Güncelleme Tarihi:
Schaeuble, bugün başkent Berlinde düzenlenen 3. İslam Konferansından sonra bazı katılımcılarla birlikte düzenlediği basın toplantısında, bazı eyaletlerdeki okullarda daha şimdiden seçmeli olarak "İslam bilgisi" dersinin verildiğine dikkat çekerek, "Almanyadaki okullarda düzenli İslam din dersi verilebilir" dedi.
İslam derslerinin devlet tarafından verilmediğine ve eyalet yönetimlerinin sorumluluğunda olduğuna dikkat çeken Schaeuble, eyalet yönetimlerinin de bunun için belirli bir muhataba ihtiyaçları olduğunu, Müslüman kuruluşların bu nedenle kendi aralarında örgütlenmeleri gerektiğini belirtti.
Bir Alman gazetesinin "Faşist Almanya" başlığını kullanması ve bir araştırmaya göre ülkede yaşayan Türklerin çok büyük bölümünün başbakanları olarak Recep Tayyip Erdoğanı gördüklerini söylemeleri konusunda ne düşündüğünün sorulması üzerine de Schaeuble, Türkiyeye yaptığı ziyaret sırasında da büyük bir açıklıkla Almanyanın hiçbir şekilde yabancı düşmanı bir ülke olmadığını söylediğini belirterek, Almanyanın demokratik ve özgürlükçü bir ülke olduğunu, bazı İslam ülkelerinde de örnek gösterildiğini kaydetti.
Almanyada yaşayan herkesin yasalar çerçevesinde her şeyi yapmaya hakkı olduğunu, ancak siyasete katılımın sadece Alman vatandaşlarına mahsus olduğunu ifade eden Schaeuble, bunu doğru bulduğunu, göçmenlerin de Alman vatandaşı olmak isteyip istememe konusunda karar vermeleri gerektiğini söyledi.
Bu çerçevede Türk hükümetinin de Türkiyede yapılacak seçimlere yurt dışından katılım için mektupla oy kullandırtma planını olumlu karşıladığını belirten Schaeuble, buna rağmen Almanya Başbakanı Angela Merkelin, ülkede yaşayan herkesin başbakanı olduğu şeklindeki açıklamasını da doğru bulduğunu bildirdi.
Schaeuble ayrıca, İslam konferanslarının kolay olmadığı, ancak sürdürülmesi gerektiği ve ön yargıların ancak bu sayede giderilebileceği konusunda da tüm katılımcılarla görüş birliği içinde olduklarını ifade ederek, ön yargıların giderilmesi konusunda çalışma gruplarının çabalarının da gerekli görüldüğünü, bu çabaların sadece Müslümanlar için değil, Almanyadaki demokratik düzenin korunması açısından da önemli olduğunu kaydetti.
Eğitim Bakanları Konferansı dönem başkanı olarak toplantıya katılan Saarland Eğitim Bakanı Annegret Kramp-Karrenbauer de bazı eyaletlerdeki okullarda "İslam bilgisi" derslerinin verildiğine işaret ederek, düzenli İslam dersi verilmesi konusunda ise eyalet yönetimlerinin muhatap alabilecekleri büyük Müslüman çatı kuruluşlarının bulunmaması gibi bazı engellerin olduğunu söyledi.
Konferansta görüştükleri "çalışma grupları ara sonuçlarının" olumlu olduğunu belirten Bakan, bu sonuçları diğer eyalet yönetimlerine de ileteceğini kaydetti.
Bakan Kramp-Karrenbauer, bir Türk gazetecinin, İslam dersi verilmesi konusunda karar alınması durumunda bunun hemen uygulanıp uygulanamayacağı şeklindeki sorusuna karşılık da bunun hemen gelecek yılki müfredatta uygulanamayacağını, bunun için uygun öğretmenlerin ve görüşme muhataplarının bulunması ve programların hazırlanması gerektiğini ifade ederek, uygulamaya geçilmesinin birkaç yıl zaman alabileceğini, hiçbir eyalette bu uygulamaya gelecek yıl başlanamayacağını kaydetti.
İçişleri Bakanları Konferansının dönem başkanı olarak toplantıya katılan Hessen Eyaleti İçişleri Bakanı Volker Bouffier, İslam Konferansında ilerleme sağlandığını belirterek, güvenlik konularının yanı sıra başörtüsü ve cami inşaatları konularının gündeme geldiğini, bazı konulardaki tartışmaların sürdürülmesinin de gerekli olduğunu gördüklerini söyledi.
MÜSLÜMAN TEMSİLCİLERİN AÇIKLAMALARI
Almanya Müslümanlar Koordinasyon Kurulu (KRM) dönem başkanı olan Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) diyalog sorumlusu Bekir Alboğa, basın toplantısında yaptığı açıklamada, İslam dininde ve Allahın huzurunda da kadınlarla erkeklerin eşit olduğunu belirterek, bu nedenle Alman anayasasını örnek bir anayasa olarak gördüklerini söyledi.
İslam Konferansından da mutluluk duyduklarını ve desteklediklerini ifade eden Alboğa, İslam dersi verilmesi konusunda Schaeuble tarafından ilk kez bu kadar açık söylemlerde bulunulmasından dolayı da büyük mutluluk duyduklarını kaydetti.
Laik Müslümanlar adına konferansa katılan yazar Necla Kelekin, KRM tarafından yapılan açıklamaların sadece sözde kaldığını ve Müslümanlar arasında uygulamada kadın-erkek eşitliğinin olmadığını, Almanyada gizli şeriat mahkemelerinin bile bulunduğunu ve küçük kızların başörtüsüyle ana okullara gönderildiklerini belirtmesi üzerine de Alboğa, anayasaya bağlı olduklarını tekrarladı ve şeriat mahkemeleriyle küçük kızların başları bağlı olarak ana okullarına gönderilmelerini de istemediklerini belirtti.
KRMyi federal düzeyde kurduklarını da hatırlatan Alboğa, okullardan eyaletlerin kendilerinin sorumlu olmaları nedeniyle bir an önce eyaletler düzeyinde de KRM temsilcilikleri kuracaklarını ve böylece eyalet yönetimleri tarafından bir dini cemaat olarak kabul görmek ve İslam dersleri için muhatap alınmak istediklerini söyledi.
Alboğa, bir gazetecinin, DİTİBin "Türkiyedeki Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı olduğunun ve diğer bir ülkeye bağlı bir kuruluşun aslında İslam Konferansına katılamayacağı" sözleri üzerine de Diyanet İşleri Başkanlığına, özellikle imamların gönderilmesiyle ilgili yardımlarından dolayı müteşekkir olduklarını, ancak bu işbirliğinin DİTİBin bir Alman kuruluşu olduğu gerçeğini değiştirmediğini sözlerine ekledi.
Alman Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) Genel Sekreteri Ali Ertan Toprak da "Burası bizim ülkemiz, bizim devletimiz" diyerek, eşit düzeyde oturup tartışabilmelerinin bile konferansın önemini göstermeye yeterli olduğunu, kendilerinin de bu sürece katkı sağlamaya devam edeceklerini belirtti.
Kreuzberg Mesleki Eğitim Merkezi (BWK) Başkanı Nihat Sorgeç de konferansta çok farklı görüşlerin olduğunu, ancak iyi niyetin tüm katılımcılarda bulunduğunu ifade etti.
Türk ve Alman basınını da İslam Konferansının çalışmaları konusunda "faydalı olmadıkları" gerekçesiyle eleştiren Sorgeç, ülkede yaşayan çok sayıda Türkün kendisini Almanyaya bağlı hissetmediğini, bu konuda da basına önemli görevlerin düştüğünü söyledi.
İslam Konferansına katılan Almanya İslam Konseyi Başkanı Ali Kızılkaya da A.A muhabirine yaptığı açıklamada, Alman anayasasına bağlılık konusunda aslında bir görüş ayrılığı olmadığını, ancak bazı ön yargılardan dolayı bunun uzun uzun tartışıldığını belirterek, anayasaya bağlı olduklarını ifade etti.
Almanyada yaşayan yaklaşık 800 bin öğrencinin anayasaya göre İslam dersi görme hakları olmasına rağmen, bunun çeşitli bahanelerle verilmediğini kaydeden Kızılkaya, şimdi eyaletlere bu konuda bir tavsiye listesi verildiğini, çünkü eğitimin eyaletlerin kendi yetki alanına girdiğini belirtti.
Güvenlik ve radikal dincilik tartışmalarında ise bir uzlaşmaya varamadıklarını belirten Kızılkaya, bu konuda Müslümanların, radikal dinciliğin ve terörizmin birlikte anıldığını, bunun da terörizmi lanetleyen İslamiyete karşı bir haksızlık olduğunu, zaman yetersizliğinden dolayı bu konuyu uzunca ele alamadıklarını, ancak bu tartışmanın daha sonra da sürdürüleceğini kaydetti.