hazırlanıyor.