Güncelleme Tarihi:
ALMANYA’nın Hannover Başkonsolosluğu Eğitim Ataşeliği olarak İstiklal Marşı’nın 12 Mart 1921’de kabul edilişinin 100. yılı nedeniyle çevrimiçi olarak düzenlediği ‘İstiklal Marşını Anlama’ konulu etkinliğe, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurullah Çetin Ankara’dan konuşmacı olarak katıldı.
KORKU VE ENDİŞEYİ KIRMAK İÇİN...
Hannover Eğitim Ataşesi Doç. Dr. H. Kazım Kalkan yaptığı açılış konuşmasında “Her milli marş yazıldığı dönemin durumunu yansıtır. Korkma... diye başlayan marşımız o dönem toplumda var olan korkuyu ve endişeyi kırmak için söylenmiştir. Almanların bizim marşımızı radikal bulmaları veya farklı anlamlar yüklemeleri kendi marşlarının ve bizim marşımızın yazıldığı amaç ve dönemleri doğru algılayamadıklarından kaynaklanıyor. Alman ve Fransa arası bir parça toprak için yapılan kavga sonrası yazılmış bir Alman marşı ile istiklal ve istikbalimizi, varoluş veya yokoluşumuzu belirleyecek savaş sonrası yazılmış marş olan İstiklal Marşımızı kıyaslamak doğru olmaz” dedi.
TARİHSEL VE EVRENSEL BİR METİNDİR
İstiklal Marşımız 1920’li yılların şartlarında ortaya çıkmış olmasına rağmen; bugün de evrensel durumda değerleri barındıran bir metindir. Marşlar 1789 Fransız devriminden sonra yazılmaya başlanılmış olup, Osmanlı’da da 2. Mahmut döneminden sonra padişaha övgüler düzen, özelliklerini öne çıkaran kişi merkezli marşlar yazılmıştır. İstiklal Marşı millet marşıdır. Adı İstiklal Marşı’dır bu durum bu gün de mahiyetini korur. Marşımızın yazıldığı koşullara baktığımızda; mandacılığı benimseyen birtakım cemiyetler kurulmuş, ülke Anadolu vadisine sıkıştırılmış ülkenin dört bir yanı işgal edilmiş durumda. Bu duruma söylemde İstiklal Marşımızla; eylemde İstiklal savaşımızla cevap verdik. İstiklal Marşı: Siyasi, ekonomik, askeri, kültürel değerlerimizi koruyacağımızın metnidir. Sembolü bir sevgili ve eşle tasvir edilen bayraktır. ‘Çatma kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal...” derken burada sahibi olduğu milletine kızarak; semalarda yalnız kendisinin dalgalanacağını yabancı bayrakların kovulacağını söylüyor.
MİLLİ MÜCADELE BİR VATAN MÜCADELESİDİR
Vatan, sadece biyolojik varlığımızın devamını sağlamamaktadır. İstiklal Marşı’ndaki “Düşün altında yatan binlerce kefensiz yatanı...” derken, İstiklal savaşında vatan için gül bahçesine koşar gibi koşup şahadete erenlerin sayesinde vatan sahibi olunduğunu belirtiyor. Vatan bir emanettir. Biz de bir karış toprağı satmadan, her koşulda sahip çıkarak çocuklarımıza miras bırakmalıyız. Çünkü milli mücadele bitmedi. Halen kültürel, ekonomik, askeri alanlarda devam ediyor. Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşı’yla söylemle anlatmak istedikleriyle ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün İstiklal savaşını eylemle yapmak istedikleriyle tamamen örtüşmektedir. İstiklal Marşı tarihten ve İslam dininden beslenerek yazılmıştır. Hz. Muhammed’in mağarada saklandığında Hz. Ebu Bekir’e “korkma” diye seslenişini marşını “Korkma...” diye başlarken; Ergenokon destanındaki ‘demir dağların eritilmesini...’ ‘Yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım’ diyerek işaret etmiş ve korkusuzluğa, umuda ve özgürlüğe vurgu yapmaktadır.