Güncelleme Tarihi:
Babacan, Fortune dergisine verdiği deme?te, Türkiye'nin son dönemdeki dış politikası ve dış politikadaki gelişmeler hakkındaki soruları yanıtladı. ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney'nin, "bölgesel yönetimin başkanı Mesud Barzani'nin Irak ile ABD arasında yeni bir stratejik ilişki kurulmasına yardım edeceğine güvendikleri" yolundaki bir a?ıklamasını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, Cheney'nin 2008 yılı i?inde yapmaları gereken işlerden bahsettiğini kaydeden Babacan şunları söyledi:
"Mesela Amerikalıların şu anda Iraklılarla üzerinde ?alıştığı federalizm yasası var. Yetkiler merkezin ne kadar dışına ?ıkacak, yetki dağılımı paylaşımı ne olacak, şu anda yoğun tartışılan konular. Hidrokarbon yasası var mesela. Irak petrol gelirlerinin ne kadarı merkezi hükümette ne kadarı merkezi hükümet dışındaki unsurlarda olacak, petrol hangi bölgeden ?ıkarsa gelir dağılımı nasıl yapılacak, halen görüşülüyor."
ABD Dışişleri Bakanı Condolezza Rice'ın kendisine, "haziran ayına kadar bu işi bitirebileceklerini ümit ettiklerini söylediğine" işaret eden Babacan, Cheney'nin kuzeyi ziyaretinin sebebiyle ilgili olarak, "Kuzeyin de işin i?inde olması gerekiyor" dedi.
Babacan, Irak'ta beşli bir konsey olduğunu, konseyde Irak Devlet Başkanı Celal Talabani ve iki yardımcısıyla birlikte Başbakan Nuri El Maliki ve Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin başkanı Mesud Barzani'nin bulunduğunu söyledi. Babacan, "Beş kişinin bir arada tutulabilmesi, Amerikalıların ?ok önemli gördüğü bir konu. Anlaşmalar olacaksa, yasalar ?ıkacaksa bu konseyle ?ıkacak. Bunun i?in kuzey yönetiminin de işin i?inde olması gerekli" ifadesini kullandı.
"IRAK'LA İLGİLİ GİZLİ G?NDEMİMİZ YOK"
Dışişleri Bakanı Babacan, "ABD bir şekilde Barzani yönetimini tanıyor, destekliyor. Türkiye'nin ise resmi olarak tanımasa bile belli kanallardan iletişiminin mevcut olduğunu ifade ettiniz. Bu kanallar resmi boyuta ge?ebilir mi ya da hangi şartlar altında ge?ebilir" şeklinde bir soruya da "Bu durum tamamen kendi tutumlarına bağlı" yanıtını verdi ve şunları kaydetti:
"Bizim son 4-5 yıldır gördüğümüz, izlediğimiz, a?ıklamalarla -son dönemi ayrı tutmak lazım- sürekli olarak terör örgütüne zımni destek, bir sempati ya da terör örgütü diyememe gibi durumlarla karşı karşıyaydık. 'Türkiye'nin amacı terörle mücadele değil, tam tersine kuzey Irak'la ilgili niyetleri var; aslında Türkiye buraları işgal etmek istiyor' şeklinde bir algılama oldu. Ya bu ger?ek bir algılamaydı ya da propaganda i?in bunları söylediler. Biz ise önce hava operasyonlarıyla, sonra kara operasyonlarıyla gösterdik ki, biz ne diyorsak onu yapıyoruz; özümüz sözümüz bir. Irak'la ilgili gizli bir gündemimiz, niyetimiz yok."
"BİR BAKIMA PKK TER?R ?RG?T? TECRİT EDİLDİ"
"Arap ülkelerinin, önceki sınır ötesi operasyonlara tepki gösterirken, bu sefer Türkiye safında yer almasının nedeninin" sorulması üzerine ise Babacan, yeni hükümetin kurulması ve tezkereyle beraber Orta Doğu ülkelerini ziyaret etmelerinin amacının biraz bu olduğunu ve ilk önce en yakın coğrafyadan başladıklarını belirtti.
Babacan, bir Arap dayanışmasının bulunduğunu ve Irak'ın bir Arap ülkesi olduğunu hatırlatarak, "Operasyonların bu sebeple, bir Arap ülkesine yapılmış bir harekat olarak düşünülmesi mümkündü eğer iyi anlatmasaydık" dedi.
Kahire'de Arap Birliğinin merkezinde Genel Sekreter Amr Musa ile konuştuğunu, bütün durumu anlattıklarını hatırlatan Babacan, Arap Birliğiyle siyasi istişare, işbirliği anlaşması yaptıklarını belirtti.
Bu anlaşmayı Irak'a komşu ülkeler toplantısının marjında imzaladıklarını belirten Babacan, "Tabii o ?ok gürültülü ortamda pek basına yansımadı" dedi. Babacan, bunu da operasyonların başlamasından önce yaptıklarını vurgulayarak, aynı gün Arap dünyasının en kalabalık ülkesi Mısır'la aynı anlaşmayı imzaladıklarını hatırlattı.
Babacan, yanıtında şunları kaydetti:
"Düşünün; biz tezkereyi ?ıkarmışız, operasyona hazırlanıyoruz, bu arada anlaşmaları yapıyoruz. Operasyonlar başlamadan önce Arap Ligini (Arap Birliğini) olağanüstü bir toplantıya davet ettiler ve Arap Ligi (Arap Birliği), Türkiye'nin terörle mücadelesine her türlü desteği vereceğini a?ıkladı. Bunlar ?ok önemli. Ardından Bağdat'a giderek, Irak merkezi hükümetini terör örgütünden uzaklaştırmış olduk. Buradaki temel ama?, terör örgütünü izole etmekti.
O günlerde AB bakanlar toplantısı vardı, oraya gittim, 27 ülkeye durumu anlattım. Operasyonun başladığı gün, -o dönem AB dönem başkanı Portekiz'di- Portekizli bakanı aradım. AB zirvesinden hemen önce, bakanlar toplantısında benim ona anlattıklarımla bir sunuş yaptı. Dedi ki: 'Biraz önce Türkiye Cumhuriyeti Bakanı ile görüştüm. Operasyonlarla ilgili bana şunları şunları söyledi...' Bir bakıma PKK terör örgütü tecrit edildi."
"IRAK'IN KUZEYİNDEKİ Y?NETİM MAALESEF GEREKENLERİ YAPMADI"
Gazetecinin, "Bu durumda geriye sadece Irak'ın kuzeyindeki yönetim kalmış oluyor" yorumu üzerine de Babacan, "Irak'ın kuzeyindeki yönetim maalesef gerekenleri yapmadı" dedi.
Irak'ın kuzeyindeki yönetimin operasyonlardan sonra verdiği mesajlarda ciddi bir farklılaşma olduğunun altını ?izen Babacan, "Irak'ın kuzeyindeki yönetim de PKK'yla kendisi arasındaki mesafeyi koymayı becerip, PKK'nın ortadan kalkması gereken bir unsur olduğu kanaatine ulaşır ve biz de bunu fiiliyatta görürsek, kuşkusuz onlarla olan ilişkilerimizin şekli mutlaka değişecektir. Bizim onlarla farklı bir ilişkiye girebilmemiz i?in, PKK tutumunda sadece söylem değil, eylemle kendilerini göstermeleri gerekir" ifadesini kullandı.
Babacan, "Barzani 'PKK terör örgütüdür' derse, Türkiye Erbil'e konsolosluk a?ar mı" sorusuna gülerek, "Ekonomi bakanıyken de ağzımdan zor laf ?ıkardı; ama bu işlere şimdi daha da dikkat etmem gerekiyor. Çünkü diplomaside, uluslararası ilişkilerde kelimeyi bir yana koyun, nerede kullanıldığının bile anlamı oluyor, öyle okunuyor" yanıtını verdi.
Babacan, "söylemin önemli olduğunu, ama ne yaptıklarının da önemli olduğunu" vurgulayarak, "Ne yapacaklar, ne yapıyorlar bu konularda bizim tatmin olmamız gerekiyor" diye konuştu.
Son dönemde bölgesel yönetim yetkilisi Ne?irvan Barzani'den gelen a?ıklamalara dikkati ?eken Babacan, "Bakıyorsunuz, onlarda da ger?eklerle yüz yüze gelme durumu var" dedi. Babacan, son operasyonların Irak'ın kuzeyindeki yönetimi aslında merkezi yönetime yakınlaştırdığını vurgulayarak, "bu operasyonların önemli yan etkilerinden birinin de Irak'ın siyasi bütünlüğüne faydası olduğunu" söyledi.
Babacan, "Onların altı ay önce söyledikleri ile operasyonlardan sonra söyledikleri arasında ciddi farklar var. Bizim ciddiyetimizi bütün dünya anlıyor, onlar da anlıyor" diye konuştu.
AMERİKAN POLİTİKASINDAKİ DEĞİŞİKLİK
"ABD kısa bir süre öncesine kadar hi?bir şekilde sınır ötesi askeri harekata taraftar olmadığını söylüyordu. Ne değişti, Amerikan politikası nasıl dönüştü" sorusu üzerine, Irak'taki Amerikan varlığının beşinci yılının birka? gün önce dolduğuna dikkati ?eken Babacan şunları kaydetti:
"Hem Amerikan yönetimi i?inde, hem düşünce kuruluşları arasında 'Nasıl bir Irak olacak' konusunda da ?ok farklı fikirler ortaya atıldı, tartışıldı. ?rneğin bir ara 'Sovyetler Birliği dağıldı da, fena mı oldu, Yugoslavya, Çekoslovakya dağıldı da kötü mü oldu' denildi. Bu fikirler ciddi ciddi tartışılıyordu. Acaba böyle bir Irak daha iyi mi olacaktı? Oysa komşuların hi?biri Irak'ın bölünmesini kesinlikle istemiyordu ve 'Bölünmüş bir Irak, bölge ülkeleri a?ısından yeni felaketler getirebilecek' düşüncesi hakimdi."
Babacan, kendileri bu görüşü komşu ülkelerle ortak bir deklarasyon haline getirince, G8'in de, BM Güvenlik Konseyi üyelerinin de katılımını istediklerini söyleyerek, "Amerikalılar önce bu işe olumlu bakmıyordu, ama baktılar, akıllıca sonu?lar ?ıkıyor. Onlar da bize yaklaştı. Böylece bir bakıma Amerika da Irak'ın bütünlüğü fikrini politika olarak net bi?imde ortaya koydu."
AFGANİSTAN'A MUHARİP G?Ç
Babacan, NATO'nun Afganistan'a ilave muharip Türk askeri gönderilmesi talebine ilişkin bir soru üzerine de, Afgan halkının Türk askerine bakışının ?ok başka olduğuna dikkat ?ekti.
Türk askerinin sayısının, ne yaptığının önemli olduğunu, ancak varlığının tek başına önemli bir unsur olduğunu belirten Babacan, "?nemli olan, Afgan halkının oradaki kuvvetleri işgal gücü olarak algılamaması. Maalesef şu anda pek böyle değil. Afgan halkı, yabancı unsurlara karşı rahat değil" dedi.
?lkede güvenlikle ilgili işlerin de pek iyi gitmediğini, son 1-1,5 yıldır olayların, ölenlerin sayısının arttığını ve ciddi sıkıntı olduğunu kaydeden Babacan, "Biz kuşkusuz Afganistan ile ilgili desteğimizi sürdüreceğiz, askeri desteğimizi de sürdüreceğiz. Bütün bu unsurların; yaptığımız yardımın ve desteğin artmasını da istiyoruz" diye konuştu.
Babacan, askeri unsurun da artıp artmayacağı yönündeki soruyu da şöyle yanıtladı:
"Ben, 19 Marttaki basın toplantısında kelimeleri se?erek kullandım. Dedim ki; 'Biz Afganistan'la her alandaki işbirliğimizi artırmayı istiyoruz.' Cümle bu... Bir de dedim ki, 'Spesifik olarak askeri konularla ilgili kararlarımızı önümüzdeki günlerde vereceğiz.' Dediğim bundan ibaret. Hükümet bunu, Genelkurmay bunu dedi diye ?elişen bir şey yok."
301. MADDE
TCK'nın 301. maddesinin ne zaman değişeceğinin sorulması üzerine de Babacan, bu konuda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın defalarca a?ıklama yaptığını hatırlatarak, "301, artık bizim üzerinde değişiklik yapmaya karar verdiğimiz ve sadece zamanlamanın sorulabileceği bir konu" dedi.
Babacan, "Sizin anılarınızı ne zaman yazacağız" şeklindeki bir soru üzerine, Dışişleri Bakanlığının yaptığı ?alışmaların yüzde 90'ının, hi?bir zaman anlatamayacakları işler olduğunu, i?ine girince bunu daha iyi gördüğünü söyleyerek, "Bunlar bizimle mezara kadar gidecek konular" ifadesini kullandı.
Dışarıdan baktığında kendisinin de bu kadarını bilmediğini, güvenlikle, istihbaratla ilgili, Dışişleri Bakanlığının ne kadar kilit rol oynadığını bilmediğini söyleyen Babacan, "Ama işin i?ine girince gördüm ki, bizim anlatabileceklerimiz aysberg gibi işin yüzde 10'luk kısmı. Ekonomi Bakanlığında da yapılan ?alışmalar belli bir aşamaya gelmeden tartışılsın istemezdik, kararlar alınınca a?ıklardık" diye konuştu.
Babacan şöyle devam etti:
"Günlük filan da tutmuyorum. Yaşadıklarımı hatırlar mıyım, onu da bilmiyorum, hatırlamak ister miyim, bilmem, hatırlamam doğru olur mu, onu da bilmem. Bazı devlet meselelerinin belki de hi? yazılmaması lazım. Yükselen pazar ülkeleri arasında jeostratejik bakımdan Türkiye ile mukayese edilebilecek bir başka ülke yok. Türkiye'nin ekonomik gücü tamam; ama dünyada ve bölgemizdeki yeri ?ok farklı."