İzindeyken patronunuz ararsa ne yapmalısınız?

Güncelleme Tarihi:

İzindeyken patronunuz ararsa ne yapmalısınız
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 20, 2024 15:08

Havaların geç de olsa ısınmasıyla birlikte tatil heyecanı da doruğa ulaşmaya başladı. Sadece çocuk ve gençler değil çalışanlar için de Almanya’da eyalet eyalet tatil ve dinlenme dönemi başlıyor. Peki ama tatildeyken gerçekten dinlenebiliyor musunuz? Örneğin plajda güneşlenirken birden patronunuz telefonla sizi aradığında ne yaparsınız? Ya da hiç beklenmedik ve ani bir şekilde hastalanırsanız, tatiliniz hiç kuşkusuz kursağınızda kalmaz mı? Bugünkü yazımızda, iş hukuku ve çalışma kuralları açısından tatil hakkında bilmeniz gereken beş konuya dikkatinizi çekmek istiyoruz:

Haberin Devamı

 

İzindeyken patronunuz ararsa ne yapmalısınız
1. Tatil sırasında ulaşılmama hakkı
Rahatça plajda güneşlenirken, aniden telefonunuz çaldığını düşünün. Telefonun ekranında arayan kişinin patronunuz olduğunu görünce, içinizden sanki “Acaba çıksam mı, çıkmasam mı” der gibisiniz. Buna kesin bir cevap verelim: Arayan patronunuz da olsa, telefona cevap vermek zorunda değilsiniz. Alman İş Hukuku Uzmanı ve Alman İş Hukuku Avukatları Derneği (VDAA) üyelerinden Volker Görzel’e göre, çalışanların genellikle sadece iş sözleşmesinde belirtilen çalışma saatleri içerisinde ulaşılabilir olması gerekiyor. Boş zamanlarda, ki buna tatil dönemi dahildir, çalışanlar iş ortamından hiç kimseye ulaşılabilir olmak zorunda değildir. Ancak, kişinin boş zamanlarında ve tatilde işyeri açısından erişilebilir olması iş sözleşmesinde yer alan anlaşmaya bağlı olduğunu hatırlatalım.

Haberin Devamı

2. Tatil parası hakkı yok
Tatiliniz, işvereninizin seyahat bütçenizi parasal bir destekle iyileştirdiğinde daha eğlenceli geçecektir muhakkak. Ancak Almanya’da genel bir tatil parası hakkı yoktur, diyor VDAA. Daha ziyade, tatil parası, işverenin düzenli maaşa ek olarak, tatile destek için gönüllü olarak yaptığı bir ek ödemedir. Çalışanlar, sadece iş sözleşmesinde, bir işletme anlaşmasında veya toplu iş sözleşmesinde ilgili düzenlemeler varsa buna hak sahibi olabilirler. Ayrıca, işletme alışkanlığı adı verilen özel bir durum da vardır. İşveren en az üç yıl boyunca tekrar eden ve koşulsuz olarak tatil parası öderse, gelecekte de bunu yapmak zorundadır.

3. Hastalalıkta izin günleri içeride kalır
Çalışanlar şu olguyu çok iyi bilir; Tüm yıl boyu canınızı dişinize takıp aralıksız çalışırsınız, ama tatil başlar başlamaz hastalıklar peşi sıra nükseder. Bu çok can sıkıcı bir durum olsa da, yüreğinize şu şekilde su serpebiliriz: Tatildeyken hastalanan çalışanlar, izin günlerini geri alırlar ve dolaysıyla hasta olduğunuz süre içinde kullanamadığınız izin günleriniz içeride kalır. Ancak bu uygulama, işgücünüzü azalttıran veya kaybettiren sağlık sorununuza bağlıdır. Ayrıca çalışanların, hastalandıklarını bir hekimden alacakları raporu işvenlerine sunmaları gerekir. Şu da bir gerçek; her hastalık durumu çalışma yeteneğinizin veya iş gücünüzün kaybına yol açmayabilir. Uzmanlara göre, çalışanın iş gücü kaybı, belirli görevleri yerine getirip getirememe yeteneğine göre ölçülüyor. Örneğin, bir çalışanın tatildeyken serçe parmağını incittiğini varsayalım. Söz konusu kişi, işyerinde el veya parmaklarının kullanımını gerektiren bir iş yapmıyorsa, örneğin yazı işleri gibi görevi yoksa, o zaman bu rahatsızlığı işgücü kaybı olarak değerlendirilmez.

Haberin Devamı

4. İş değişikliğinde izin hakkı
Yıllık izin hakkının, çalışanlara her yıl sadece bir kez verildiğini hatırlatan Alman İş Hukuku Avukatı Volker Görzel, çalışanların işyerini değiştirdiklerinde izin hakkı açısından farklı bir durumun gündeme geldiğini belirtiyor. Görzel’e göre, çalışanlar yeni işverenlerinden, eski işyerinde baki kalan izin günlerini kullanma talebinde bulunabilirler. Bu nedenle, eski işveren çalışanlara, cari takvim yılında kaç gün izin kullandıklarını belgelemekle yükümlüdür. Çalışanlar bu izin belgesini yeni işverene sunarak, kalan izin haklarını ispat etmiş olurlar.

5. Mini işlerde çalışanların da izin hakkı var
Her çalışanın dinlenmek ve yılın yorgunluğunu atmak için ücretli izni hakkı var, ki bu noktada ücretli izin ile izin veya tatil parasını birbiriyle karıştırmamak gerekiyor. “Bu durum Mini-Job olarak tabir edilen mini işler için de geçerlidir” diyor Mini İş Merkezi yetkilileri. Buna göre, yasal asgari izin süresi yılda dört haftadır. Bu tatil günleri için işveren çalışanın maaşını ödemeye devam etmekle yükümlüdür. Mini işte çalışanların kişisel tatil hakları, haftada kaç gün çalıştıklarına bağlıdır. Bu basit bir formülle hesaplanabilir: Haftalık çalışma günlerinin sayısı çarpı 24, bölü 6. Örneğin, haftada üç gün çalışan biri, 12 günlük tatil hakkına sahip olur. Bu vesileyle tüm okurlarımız güzel ve huzurlu tatiller dileriz.

Haberin Devamı

BUNU BİLİYOR MUSUNUZ?
KİRACI DEPOZİTOSU ZORUNLU DEĞİLDİR
EVDEN taşınmak külfetli ve zahmetli bir iştir, bunu taşınanlar bilir. Kiraladığınız yeni konutunuz için ev sahibi bir de depozito talep etmesi, bütçenizi zorlayabilir. Ama birçok kişinin bilmediği bir gerçek var: Kiracı, ev sahibine depozito vermek zorunda değildir. Bilindiği gibi çoğu kiracı yeni bir eve taşınırken ev sahibi kendilerinden bir depozito yatırmalarını şart koşuyor. Ancak, bu neredeyse bir zorunluluk gibi görünse de, evsahipleri için yatırılan bu güvencenin yasal dayanağı pek bilinmiyor. Kiracı depozitosu hakkında bilinmesi gereken üç gerçeği siz değerli okurlarımızla paylaşmak istedik:

Haberin Devamı

1. Gerçek: Kiracı depozitosu zorunlu değildir
Ödenmeyen kiralar, parke veya banyoda meydana gelen hasarlar, ev sahiplerinin korkulu rüyası olsa da, “her işin bir bedeli var misali”, evinizde birileri oturuyorsa, elbette kullanıma bağlı aşınma veya bazı hasarlar meydana gelebilir. Bu yüzden, çoğu ev sahibi kiracılarından güvence olarak bir depozito talep eder. Ancak, bunu yatırmak zorunlu değildir. Berlin Kiracılar Derneği, bir sözleşme temeli olmadıkça kiracıların depozito ödemesi gerekmediğine dikkati çekiyor. Diğer bir ifadeyle, kiracının depozito yatırması için imzalanan kira sözleşmesinde buna ilişkin bir düzenlemenin yer alması gerekiyor. Kira sözleşmesinde buna ilişkin düzenleme yoksa, ev sahibi sonradan bu güvenceyi talep edemez.

Haberin Devamı

2. Gerçek: Üç aylık kira tavan fiyattır
Kiracı depozitosunun miktarı yasal olarak sınırlandırılmıştır. Ev sahipleri, üç aylık net kira bedelinden fazlasını talep edemez. Yapılan ek masraflar bu hesaplamaya dahil edilmez. Örneğin çıplak kira bedeli 830 Euro, brüt kira ise 990 Euro ise, depozito en fazla 2.490 Euro tutabilir. Berlin Kiracılar Derneği’ne göre, kira artışı veya kira sözleşmesinin başlangıcında asgari tutar dikkate alınmadığı gerekçeleriyle kira depozitosunun sonradan artırılması mümkün değildir.

3. Gerçek: Kullanım izleri, depozitonun kesilmesini gerektirmez
Kiralanan dairede meydana gelebilecek normal kullanıma bağlı aşınma izleri, ev sahibinin depozitodan para kesmesi için bir neden teşkil etmez. “Normal kullanım izlerine, genellikle tabloların duvardan kaldırılmasından sonra duvarda oluşan renk farkları ve zemin kaplamalarındaki hafif çizikler de dahildir” diyor DMB Frankfurt Kiracı Koruma Derneği’nden Rolf Janssen. Janssen şunu tavsiye ediyor kiracılara: Normal kullanım izleri ile daha ileri seviyedeki hasarlar arasında ayrım yapmak için, evden taşınmadan önce kiracıların, sahip oldukları sorumluluk sigortası (Haftpflichtversicherung) yetkilileri tarafından, hasarn tespiti yaptırmalarında fayda var.

GELECEK HAFTA: İşsizlik parası hakkında bilmeniz gereken püf noktalar.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!