İstenmeyen adam

O bir Avrupalı.

Ama Avrupa Birliği’ne (AB) tam karşı olan bir Avrupalı.
Birleşik Krallık (İngiltere) halkının yarıdan fazlasının geçen ay yapılan referandumda “AB’ye hayır” (Brexit) kampanyasının başını çeken ve gece gündüz durmak yorulmak bilmeden çalışan bir Avrupalı.
Nitekim istediği olduğu için hedefine ulaşan bir Avrupalı.
Deli dolu, aklına geleni söyleyen bir Avrupalı.
İngiltere’de yayınlanan Sunday Telegraf gazetesine verdiği bir demecinde, “Avrupa’nın 2000 yıllık tarihinde bu kıtayı tek hükümet çatısı altında yönetmek için defalarca denemeler oldu. Napolyon, Hitler gibi birçok insan bunu denedi, ama hepsi de trajediyle sonuçlandı. Şimdi AB bunu başka bir biçimde gerçekleştirmek istiyor” diyen bir Avrupalı.
Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) başkan adayı Hillary Clinton için, “Bir psikiyatri kliniğindeki çelik mavisi bakışlı (buz gibi) sadist bir hemşire gibi” diyen bir Avrupalı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a dönük hakaret içeren bir hiciv yayınlayan Alman komedyen Jan Böhmermann’a sahip çıkmadığı için Almanya Başbakanı Angela Merkel için, “Bu pis bir şeydi. Gereksiz yere Erdoğan’a boyun eğdi” diyen bir Avrupalı.
Hatta İngiltere’de düzenlenen ve Erdoğan’a hakaret içeren ‘şiir yarışması’nı kazanan bir Avrupalı.
Evet, işte bu Avrupalı Türk kökenli bir Osmanlı torunu.
Londra’nın eski Belediye Başkanı Boris Johnson.
İngiltere’nin yeni Dışişleri Bakanı olan Boris Johnson.
Boris Johnson’ın böyle bir göreve getirilmesi Avrupalıları çok şaşırttı.

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Marc Ayrault, “Seçim kampanyası sırasında İngiltere halkına hep yalan söyledi” diyerek mevkidaşı Boris Jonhson’ı çok açık bir biçimde yalancılıkla suçladı.
Avrupa Parlamentosu Başkanı Alman Sosyal Demokrat Partili (SPD) Martin Schulz, İngiltere’nin yeni Başbakanı Theresa May’in ülkenin ulusal çıkarları yerine partideki dengeleri sağlamak için Boris Johnson’ı böyle bir göreve getirdiğini ileri sürerek, “Birleşik Krallık, diğer Avrupa ülkelerini de etkileyecek bu tehlikeli ‘şeytan üçgeninden’ kurtulmalıdır” dedi.
Avrupa Parlamentosu Liberaller Grup Başkanı Belçikalı Guy Verhofstadt, “Belli ki, İngilizlerin mizah anlayışı sınır tanımıyor” diye bir tweet attı.
İsveç’in eski Başbakan’ı ve eski Dışişleri Bakanı Carl Bildt de, “Bunun bir şaka olmasını arzu ederdim. Ama öyle olmamasından korkuyorum” içerikli bir tweet gönderdi.
Alman Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, “Sorumsuz politikacılar ülkeyi Brexit’e (AB’den kopuş) sürükledikten sonra karar kesinleşince sorumluluk almamak için ortalıktan kaybolup kriket oynamaya gittiler. Ben bunu gerçekten korkunç buluyorum” açıklamasında bulundu.
Ancak Steinmeier, bunu söylediği zaman daha Boris Johnson’ın Dışişleri Bakanı olacağını bilmiyordu.
Özellikle Brüksel’den tepki dolu açıklamalar geldi.
Yani bir yerde Boris Johnson ‘istenmeyen adam’ ilan edildi.
Başbakan Angela Merkel ise her zaman olduğu gibi daha temkinli.
Johnson’la ilgili bir yorumda bulunmak istemedi.
İngiltere ile ilişkilerin hem AB hem de Almanya için çok önemli olduğunun altını çizmekle yetindi.

***
Evet, tüm bu açıklamalar, İngiltere ve Fransa başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde de sağ popülist partiler ile politikacıların “AB her şeyimize karışıyor. Biz ülke olarak hakkaniyetimizi kaybediyoruz” diyerek güçlenmelerine katkıda bulunuyor.
Tabii istemeden.
Önceki gün Berlin’deki basın merkezinde düzenlenen basın toplantısından sonra bir Alman meslektaş yanıma yaklaştı.
Johnson’ın göreve getirilmesiyle ilgili olarak Türkiye’nin yaklaşımını sordu.
Daha ben yanıt vermeden, “Erdoğan’a hakaret” içeren şiir yarışmasını Boris Johnson’ın kazandığını hatırlatarak, “Acaba Türkiye ziyareti sırasında Johnson, Erdoğan’ın yüzüne nasıl bakacak?” dedi ve bunu çok merak ettiğini söyledi.
Ben de merak ediyorum...