Kadın kotasına Türkiye örnek

Güncelleme Tarihi:

Kadın kotasına Türkiye örnek
Oluşturulma Tarihi: Şubat 05, 2011 00:00

Bu haftaki siyasi ve ekonomik alanda sürdürülen tartışmalar bir sorudan ibaretti. Yönetim ve denetim kurumlarında daha fazla kadınlara ihtiyacımız var mı? Bu esasda yasal bi kotaya ihtiyacımız var mı? Bu soru hakkında federal hükümette olan kadınların tartışmalarını izledik. Çalışma Bakanımız böyle bir kota isterken, Kadın ve Adalet Bakanlarımız buna karşı çıktılar. Başbakanımız da şu an böyle bir yasal kotanın karşıtı olduğunu itiraf etti.

Bakan olarak çoğu kez uyum karşıtı olanların tartışmalarını dinledim. Bunların çoğu kadın haklarından bahsedip, Müslüman devletlerde kadınların çok daha az hakları olduğunu ortaya atmışlardı.

Bu tartışmalarda her zaman izah etmiştim: Almanya'nın bu konuda kültürel anlamda kendini örnek olarak görmesine hiç bir neden yok. Türkiye'de 1993 senesinde Tansu Çiller ilk kadın Başbakan seçilmişti. Almanya'da böyle bir olay ancak 2005 yılında gerçekleşebildi. Basın o zamanlar Çiller'i Sultan Süleyman'a değinerek "Muhteşem Çiller" olarak tayin etmişti. Çiller o zamanlarda modern bir Türkiye'nin sembolüydü ve bir çok fundamentalistin ağzını açık bırakmıştı.

Ve bugün? Türkiye'deki şirketlerin yönetim kurumlarında ne kadar kadın var? İş alanlarının sadece yüzde 14'ü kadın olmasına rağmen, yönetimlerde kadınlar yüzde 23 oranında yer alıyor. Böylece kadın oranı Avrupa Birliği'nin ve Almanya'nın ortalama oranından daha yüksek. Türkiye'de yönetim kurumlarının yüzde 14'ü kadın, tüm AB'de bu oran yüzde 3, Almanya'da ise sıfır.

Bazı tartışmalarda, kadınların krizde daha iyi bir rehber olduklarını öne atanlar var. Bence bu fazla ileri gidiyor. Kesin olan: Kadın ve erkeklere eşit söz ve karar verme hakkı veren şirketler, gerçekleri daha net görebiliyor. Çokluk şirketlere zarar yerine yarar sağlıyor.

Öyle görünüyor ki, biz Müslüman ülkelerine "siz kadınlarınıza daha az hak tanıyorsunuz" diye sitem etmeyi prensip edinmişiz. Tabii ki bazı Müslüman ülkelerinde kadın hakkları vicdansızca bir şekilde eziliyor. Ama Türkiye bu konuda tam karşı kanıt: Kendine öz güveni olan genç ve eğitimli kadınlar modern Türkiye'yi canlandırıyorlar. Bu bizim için bir örnek olabilir.



ALMANCASI


Woche der Frauen


Haberin Devamı

Die Diskussionen in Politik und Wirtschaft kreisten in dieser Woche um die Frage: Brauchen wir mehr Frauen in Vorständen und Aufsichtsräten? Brauchen wir gar eine gesetzliche Quote? Über diese Frage stritten Frauen in der Bundesregierung: Die Arbeitsministerin war für die Quote, die Frauenministerin und die Justizministerin dagegen und auch die Bundeskanzlerin lehnt vorerst die gesetzliche Quotenregelung ab.


Als Minister habe ich oft Diskussionen erlebt, in denen Integrationskritiker über die Rechte der Frauen sprachen und unterstellten, dass in muslimischen Ländern Frauen prinzipiell weniger Rechte hätten.


Ich habe immer darauf hingewiesen, dass Deutschland hier keinen Grund zu kultureller Arroganz hat. In der Türkei stieg bereits 1993 Tansu Ciller zur ersten Regierungschefin auf. Deutschland brauchte bis zum Jahre 2005. Die Medien nannten sie damals „Ciller, die Prächtige“ in Erinnerung an Sultan Süleyman. Die damals als Symbolfigur einer modernen Türkei gefeierte Ministerpräsidentin verschlug vielen Fundamentalisten die Sprache.

Haberin Devamı

Und wie sieht es heute aus in Vorständen von Unternehmen in der Türkei? Zwar sind nur 14 % aller Mitarbeiter weiblich, doch in den Führungspositionen sind Frauen zu 23 % vertreten. Damit ist der Frauenanteil höher als im Schnitt der gesamten Europäischen Union und deutlich höher als in Deutschland. 14 % der Vorstandsvorsitzenden in der Türkei sind Frauen, in der gesamten EU liegt der Anteil bei 3 %, in Deutschland bei null.


Manche behaupten, Frauen hätten Unternehmen besser durch die Krise geführt. Das halte ich für gewagt. Eines ist aber sicher: Unternehmen, in den Männer c0 und Frauen Führungsentscheidungen treffen, haben einen besseren Blick auf die Wirklichkeit und auch auf Kundinnen und Kunden. Vielfalt nutzt Unternehmen.


Und: Wir sollten endlich davon Abstand nehmen, muslimischen Ländern prinzipiell zu unterstellen, Frauen hätten geringere Chancen. Natürlich gibt es islamische Länder in denen die Rechte von Frauen brutal missachtet werden. Aber die Türkei ist das Gegenbeispiel: Selbstbewusste junge Frauen mit guten Bildungsabschlüssen machen die moderne Türkei dynamisch. Das könnte auch ein Vorbild für uns sein.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!