Güncelleme Tarihi:
Müslümanlar, 31 Temmuz Pazar günü ilk teravih namazımı kılarak 11 ayın sultanı Ramazan’a ’hoşgeldin’ diyecek. 1 Ağustos Pazartesi günü sahura kalkılacak ve yaklaşık 16 saat süreyle oruçlu kalınacak.
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Sert, Ramazan’da ilk 3 günde sağlıklı her bünyenin açlığa ve susuzluğa alışabileceğini ancak, diyabet, tansiyon ve kalp gibi kronik rahatsızlığı olanlar ile yaşlıların alışmasının mümkün olmadığını, bu durumdaki kişilerin oruç tutmak yerine diyetini ödemelerini önerdiklerini bildirdi.
YEMEDEN 3 HAFTA, SU İÇMEDEN 3 GÜN!
Sert, bir insanın hiç yemeden 3 hafta yaşayabilirken, susuzluğa ancak 3 gün dayanabileceğini belirterek, "Sağlıklı insanlar belirli sürelerde sınırlı kalmak koşuluyla açlığa ve susuzluğa direnebilir. Sağlıklı kişilerde bile halsizlik ve zihinsel faaliyetlerde yavaşlama olabilir. Ancak, aşırı sıcak önünde çalışan işçiler ve fırın işçileri gibi meslekleri icra edenlerin özellikle susuzluğa alışması elbette mümkün değil" dedi.
Vücudun tüketilen besinleri depolayabileceğini ancak, vücuda fazla miktarda alınan sıvının 15 dakika içinde geri atıldığına dikkati çeken Sert, "Bu nedenle gece bol bol su içip ertesi gün susuzluktan kurtulmak mümkün değil. Vücut aşırı derecede su kaybettiğinde başta böbrek ve karaciğer fonksiyonlarında azalma olmak üzere birçok rahatsızlık oluşabilir. Bu nedenle su kaybına yol açacak çalışmalarda dikkatli olunmalı" diye konuştu.
Adana Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Sinan Kırım ise ağustosta oruç tutanların açlıktan değil susuzluk nedeniyle sıkıntı yaşayabileceğini anlattı. Kırım, susuz kalmamak için mutlaka sahura kalkılması, tuzlu ve yağlı gıdalardan uzak durulması gerektiğini vurguladı.
Sahur yaptıktan sonra da hemen yatılmaması gerektiğine de dikkat çeken Sinan Kırım, "Sahurdan sonra hemen yattığımızda yemekler hazmedilmeden kalıyor. Kişi uyandığında bulantı ya da hazımsızlık gibi şikayetlerle karşı karşıya kalabiliyor" dedi.
SAĞLIKLI İNSANIN FİDYESİ CAİZ Mİ?
Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Nasi Aslan ise Ramazan’ın 33 yılda bir Ağustos ayına denk geldiğini bu nedenle zahmetli olacağını belirterek, "Ramazanda günde 16 saat oruçlu kalınacak. Ancak, yapılan ibadet ne kadar meşakkatli ise sevabı da o kadar fazladır" dedi.
Aslan, "sağlıklı insanların, günler uzun ve sıcak diye tutmadığı orucun fidyesini vermesinin de caiz olmadığını" belirterek, şunları kaydetti:
"Hastalığından dolayı orucunu tutamayanlar fidye verilir. Sahabe efendilerimiz çöl sıcaklarında bile oruç ibadetinden taviz vermedi. İbadette açlık ve susuzluk birer imtihandır. Niyet dediğimiz olay da bu zaten. Oruca kalben niyet etmek çok önemli. Oruca kalben niyet eden günün ona göre programlar ve açlık susuzluk gibi dürtülere direnç gösterir."
Ramazan ayında işverenlerin oruç tutan çalışanlarına kolaylık tanıması gerektiğini de vurgulayan Aslan, özellikle tarım arazilerinde güneşin altında çalışanlara yönelik düzenlemeler yapılmasını önerdi.
KİŞİSEL EĞİTİM UZMANI BAKIŞIYLA ORUÇ
"Kur’an’ın Gözyaşları" adlı kitabın yazarı kişisel gelişim uzmanı Ömer Çam ise, orucun sadece aç kalarak tutulmadığını belirterek, "Oruç, bu yüzden ruhen, zihnen ve bedenen kişinin tüm organlarıyla yaptığı bir ibadettir. Bu farkındalığı yakalayamayan bir kişi oruç tutmuş olamaz" dedi.
Ömer Çam, oruç tutabilmek için bedenen, ruhen ve zihnen sağlıklı olmak gerektiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Bunlardan birinde problemi olan bir insanın aç kalması bedenen, ruhen ve zihinsel durumunu kötü hale getirecektir. Kişi oruç tutarken, ’oruçluyum, sinirliyim’ diyerek, gerginliğine kalkan arayamaz. İbadet edeceğim diye kişinin kendine zarar vermesi de söz konusu olamaz. Bu yüzden, kendini oruca her yönüyle hazır hissedenler oruç tutmalı. Bir taraftan oruç tutarken, diğer taraftan dinimizin yasakladığı eylemler içinde olmak da yanlış. Bu yüzden oruç sadece aç kalarak tutulmaz"