Güncelleme Tarihi:
Almanya'da “Liberaller” olarak bilinen Hür Demokrat Parti (FDP) Genel Başkanı Guido Westerwelle, Türkiye'nin şu anda Avrupa Birliği'ne (AB) tam üye olacak konumda olmadığını belirtirken, AB ile Türkiye arasında yapılan sözleşmelere sadık kalınması gerektiğini söyledi.
27 Eylül'de yapılacak genel seçimlerden sonra Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri (CDU/CSU) ile FDP'nin koalisyon hükümeti oluşturması halinde Federal Dışişleri Bakanı olmasına kesin gözüyle bakılan Westerwelle, kendileri için “ahde vefa”nın geçerli olduğunun da altını çizdi.Westerwelle, Hürriyet'in sorularını şöyle yanıtladı:
Türkiye hazır değil
Soru: Müstakbel hükümet ortağınız CDU/CSU Türkiye'ye AB'de tam üyelik yerine “imtiyazlı ortaklık” verilmesinden yana. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz?
Westerwelle: Eski Latinler 'Pakta sunt Servanda' derler. Yani, 'Sözleşmelere sadık kalınmalı'. Ahde vefa geçerli olmalı. Avrupa ile Türkiye arasında çok açık bir anlaşma, uzlaşma vardır: Türkiye kendini daha da geliştirmeli. Avrupa da kendini geliştirmeli. Önümüzdeki yıllarda karşılıklı beklentilerin ve kriterlerin yerine getirilip getirilmediğine bakacağız.
Dış politikada Hans Dietrich Genscher'in akıllı bir yaklaşımı vardır: Yöneltilen her soruya yanıt verilmez. Yanıt zamanı geldiğinde verilir. Kriterler yerine getirilmeli. Bunun belirli aralıklarla düzenli bir şekilde gözden geçirilmesi gerekir. Gelecekteki FDP'nin de yer alacağı federal hükümetin tutumu da bu olacaktır. Bugün Türkiye'nin AB üyeliği mümkün değildir. Türkiye'de de zaten bu böyle görülmekte. 10 yıl sonra durumun ne olacağı konusunda şimdiden niye kafa yorulmalı.
Komşu kalacağız
Soru: Bazı ülkelerin bu konuda referandum yapılması önerilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Westerwelle: Şu anda öngörülemeyen bir zaman diliminden bahsediyoruz. O nedenle şimdiden bunun üzerinde konuşulmasını doğru bulmuyorum. Dışişleri Bakanı iken şu andaki Türk Cumhurbaşkanı Gül'le konuştum bu konuyu. AB'ye hazırlık görüşmeleri sırasındaydı bu konuşmamız. Müzakerelerin hazırlığı dönemindeydi. Türkiye'de 'yarın AB üyesi olacağız' diyen hiçbir politikacı tanımıyorum. Herkes bu sorunun bugün gündemde olmadığını biliyor. Öyle de olsa böyle de olsa komşu kalacağız.
Türkiye önemli
Soru: Alman Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, komşu ülkelerde ve Orta Doğu'da yaşanan sorunların çözümü için Türkiye'nin daha önemli bir rol üstlenmesini öneriyor. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?
Westerwelle: Bölgede var olan sorunlar örneğin Kıbrıs sorunu akıllı bir Türk politikası olmadan çözümlenemez. Bundan bir süre önce Yunanistan hükümeti temsilcileriyle biraraya geldim. Onlar da Türk hükümetinin bölgedeki rolünün ne denli önemli olduğunun bilincinde. Türkiye bölgesinde, hatta dünyada hem ekonomik hem de politik olarak kendi önemini biliyor.
Ben de gitmek istedim
Soru: Erdoğan'ın Davos'ta oturumu terk etmesini nasıl değerlendirdiniz?
Westerwelle: Ben de Davos'taydım o günlerde. Ama orada değildim. Orada neler oldu bitti bilmiyorum. Ama ben de bir defasında podyumu terk edip gitmek istedim. Fakat gitmedim. Çekip gitmek için her halde önce başbakan olmak gerekiyor. Ben Başbakan Erdoğan'ı şahsen çok az tanıyorum. Ama Cumhurbaşkanı Gül'le çok kez biraraya geldim. Cumhurbaşkanı olmadan önce Dışişleri Bakanı iken hem Almanya'da hem de Türkiye'de çok kez görüştük. Etkileyici bir şahsiyet.
Soru: Ekim ayından sonra Westerwelle'yi Bakan Babacan'la görüşecek Alman Dışişleri Bakanı olarak görecek miyiz?
Westerwelle: Seçimlerden sonra Almanya'nın akıllı bir Dışişleri Bakanı olacak. Seçimden sonra politikada benim yerimin neresi olacağına seçmenler karar verecek. Kendim için endişe etmeme gerek yok. Yeteri kadar bağımsızım.
Soru: Ama böyle bir görev size de cazip gelir değil mi?
Westerwelle: Ben Almanya'nın orta sınıfa, ekonomik sağduyuya, eğitime, yurttaşlık haklarına ağırlık veren yeni bir hükümete acilen kavuşmasını istiyorum. Ben Almanya ve Avrupa'nın çıkarlarına sahip çıkan, özellikle de iyi komşuluk ilişkilerine öncelik veren bir dışpolitika istiyorum. Ben özellikle de dış politikada yeniden silahsızlanma inisiyatifini üstlenecek bir hükümet istiyorum. Dünyada askeri sürtüşmeler var. Yıllarca silahlanma yaşadık. Bu duruma silahsızlanma yoluyla son verilmeli. Avrupa, Türkiye, Almanya, ABD, Rusya buna katılmalı.
İstanbul'a hayranım
Soru: SPD'li eski Federal İçişleri Bakanı Otto Schily, 'en iyi uyum asimilasyondur' demişti. Buna katılıyor musunuz?
Westerwelle: Hayır. Asimilasyon bende başka bir canlı tarafından emilme, kendi kimliğinden feragat etme gibi bir “science fiction” izlenimi yaratıyor. Hayır, burada sözkonusu uyumdur. Ben İstanbul'u seviyorum. Bonn'da yaşayan ve İstanbul'u cebi kadar iyi tanıyan Türk kökenli bayan bir arkadaşım var. İstanbul'u dolaştım, hayran kaldım. Bu kenti defalarca ziyaret ettim.
Yalnız tatil beldelerini değil Ankara'yı da tanıyorum, başka yerlerini de Türkiye'nin. Şayet Türkiye'de yaşasaydım ki, İstanbul dünyada yaşanacak en güzel kentlerden biri, ilk yapacağım şey Türkçe öğrenmeye başlamak olurdu. İlerleyen bu yaşımda becerebilir miyim bilmem. Şunu da söylemek istiyorum, Alman aşırı sağcı aptallara bir defa İstanbul'a gitmelerini öneriyorum. Gitsinler bu kentin ne kadar modern, aydın, iyimser ve canlı olduğunu görsünler.
Çok Türk arkadaşım oldu
Soru: Kısa bir süre önce açıklanan bir araştırma, Almanya'da yaşayan Türklerin uyum sağlamak istemediği şeklinde yansıtıldı. Siz yıllarca Bonn'da ve Kuzey Ren Vestfalya'da Türklerin arasında yaşadınız. Öyle bir intiba edindiniz mi?
Westerwelle: Ben Bonn'un eski kent merkezinde büyüdüm. Bu kesim Berlin'de 'Türk bölgesi' olarak adlandırılan yerle kıyaslanabilir. Gerçi Bonn'da da 'Türk mahallesi' deniliyordu oraya. Anne babası Türk olan kendi yaşımda birçok oyun arkadaşım vardı. Daha sonraki yıllarda okulda ve üniversitede de Türk kökenli arkadaşlarım oldu. Türk kökenli gençlerin uyum sağlama eğilimli olmadıkları iddiasını kabul edemem. Öyleleri de var, böyleleri de var. Akıllı Almanlar var, budala Almanlar da var. Budala Türkler de var, akıllı Türkler de var.
Almanca Almanca
Soru: Yapılan araştırmalar göçmen kökenli çocuk ve gençlerin özellikle de Türk kökenlilerin eğitimde ciddi eksiklikler olduğunu göstermektedir. Bu nasıl giderilir ve bunun için partiniz neler yapmaktadır?
Westerwelle: Buradan en önemli unsur dildir ve dilin iyi bilinmesidir. Almanya'da başarılı olmak isteyen ister okulda ister iş piyasasında her şeyden önce Almancayı öğrenmelidir. Hem de iyi derecede öğrenmelidir. Eğitim ve yaşanılan ülkenin dilini bilmek her alanda başarının anahtarıdır. Bu yalnız Almanya'da değil, dünyanın her yerinde böyledir. Almanya'da başarılı olmak isteyen Almanca bilmelidir.
Ben kendim de önce Realschule'ye (ortaokul) gittim. Sonradan liseyi bitirerek üniversite öğrenimi yaptım. O nedenle eğitim şansının yaşam için ne ifade ettiğini çok iyi bilirim. Türk kökenli ailelere, diğerlerine de, çocuklarının Almanca öğrenmelerine özen göstermelerini bilhassa tavsiye ederim.
Soru: Almanya'da yaşayan Türk kökenli insanlara neler tavsiye edersiniz?
Westerwelle: Almanca öğrenin! Eğitim şansından yararlanın! Her şeyden önce de her zaman düştüğünüzden bir kez daha fazla ayağa kalkın!