Güncelleme Tarihi:
POLİTİKA acımasız bir “ticarettir”...
Bu acımasızlığı yaşayanlar arasında bazı Alman Sosyal Demokratlar da vardır.
Örneğin, Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) “anıt adamı” olarak nitelenen ve 16.2.1964-14.6.1987 tarihleri arasında partinin genel başkanlığını yapan Willy Brandt.
Willy Brandt, 1987 yılı mart ayı başlarında Yunan kökenli Margarita Matthiopoulos'un SPD'nin sözcülüğüne getirilmesini önerdi.
Bunun üzerine partinin önde gelen bazı isimleri önce homurdanmaya, kısa bir süre sonra da seslerini yükseltmeye başladılar.
Gösterilen tepkiyi sineye çekmek istemeyen Willy Brandt, 23 Mart 1987'te istifa edip genel başkanlığı bıraktı.
1993-1995 yılları arasında SPD genel başkanlığı yapan Rudolf Scharping'de bu acımasızlığı yaşadı.
Rudolf Scharping, SPD'nin 15-16 Kasım 1995 tarihlerinde Mannheim'de yapılan kurultayına “tek genel başkan adayı” olarak katıldı.
Kurultayın ikinci günü öğleye doğru kürsüye Oskar Lafontaine çıktı.
Ateşli bir konuşma yaptı...
Tabii SPD genel başkanlığına aday olduğunu da ilan etti.
Oylamayı farkla Oskar Lafontaine kazandı.
Mannheim'daki Rosengarten salonuna genel başkan olarak giren ve genel başkan olarak çıkmasına kesin gözüyle bakılan Rudolf Scharping'i “içteki rakibin” ateşli bir konuşması bitirdi.
2004-2005 yılları arasında SPD genel başkanlığı yapan Franz Müntefering de 2006-2008 yılları arasında sosyal demokratların lideri olan Kurt Beck de “parti içi oyunlarla” koltuklarından oldu.
Ancak Alman sosyal demokratların 27 Eylül'deki genel seçimlerde hezimete uğramaları yalnız parti içinde yaşanan bu “ayak oyunlarından” kaynaklanmadı.
SPD gibi köklü bir partide son 10 yılda 7 genel başkan geldi geçti.
1999 yılında Oskar Lafontaine'in istifa etmesi üzerine yerine gelen dönemin başbakanı Gerhard Schröder 12.4.1999-21.32004 tarihleri arasında görev yaptı.
Franz Müntefering 21.3.2004-15.11.2005, Matthias Platzeck 15.11.2005-10.4.2006, Kurt Beck 10.4.2006-7.9.2008, Frank-Walter Steinmeier “emaneten” 7.9.2008-18.10.2008 tarihleri arasında genel başkanlık yaptı.
Kasım ayındaki kurultayda genel başkanlığa aday olmayacağını ilan etmek zorunda kalan Franz Müntefering ise ikinci kez bu göreve 18.10.2008 tarihinde başlamıştı.
Evet, 10 yılda 7 genel başkan...
Tepede bu denli istikrarsızlığın yaşandığı bir partinin istikrarlı politikalar üretmesi ne kadar mümkün olabilir?
Geçen hafta sonu yapılan seçimlerde alınan sonuçlar bu sorunun en iyi yanıtıdır.
Bu da Alman sosyal demokratların aynı zamanda istikrasızlığın bedelini ödediklerini ortaya koymaktadır.