Kalbi Türk ruhu Alman

Güncelleme Tarihi:

Kalbi Türk ruhu Alman
Oluşturulma Tarihi: Aralık 10, 2012 12:13

Türkiye’de doğmuş, Almanya’da büyümüş, evlenmiş,baba olmuş bir sanatçı Su Turhan. Hem yönetmen,hem yazar. Kendini Türk-Alman olarak tanımlıyor.Diğer Türk-Almanları anlatıyor, anlatmak istiyor.Filmleri ödül topluyor, ilk kitabı ise Ocak’ta çıkıyor.

Haberin Devamı

SİNEMASEVERLER bilir, 2009 yılında bir film esti Almanya’dan, Ayla: Tek Beden İki Hayat. Almanya’ya göçmüş bir Türk ailesinin kızıydı Ayla.

Türk köklerinden gelen değerlerin korunması ve batılı değerlerin özgürlüğü arasında kendisi için geçiş yolları arayan genç bir kadının hayat hikayesini anlatıyordu film.

Su Turhan çekmiş olduğu ilk uzun metrajlı filmiyle büyük ilgi gördü. Almanya’daki birçok gencin sesi oldu. Eleştirmenlerden tam not aldı. Su Turhan şimdi de yazdığı kitabıyla ses getirmeye hazırlanıyor.

SICACIK BİR İNSAN
Kendisiyle röportaj için gazetede buluştuk. Daha ilk gördüğünüzde içiniz alır ya birini işte öyle sıcak, doğal bir adam.

Türkçesi çok iyi değil ama anlatım çabası harika. Almanya’ya işçi olarak çalışmaya gelen ailesiyle beraber 2 yaşında gelmiş. Almanya’da büyümüş. Hatta Ludwig Maximilian Üniversitesi’nde Alman Dil ve Edebiyatı okumuş. Burada aşık olmuş, Alman bir kadınla evlenmiş. İki tane dünyalar tatlısı çocuğu var. Kendini Türk-Alman olarak tanımlıyor ve diğer Türk-Almanları, yarattığı karakterlerle anlatmak istiyor.

HÜRRİYET OKUYORUZ
Yönetmenlik yaparken kitap yazmak nereden esti?
Zaten senaryo yazıyorum. Ama roman yazmak aklımda yoktu. Yayınevi bana teklif getirdi. Bir polisiye hikaye istiyoruz, baş karakter hem Alman hem Türk olsun dediler. Ben de bir deneyeyim dedim. Baktım gayet rahatım. Kendimle baş başayım. Derken 7 ayda bitirdim kitabı. Hatta ikincisi de bitmek üzere.

Kitabın ismi Komiser Paşa, komiserin asıl ismi Zeki Demirbilek. Kim bu karakter, ne kadarı siz?
Babamın adı Zeki, annemin kızlık soyadı Demirbilek. İkisinin birleşimi karakterimin adını ve soyadını oluşturuyor. Benim gibi Komiser Zeki de çok çay içiyor, tavla oynuyor. Sigarayı yeni bıraktı ama ben daha bırakamadım. (Gülüyor). O da İstanbul’da doğmuş ama Almanya’da büyümüş, burada okumuş. Kalbinde Türk ama bir o kadar da Alman bir adam, tıpkı benim gibi. Ben de, o da koyu Fenerbahçeli ve Bayern Münihliyiz. Ayrıca Sezen Aksu dinlemeyi çok seviyoruz. İkimizde Hürriyet ve Süddeutschen Zeitung’un spor sayfalarını okuyoruz.

Neden kitabın ismi Komiser Paşa?
Komiser Zeki’nin üç tane çalışanı var. Kendi çalışmak istemiyor. Sadece kafada cinayetleri çözmek istiyor ve her şeyi çalışanlarına yaptırıyor. Türkiye’de anneler oğullarına aman paşam diye hizmet ederler ya öyle işte. Onun için Komiser Paşa.

Kitabın konusu nedir?
Münih’te yabancı kökenliler için bir suçlu ofisi kuruluyor ve başına Komiser Zeki Demirbilek getiriliyor. Kendi de yabancı kökenli zaten. Cinayet masasında komiser olarak çalışıyor. İlk incelediği cinayetin suçluları İstanbul’a kaçıyor, bizim komiser de peşlerinden İstanbul’a gidiyor ve hikaye başlıyor.

Kitabın hikayesi Münih İstanbul arasında geçiyor. Neden bu iki şehir?
Ben Münih’te yaşıyorum ve İstanbul’u da çok seviyorum. Bu iki şehri de yaşıyorum, onun için de buraları anlatmak istedim.

Kitap Türkiye’de satışa çıkacak mı?
Yayınevi bulabilirsek evet (Gülüyor.) Kitabı Almanca yazdım. Önce Türkçe’ye çevrilmesi gerek. Yayınevi arayışına başladık. Tabi ki Türkiye’de satışa çıksın, okurlarla buluşsun istiyorum. Hatta daha sonra başka ülkelere de ulaşabildiği kadar ulaşsın.

Komiser Paşa’nın devamları gelecek mi?
Tabi ki. Kitap yazmayı sevdim ben. Şu an kafamda Komiser Paşa’yı 4 kitaplık seri haline getirmek var. İkincisi bitmek üzere. Üçüncüsünün hikayesi kafamda. Zaten eskiden de yazardım. Babam ben 12 yaşımdayken daktilo hediye etmişti. O zamandan beri yazıyorum. Hatta 18 yaşımda Alman bir arkadaşımla ilk romanımı yazmıştım ama amatörceydi tabi ki.

Şu ara filmlerinize ara verdiniz yani?
Evet ama kısa bir ara. Film çekmeyi de çok seviyorum. Fakat şu ara kitap yazmak bütün zamanımı alıyor. Komiser Paşa’nın filmini çekmek istiyorum mesela. Önce bir kitap çıksın. Ondan sonra bir şeyler düşünüyorum.

Kitabın da klibi var
Kitabınızın tanıtım klibi var internette. Oldukça ilginç nereden aklınıza geldi kitaba klip çekmek?
İlkleri seviyorum diyelim. Kendi kendime dedim ki ben bir kitap yazdım ama yönetmenimde. Neden kitabı tanıtmaya yönelik bir video çekmiyorum? Bir arkadaşım müziklerini, ben de görüntüleri hazırladım. Ortaya keyifli bir video çıktı. Siz beğendiniz mi?

Bira da içiyor rakı da
Bir şey dikkatimi çekti, klibin başında arka fonda ezan okunuyor neden? Dindar mısınız?
(Gülümsüyor.) Bizim komiser hem Türk, hem Alman. Türk gibi rakısını da içiyor, Alman gibi birasını da. Çalışma arkadaşları kiliseye giderken o da cumaları namaza gidiyor. Klibin başındaki ezan o yüzden. Zaten alttaki fon müzikte Bayerisch. İkisini harmanladık. Sonuçta bizim karakterimizde bir harman.

Almanlar farkı farketsinler
Bu harmanlama Alman okurlara itici gelebilir mi?
Olur mu! Hayır... Klip için çok olumlu geri dönüşler alıyorum. Zaten kitap çıksın, Almanlar okusun ve bizdeki farklılığı fark etsinler istiyorum. Buradaki yeni kuşak, ilk gelen kuşaktan daha farklı. Onlar sadece Türk’tü ve sıkışıp kaldılar ama biz buralıyız da. Burada büyüdük, burada okuduk, burada çalışıyoruz. Özümüzle de barışığız, yaşamımızla da. Kitabımdaki komiserle de bunu anlatmak istedim zaten.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!