Güncelleme Tarihi:
Raporda, uyuşturucunun, farklı şehirlerde farklı madde kullanımı şeklinde kendini gösterdiği ve en ?ok kokainin İstanbul'da, esrarın ise en ?ok Diyarbakır'da kullanıldığı bildirildi.
Rapora göre, düşük ve orta sosyoekonomik düzeyde esrar, yüksek sosyoekonomik düzeyde ise ectasy kullanımı yaygın, kadınlar daha ?ok esrar, gen?ler ise ectasy tercih ediyor. Uyuşturucu madde kullananların ortalama eğitim süresi 6 yıl olarak belirlenirken, bunların yüzde 41'i de işsiz.
Uyuşturucu madde kullananların büyük bir ?oğunluğunun esrar deneyimi bulunuyor. Esrarı, İzmir'de deneyenlerin oranı yüzde 80, Ankara'da ise yüzde 50'inin altında. Esrarın ilk kullanım yaşı 17, eroin kullanma yaşı ise 24 olarak belirlendi. Uyuşturucu kullananların yarısında da u?ucu kullanma alışkanlığı olduğu ortaya ?ıktı.
Eroin deneyiminin en düşük olduğu il Ankara, en fazla olduğu iller ise Diyarbakır ve İstanbul.
?ĞRENCİLER
Raporda, ilköğretim öğrencileri arasında esrar kullanım oranı yüzde 1,2, ortaöğretimde ise yüzde 4,0 olarak saptandı. Kullanıcıların tercih ettikleri maddelerin zamanla değişiklik gösterdiği, son yıllarda ise ectasy kullanımının arttığına dikkat ?ekildi.
Raporda yer verilen bazı araştırmalara göre, genel olarak madde kullanımının en yüksek görüldüğü il İzmir. Esrar kullanımı ise Diyarbakır'da diğer illere göre olduk?a yüksek. İlköğretimde yaşamı boyunca en az bir kez tütün kullanan öğrencilerin ise yüzde 16,1 olduğu saptandı.
Bu oran alkol i?in yüzde 15,4, u?ucu ve uyuşturucu maddeler i?in yüzde 1,7 olarak tespit edildi. Ortaöğretimde yaşamı boyunca en az bir kez tütün kullanımı yüzde 55,9, alkol kullanımı yüzde 45, esrar kullanımı yüzde 4, u?ucu madde kullanımı yüzde 5,1, eroin ve ectasy kullanım yaygınlığı ise yüzde 2,5 olarak belirlendi.
Madde kullanımına bağlı ölüm sayılarında 2004 yılından sonra azalma olduğu tespit edildi. 2007 yılında ölen 16 kişiden 15'inin erkek, bunlardan 3'ü de yabancı uyruklu. Uyuşturucu maddeden 2004 yılında 29, 2005 yılında 26, 2006 yılında 21 ve 2007 yılında 16 kişi öldü.
CEZAEVLERİ
Uyuşturucu su?larından ceza infaz kurumlarında bulunanların sayıları da son 10 yılda artış gösterdi.
Jandarma ve emniyet, 2002-2008 yılları arasında binlerce kilogram eroin ve esrar ile milyonlarca adet sentetik uyuşturucu ele ge?irdi. Jandarma, 2002-2008 yıllarında 7,5 ton eroin, 60 ton esrar ve 12,5 milyon adet sentetik uyuşturucu yakaladı.
Emniyet birimleri ise aynı yıllarda 51,7 ton esrar, 40,5 ton eroin, 413 kilogram kokain, 35,6 milyon adet de sentetik uyuşturucu (ectasy, captagon) ele ge?irdi.
Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü ekipleri de aynı sürede 11,5 ton eroin, 724 kilogram afyon sakızı, 80 kilogram baz morfin, 28 adet hap morfin, 1,9 ton esrar, 122 kilogram kokain ve yaklaşık 12 milyon adet de sentetik uyuşturucu yakaladı.
TER?R ?RG?T?
Türkiye'de en fazla esrarın Diyarbakır, İstanbul ve Van'da yakalandığı bildirilen raporda, terör örgütü PKK'nın da bu yolla kazan? sağlandığı bilgisine yer verildi. Buna göre, esrar yakalamaları ile ilgili olarak yürütülen soruşturmalar sonucu; PKK terör örgütünün esrar ka?ak?ılığından maddi destek sağladığı ortaya ?ıkıyor. Raporda, 2007 yılında terör örgütüne ait uyuşturucuların Van Başkale'de yakalanması da örnek gösterildi.
AFRİKALI SORUNU
Raporda, kokain ka?ak?ılığı ile ilgili de şöyle denildi:
"Kokain maddesinin ülkemize giriş noktası ile bu maddenin ülke i?ine dağılması ve tüketilmesi konusunda da İstanbul ilimiz ilk sırayı almaktadır. 2007 yılında İstanbul'da ger?ekleştirilen uluslararası bağlantılı 40 kokain operasyonunda 65 yabancı uyruklu şahıs yakalanmıştır. En dikkat ?ekici husus ise; yakalanan 65 yabancı uyruklu şahsın 35'ini Afrika kökenli yabancıların oluşturmasıdır. Bu durum, Afrika kökenli yabancı şahısların, kokain maddesi başta olmak üzere ülkemiz uyuşturucu trafiğinde önemli bir role sahip olduklarının göstergesidir. Afrika ülkelerinin güvenlik birimleriyle doğrudan irtibatımızın olmayışı, bir?ok Afrika ülkesinin, ülkemizde diplomatik temsilcilerinin bile bulunmaması, ?oğu kez ülkemize yasa dışı yollardan giren bu yabancı şahısların a?ık kimliklerini gösteren bir belgelerinin dahi bulunmayışı ve kanun uygulayıcı birimler olarak, ?ok az sayıdaki tercümanlar vasıtasıyla bile olsa kullandıkları yerel dillerini anlama şansımızın ?ok düşük olması Afrika kökenli yabancılar ile mücadelemizi olumsuz yönde etkileyen en büyük faktörlerdir."