İyi bir bakandı ama iyi bir lider olamadı

2005 seçimlerinden beri sürekli düşüşte ve bundan bir an önce kurtulmak istiyor. Kendine Willy Brandt, Helmut Schmidt, Gerhard Schröder gibi liderler arıyor.
Ama çıkaramıyor.
Büyük ümitlerle seçtiği liderler istenen başarıyı gösteremeyince, çok çabuk ümitsizliğe kapılıyor. Hemen yeni bir lider arayışına çıkıyor ve anket sonuçlarına, kurultay konuşmasına bakarak lider belirliyor.

ANKETLER YANILTICI
2009 seçimlerinde “Parti başkanı Kurt Beck mi yoksa Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier mi başbakan adayı olacak’ sorusuna anket sonuçları karar verdi ve anketlerde önde görünen Steinmeier aday oldu.
Sonuç; düş kırıklığı.
2013 seçimlerinde “Maliye Bakanı Peer Steinbrück mü, parti başkanı Sigmar Gabriel mi yoksa Dışişleri Bakanı Steinmeier mi başbakan adayı olacak?” sorusunu yine anketler belirledi.
Birkaç puan önde giden Steinbrück başbakan adayı seçildi.
Sonuç ise bir öncekinden daha ağır oldu.
2017 seçimlerinde “Parti başkanı Gabriel mi, Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz mu?” sorusunda da anketler öne çıktı. İbre Schulz’a dönünce, Gabriel vazgeçti. Ancak SPD, Schulz’la tarihinin en ağır yenilgisini aldı ve kurultayda en ateşli konuşmayı yapan Andrea Nahles parti başkanlığını birden kucağında buldu.

İYİ BİR BAKANDI
48 yaşındaki Andrea Nahles hayatının hemen hemen yarısını siyasete adamış biri. Gençlik teşkilatı Juso Başkanlığı, SPD Genel Sekreterliği gibi önemli görevlerde bulundu. Çok başarılı bir Çalışma Bakanlığı yaptı.
Asgari ücret onun eseri. Merkel’e asgari ücreti dayatan ve kabul ettiren Andrea Nahles oldu.
2018’de büyük koalisyon onun sayesinde yeniden kuruldu.
Ama Nahles, SPD’yi krizden çekip çıkaramadı.
Partiyi yenileme sözü verdi, fakat arkası gelmedi.
Parti başkanı olarak kendini gösteremedi. Boşluktan Maliye Bakanı Scholz yararlanmaya çalıştı.
Nahles’in istifası aslında SPD için bir şans.
Bana göre SPD’nin, ekonomide, sosyal politikalarda ve iklimi korumada farklı söylemler getiren genç, dinamik bir lidere ihtiyacı var.