Güncelleme Tarihi:
‘İstanbul’ adlı oyun, bambaşka bir perspektiften aktarılan bir misafir işçi hikâyesi. Üstelik bu oyunda başrolü müzik oynuyor. Ekonomik mucizenin Almanya’da değil, Türkiye’de gerçekleştiğini ve tüm iş gücü göçünün aksi yönde yaşandığını varsayan oyunda, İstanbul’a misafir işçi olarak giden Svabyalı Klaus Gruber’ın hikâyesi anlatılıyor. Selen Kara ve Torsten Kindermann’ın yorumladığı Akın E. Sipal’in ‘İstanbul’ eseri için Schauspielhaus’un sanat yönetmeni Axel Preuss, zıtlıkların, çatışmaların belirlediği bir dünyada diyaloğa ve ortak akla alan açacak böyle çalışmalara olan ihtiyacı dile getiriyor ve bir araya gelmek ve paylaşmak için “Bu hikâye Stuttgart’ta anlatılmalı” diyor. Türkiyeli misafir işçilerin şehrin inşasında ve bölgesel ekonomik gelişmede büyük rol oynadığı Stuttgart, tarihsel birikimiyle oyun için ideal bir arka plan sunuyor. Eyalet başkentinde bugün de en büyük göçmen grubunu halen Türkiye kökenliler oluşturuyor. Yönetmen, oyun yazarının çizdiği çerçeveyi takip ederek, ‘İstanbul’u biyografik deneyimlerle donatmış, bunun için de Alman-Türk bir reji ekibi oluşturmuş.
BURANIN KÜLTÜRÜNÜ ŞEKİLLENDİRDİLER
‘İstanbul’ tiyatro oyununun Stuttgart’ta sahneye konulması için proje ortağı olarak katkı sunan Stuttgart Türk-Alman Forumu’nun yöneticisi Kerim Arpad’a göre Avrupa’nın ekonomik mucizesini gerçekleştirmekle kalmayıp, beraberlerinde getirdikleri hayat biçimi, mutfak kültürü ve yaşam sevinciyle bulundukları yerin kültürünü şekillendiren insanların öyküsü bu. Salt iş gücü olarak görülen bu insanlarla ne kadar az temas kurulduğunu, onları anlama çabasının çok geç geliştiğini, hatta kendisinin de eşi Selin Kara ile hayatını birleştirmesinden sonra Türkiye ve Türkiye kökenlilerin kültürüyle ne kadar az ilişkisi olduğunu şaşırarak fark ettiğini anlatan Thorsten Kindermann, bu oyunun geç kalınmış olan ‘bakış açısı değişikliği’ için, ‘görünenin ardına bakmak’ için bir fırsat sunduğunu söylüyor. Sezen Aksu’nun müziğe başladığı günden beri ‘modern’ olduğunu, müziğinin zamandan bağımsız ve hep güncel olarak nitelendirilebileceğini ekleyen Kindermann, oyunun metni ve karakterlerin ruh halleri üzerinden bir Sezen Aksu seçkisi oluşturduklarını aktarıyor. Şarkılar, tiyatro metninin devamı niteliğinde. Karakterler, ilişkilerini, yalnızlıklarını, aşklarını, memleket özlemini Sezen Aksu şarkılarını seslendirerek ifade ediyor. Sahnede dört multi-enstrümantalist, Stuttgartlı misafir işçi Klaus Gruber’e mutluluk arayışında eşlik ediyor.
SÖYLEŞİLER YAPILACAK
Belirli tarihlerde Altes Schauspielhaus’daki ‘İstanbul’ temsillerinin ardından çocukluk ve gençliğinin bir bölümünü 1930 ve 1940’lı yıllarda Türkiye’de geçiren eski Mercedes CEO’su Edzard Reuter’dan eski Belediye Başkanı Wolfgang Schuster’a, Eyalet Parlamento Başkanı Muhterem Aras’tan oyun ekibine kadar özel kişilerle söyleşiler gerçekleştirilecek ve Delphi Sineması’nda ‘misafir işçilerin’ müziğine odaklanan filmler gösterilecek. ‘İstanbul’ müzikli oyununu zenginleştiren yan etkinlikleri hayata geçiren Stuttgart Türk-Alman Forumu’nun yöneticisi Kerim Arpad, “Misafir işçilerin tarihi hâlâ yeterince algılanmıyor, muhtemelen yeterince anlatılmıyor da” diyor ve bunu telafi etmenin tam zamanı olduğunu söylüyor. ‘İstanbul’, her yaştan, her sosyal gruptan, her etnik kimlikten izleyiciyi müziğin ortak diliyle oyuna ve müziklerine eşlik etmeye çağırıyor. Oyun, göç gibi zorlu bir olguyu karnaval havasında sahneye taşıyarak hem düşündürüyor hem eğlendiriyor. Oyunun 9 Haziran - 15 Temmuz tarihleri arasında sahneleneceği tüm tarihlere www.schauspielbuehnen.de ve www.dtf-stuttgart.de adreslerinden ulaşılabilir.