İşte sağduyu

Tabii dünyanın çeşitli kesimlerinden Suriye ve Irak’a giderek Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) teröristlerinin yanında yer alanlar da.

Birleşmiş Milletler’in (BM), Amerikan Gizli Haberalma Teşkilatlarının verilerine dayanarak açıkladığı rakamlara göre, IŞİD saflarına son birkaç yılda dünyanın 80 ülkesinden 16 bine yakın ‘cihatçı’ katılmıştır.

BM’in açıklamalarına göre, yurtdışından gidip IŞİD’e katılanların sayısı her ay bin civarında artış göstermektedir.

Federal Anayasa Koruma Teşkilatı Başkanı Hans-Georg Maassen’e göre de, Almanya’dan IŞİD’e katılanların sayısı bin 800’e ulaşmıştır.

Bunlardan bazıları Almanya’ya geri dönmüştür.

Maassen, IŞİD’e katılanları ‘4 M’ ile sınıflandırmaktadır...

‘Maennlich’ (erkek), ‘Muslimisch’ (Müslüman), ‘Migrationshintergrund’ (göçmen kökenli), ‘Misserfolgen in der Pubertaet, der Schule und in in der sozialen Gruppe’ (bluğ çağında, okulda ve sosyal gruplarda başarısızlık).

* * *
Hem Federal Kriminal Dairesi Başkanı Jörg Ziercke’ye hem de Maassen’e göre, Almanya’da ‘potansiyel İslamcı terörist’ sayısı 400 civarındadır.

Bunlardan 230’a yakını da ‘büyük cürüm işleyebilecekler’ kategorisine girmektedir.

Bir kere baştan şunun altını çizelim: IŞİD teröristlerinin Irak’ta, Suriye’de veya başka bir yerde giriştikleri katliamın da, terör eylemleri ve saldırılarının da savunulacak hiçbir yönü yoktur.

IŞİD teröristlerinin ve sempatizanlarının Almanya’da veya başka bir ülkede barış içinde birlikte yaşamı dinamitlemelerine, bombalamalarına kesinlikle izin verilmemelidir.

Almanya’da çoğu Müslüman olan Türk kökenli toplum da böyle düşünmektedir.

Ama ne yazık ki, Almanya’da bazı politikacılar ‘sapla samanı’ birbirine karıştırmaktadır.

Hıristiyan Sosyal Birlik Partili (CSU) Bavyera Eyalet İçişleri Bakanı Joachim Herrmann, IŞİD saflarına katılıp geri dönen ve çifte vatandaş statüsünde olanların ellerinden Alman pasaportunun alınmasını istemektedir.

Yani Alman vatandaşlıklarının iptal edilmesini...

Başbakan Angela Merkel’in genel başkanlığını yaptığı Hıristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) bazı politikacılar da, Herrmann’ın bu görüşünü paylaşmaktadır.

Onlar da “Pasaportlarına el koyalım. Sınır dışı edelim. Bu işi bitirelim. Kurtulalım” demekteler.

* * *

Ancak Almanya’da sağduyulu politikacılar da vardır...

İşte Federal İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere de bunlar arasında yer almaktadır.

Hatta ilk sıralarda...

Ülkede iç güvenlikten sorumlu Bakan Thomas de Maiziere, tabii aşırı sağcıların, aşırı solcuların, aşırı İslamcıların ve başka aşırı grupların terör eyleminde ve saldırılarında bulunmaların engellenmesi için tüm imkanların seferber
edilmesinden yanadır.

Hatta bu onun görevidir...

İşte bu yüzden Bakan de Maizere de IŞİD terör örgütüne karşı mücadelede Almanya’nın önemli bir sorumluluğunun olduğunun bilincindedir.

“Alman savaşçılar, çözmemiz gereken bu sürtüşmenin bir parçasıdır” diyen Bakan de Maiziere, kendi partisinden ve ‘kardeş pati’ CSU’lu bazı politikacılar gibi “Kovalım, bu işi bitirelim” tezine sahip çıkmamaktadır.

Thomas de Maiziere, “Bunlar bizim erkek ve kız evlatlarımızdır. Büyük bir bölümü burada dünyaya gelmiştir. Okullarımıza, camilerimize, spor klüplerimize gitmişlerdir. Biz de onların radikalleşmelerinde sorumluluk taşıyoruz” diyerek sağduyulu bir tutum ve yaklaşım sergilemiştir.

* * *

Evet, IŞİD ‘terör ordusuna’ katılanların radikalleşmesinde Almanya’nın, Almanya’da politik sorumluluk taşıyanların ve ‘başkalarını’ dışlayan çoğu Almanların hiç mi ‘suçu’ yoktur?

Kızlı-erkekli Alman gençlerin Almanya’da aşırı sağcı ve aşırı solcu çevrelerin ‘kucağına düşmemesi’ için yıllardır ‘devlet programları’ uygulanmaktadır.

Benzer programlar neden Müslüman gençler için hayata geçirilmemiştir?

Evet bunda Almanya’nın da ‘sorumluluğu’ vardır...

Ve Almanya’nın Thomas de Maiziere gibi sağduyulu politikacılara ihtiyacı vardır...