İsveç’in Türk Belediye Başkanı var

Güncelleme Tarihi:

İsveç’in Türk Belediye Başkanı var
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 29, 2009 15:59

İsveç’in 145 bin nüfuslu 5. büyük kenti olan Linköping kentinin Çevreden ve Planlamadan sorumlu Başkanlığını bir Türk yapıyor.

Haberin Devamı

İSVEÇ’E 40 yıl önce göçeden Türklerin çocukları artık İsveç siyasetinde kendilerini göstermeye başladılar. Yeşiller Partisi’nden Stockholm Milletvekili olarak İsveç Parlamentosu’na giren Mehmet Kaplandan sonra 32 yaşındaki Muharrem Demirok’da Merkez Parti üyesi olarak yaşadığı Linköping Belediyesi’nin Çevre ve Planlamadan sorumlu Başkanı oldu. Konya’nın Kulu ilçesinden 40 yıl önce İsveç’e gelen bir ailenin çocuğu olan Muharrem Demirok, İsveç’in 5. büyük kenti olan Linköping’in Belediye Başkanlığına kadar uzanan siyasi kariyerinin sonunda İsveç’in Çevre’den sorumlu bakanı olmak yattığını söyledi. İsveç’in sağ burjuva partileri arasında bulunan ve İsveç’teki 4 partili koalisyon hükümetinin ortaklarından Merkez Partide 4 yıl önce siyasete atılan Muharrem Demirok, Hürriyet’in İsveç Temsilcisi Tandoğan Uysal’ın sorularını şöyle yanıtladı:

İsveç’in 5. Büyük kentinin Başkanı olmak nasıl bir duygu bu süreç nasıl başladı?
-Bir Türk olarak tabiî ki siyasi yaşamdaki kısa bir tecrübe ile bu göreve yükselmek beni çok gururlandırıyor. Benden önceki deneyimli başkan Gösta Gustafsson’un istifası ile boşalan koltuğu partimizin 600 delegesi benim lehime oy vererek bu görevi bana uygun gördüler. Bende onların bu güvenine layık olmaya çalışıyorum.

Çevre ve Planlama ile ilginiz nereden başlıyor?
Linköping Üniversitesi’nde Siyasi Bilimler ve Şehircilik ve planlaması üzerinde eğitim aldım.Göreve geldiğimden bu yana yaptığım icraatlarla da bölgemde büyük beğeni ve takdir topluyorum. Buda beni daha motive ediyor.

Bu göreve gelmeniz çevrenizdeki Türkleri nasıl etkiledi?
-En azından bölgemde ve İsveç’in diğer kentlerinde yaşayan Türklerden ve hemşerilerimden büyük takdir topladım. Bu misyonu üstlenmek özellikle Türk grubu içerisinde bir Türk gencinin İsveç’te nerelere kadar yükselebileceğini göstermesi açısından İsveç’teki Türklere bir güç verdiğine inanıyorum.

Türk kökenli bir başkan olman seni avantajlı kılıyor mu?
-Tabiî ki bir tarafımın Türk bir tarafımın da İsveçli olması beni diğerlerine göre olaylara bakışımda daha farklı ve zengin kılıyor. Bunu siyasi yaşamımda gerekse göreve geldikten sonra daha yakından görme fırsatı edindim. Siyasi yaşamımda 4 yıl geçmiş olması ve benim bugün belediye başkanlığı görevine gelmemde göçmen kökenli oluşumun önemli bir etkisi olduğuna inanıyorum.İsveç’in 5. büyük kenti olan 145 bin nüfuslu Linköping Belediyesi’nde Türk kökenli bir başkan olarak daha popüler olmama neden oldu diyebilirim. En azından bir Türk’ün böyle görevlere yükselemeyeceğine yönelik önyargıları biraz olsun kırdığıma inanıyorum.

Siyasete nasıl atıldınız?
-Biliyorsunuz bizim Türklerin hepsi doğuştan siyasetçidir. Sohbetlerde hep siyasetçi gibi konuşurlar. Bir gün bende böyle konuşurken, bana sen siyasete atıl dediler bende bunun üzerine İsveç’in 7 siyasi partisinin programını okuduktan sonra Merkez Parti’yi seçerek siyasete atılmış oldum. Geçen 4 yıl içerisinde şu anda partimin MKYK üyeliğine kadar yükseldim. En büyük gücümü bölgemde yaşayan Türklerden alıyorum.

Başarınızın sırrı nedir?
-Kendimi belli sınırlar içerisine kapamıyorum. Kendi bir Türk siyasetçi olarak sadece uyum konusundaki konularla sınırlamadım. İsveçli bir politikacı gibi olaylara duyarlı yaklaştım. Tabiî ki kendimi ispat etme duygusu hep içimde vardı.Bu bakışım beni partimde İsveçli bir siyasetçi olarak öne çıkardı ve bugünlere kısa sürede çıkmama neden oldu.Artık o nedenle İsveç’te yaşayan göçmenlerin, Türklerin çocukları kendilerini İsveçli olarak görmeye başlarsa, daha çabuk bu toplumda başarıya ulaşacaklarını umuyorum.

İsveç’te ırkçılık sizi rahatsız ediyor mu?
-İsveç’te ırkçılık sürekli artıyor. Şimdi ırkçılık kılıfta değiştirdi. Eskiden dazlak olarak tanımladığımız ırkçılar şimdi kravatlı misyonerler gibi saygı duyulan bir kişiler olarak dolaşıyorlar. Avrupa’da yükselişte olan ırkçıların bu gücü İsveç’teki ırkçı yaklaşıma da güç veriyor.

Siyasette bir hedefin var mı?
-İsveç’in 5. ve en önemli kentinin belediye başkanlığı yapıyorum.Şu anda koalisyon hükümetinde bulunan partimin gelecek kurulacak hükümette Çevre Bakanı olma hayalim var. Kendimde o potansiyeli görüyorum ve parti içerisinde de şansımın olduğuna inanıyorum.

Türkiye İsveç arasında bir projen var mı?
- İsveç’te doğup büyümeme rağmen, kültürünü aldığım Türkiye’ye karşı kendimi borçlu hissediyorum. Türkiye ile İsveç arasında çevre konusunda bir proje başlatabilirim. Biliyorsunuz İsveç çevre konusunda çok duyarlı bir ülke bu konuda bir teknoloji birikimi var. Bu konuda iki ülke arasında bir işbirliği söz konusu olurca öncülük edebilirim.Özellikle ailemin geldiği Kulu ile Linköping kenti arasında bir projeye imza atmak. Linköping’te topladığımız çöpleri yakarak enerjiye dönüştürüyoruz. Bu konuda çok sayıda projelere imza atabiliriz. Bugün Türkiye kendi enerji potansiyelini kullansa enerji sorunu diye bir şey kalmaz. Bu konuda İsveç teknolojisini Türkiye’ye götürmeye hazırım.Gerek güneş, gerek çöpler, gerekse rüzgardan sağlanacak bir sürü projeler var. Türk Enerji Bakanını bu konularda İsveç’e davet ediyorum.

Linköping’e neler kattın?
Korkmadan projeleri yaşama geçiriyorum.Benim attığım projeler sonucunda 2009 yılı İsveç’in en güzel kenti seçildi. Linköping halkının yüzde 68’i verdikleri ankette kentin benim göreve gelmemle olumlu bir şekilde çehresinin değiştiğini söylediler. Özellikle şehirlerde park ve yeşilliği öne çıkaran çevreye duyarlı bir belediye başkanı olarak adımdan bahsettiriyorum. Pazar günleri uyuyan bir kent atmosferini bürünmüş kenti canlı yaşayan bir kent haline getirdim. Burada kendimi övüyorum ama gerçek bu. Özellikle göçmen bölgelerine yatırım yaparak oradaki bütün olumsuzlukları da sildik.

Gelecekte senin gibi Türk siyasetçilerin adından bahsettireceğinden umutlu musun?
-Çok umutluyum. Gerek Mehmet Kaplan’nın gerekse benim siyasette bir yere gelmem İsveç’teki Türk gençlerini cesaretlendireceğini inanıyorum. Gelecekten bu açıdan umutluyum. İsveç’teki Türkler kendilerini bu toplumun bir parçası olarak görmeye başlarsa başarıdan kendiliğinden gelecektir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!