Johnson’a Türk bayrağı, Brexit’e özel menü

“BORIS Johnson tüm restoranlarıma gelirdi. Yıllar içerisinde dostane ilişkilerimiz de gelişti. Sadece Boris Johnson ile değil, birçok İngiliz siyasetçiyle de dostuz. Üç büyük partinin önde gelen isimleri ile dostluk ilişkilerim oldu. Hatta bu ülkede siyasete atılmam için teklif de geldi ama kabul etmedim. Margaret Thatcher öldüğünde de başbakanlık konutuna çiçeklerden oluşan bir Türk bayrağı bıraktım. Boris Johnson’ı destekliyorum ve İngiltere’nin AB’den ayrılmasını olumlu buluyorum. İngiltere ve AB medeni bir şekilde boşanan eşler gibi birbirlerinden ayrılıyor. Birçok kişi İngiltere ekonomisinin bu ayrılık nedeniyle küçüleceğini, işlerin kötüye gideceğini savunuyor. Belki çok kısa bir süre için ayrılığın psikolojik etkilerini hissedeceğiz. Ame ben 2021’de İngiltere’nin yeniden büyüme trendine gireceğini, ekonominin daha iyiye gideceğini tahmin ediyorum.”

�

‘AB’DE KISKANILAN İKİ ÜLKE VAR’
“AB, İngiltere’ye sürekli cezalar veriyor, hep sorun çıkarıyordu. O yüzden İngiltere’nin AB’den çıkmasından, yani Brexit’in nihayet gerçekleşiyor olmasından çok memnunum. Bunu kutlamak amacıyla ‘Sovereignity’ yani ‘Egemenlik’ diye özel bir menü bile hazırladım. Restoranlarımdaki misafirlerimin birçoğu beğendi bu özel menüyü. Türkiye’nin de AB’ye girmesine taraftar değilim. AB’de kıskanılan iki ülke var. Biri İngiltere diğeri de Türkiye’dir. Bu iki ülkenin tarihine baktığımızda arkalarında büyük imparatorluklar bıraktıklarını görürüz.”

‘BU İŞİ ZEVK ALARAK YAPIYORUM’
“İngiltere siyasetinin önde gelen isimleri ve Londra’da yaşayan Türklerin uğrak yeri olan, ancak geçtiğimiz yıllarda kapanan Regent Street’deki ‘Özer’ gibi yeni bir restoran açma arayışındayız. Yeni bir Özer’e ihtiyaç var. Ama doğru yeri bulmak zorundayız. Şimdilik o doğru yeri bekliyoruz. Birçok müşterimiz 30 yılı aşkın bir süredir bizim müdavimimiz. Artık birçoğuyla arkadaş, hatta aile gibi olduk. Ben bu işi zevk alarak yapıyorum. O yüzden emeklilik planları yapmıyorum. Emeklilik kadar kötü bir şey yoktur. Emeklilik, ölmeden kendini öldürmektir. Emekli olmak yok.”  

HÜSEYİN ÖZER KİMDİR?
1949 yılında Tokat’ın Reşadiye ilçesine bağlı bir köyde doğan Hüseyin Özer’i, anne ve babası küçük yaştayken ayrıldığı için dedesi büyüttü. Yoksulluk nedeniyle ilkokula bile gidemeyen Özer, kendi kendine okuma yazma öğrendi. Köyünde çobanlık yaparken para kazanmak için Ankara’ya gönderildi. Küçük olduğu için kimsenin işe almadığı Özer, çakmaktaşı, benzin satıp para yaşamaya çalıştı. Bir yandanda İngilizce öğrenmek için kitaptalr aldı. 1967 yılında İstanbul’a giden Özen, burada restroanlarda bulaşıkçı olarak çalıştı. Askerliğini yaptıktan sonra 1975’te otobüsle Londra’ya geldi. Londra’da dönercilerde çalışan Hüseyin Özer, 1981’de Mayfair bölgesinde daha önce çalıştığı dönerciyi satın alarak ‘Sofra’ restoranlar zincirinin temelini attı. Bir ara Londra’nın farklı bölgelerinde 20 kadar restoran ve kafeye sahip olan Hüseyin Özer, şimdi kendisini iki restoranında müşterilerine kaliteli yemek ve servis sunmaya adamış. Özer, başarısının sırrını ise şu sözlerle anlatıyor: “Çalışanlarım evlatlarım, müşterilerim ise dostlarımdır.”