Murat TOSUN / BERLİN
Oluşturulma Tarihi: Ocak 21, 2011 14:07
Göçün 50. yılı dolayısıyla Konrad Adanauer Vakfı tarafından kadınların gözüyle göç tarihinin ele alındığı panel düzenlendi. Panele katılan konuşmacılar göçe dair yaşadıkları tecrübeleri aktardılar.
ALMANYA'da Türk işçi göçünün 50. yılı nedeniyle Konrad Adanauer Vakfı tarafından düzenlenen panelde, 'göç tarihi' panele katılan farklı nesillerden göçmen Türk kadınlarının gözüyle değerlendirildi.
Panele, CDU Berlin Eyalet Meclisi Milletvekili Emine Demirbüken-Wegner, Deukisch Nesli Başkanı Aylin Selçuk, sosyal menajer Necla Kaba-Ratzlaf, sosyal yardım derneği proje sorumlulularından Meltem Başkaya ve 1. nesli temsilen Nimet Erişen katıldı. Kreuzberg Müzesi'nde yapılan paneli, Türk ve Alman göçmen kadınların portrelerinin yer aldığı "Yeni memleketten anılar" adlı serginin kuratörü Sarina Strumpen yaptı. Panelde katılan göç kökenli kadınlar, tecrübelerini aktardı.
İKİNCİ NESİL UNUTULDU
CDU'lu politikacı Emine Demirbüken-Wegner, göç tartışmaları kapsamında ikinci neslin unutulduğunu belirterek, "İkinci nesil tamamen yalnızdı ve kendi sorunlarıyla kendileri başa çıkmak zorunda kaldı. Eğer bu nesil bugün bu dilemmadan sağ salim çıktı ve başarılı olduysa bu tamamen tesadüftür. Dünyanın her yerinde göçmenler üzerindeki başarı baskısı çok büyüktür. Çünkü, toplumda kabullenilmek için dili çok daha iyi konuşmak, çok daha iyi eğitime sahip olmak zorundasın. Belli bir süre sonra Alman'dan daha fazla Alman da olabiliyorsun" şeklinde konuştu.
BASKI DAHA BÜYÜDÜ
Deukisch Nesli Başkanı Aylin Selçuk ise, bugünkü yeni nesil üzerinde baskının daha büyük olduğunu belirtti. Aylin Selçuk, 3. ve 4. neslin, gelişen teknoloji, telekomünikasyon ve globalleşmeyle birlikte 30-40 yıl öncesinde olmayan müthiş bir rekabetle karşı karşıya bulunduklarını kaydetti. Selçuk, "Politik bir tartışma platformunda ben Müslüman genç kadın olarak tanıtıldım. Eskiden misafir işçi, sonra yabancı, sonra göçmen, sonra Türk-Alman ve şimdi de Müslüman olarak tanımlanıyoruz. Kimse bu ülkede Hıristiyan veya Yahudi diye tanıtılmıyor" dedi.
İKİ VATANIM VAR
Uzun yıllar Berlin'de açılan Türk Bakım Evi'nde yönetici olarak çalışan ve daha sonra sosyal menajerliğe başlayan Necla Kaba Ratzlaf ise Sarrazin tartışmalarında asıl tehlikenin orta tabakanın ona destek vermesi olduğunu belirterek, "Beni kızdıran ve ürküten gelişme bu" değerlendirmesinde bulundu. Birinci nesil temsilcisi Nimer Erişen ise, 1960'lı ve 70'li yıllarda yaşadıkları zorlukları anlattı. Bu neslin çalışabilmek adına çocuklarından ayrı kaldıklarını ve istedikleri gibi eğitemediklerini belirten Nimet Erişen, bugün ise iki ülke arasında gidip geldiğini belirtti. Nimet Erişen, "Aslında ben hep şunu söylüyorum. Benim iki vatanım var. Ama zaman zaman iki vatanım olmasına rağmen kendimi vatansız hissediyorum" dedi.