Güncelleme Tarihi:
Raporda anlayanlar veya anlamak isteyenler için çok çarpıcı rakamlar var.
Almanya’ya 2013 yılında 1 milyon 230 bin yabancı, yani kalıcı veya geçici göçmen gelmiş.
Aynı yıl 800 bin kişi de Almanya’yı terk etmiş.
Bunlar arasında öğrencisi var, işçisi var, ustası var.
Mimarı, mühendisi, doktoru, bilimadamı var.
Tabii aile birleşimi yoluyla gelenler de var.
Rakamlara biraz dikkatli bakıldığında önemli bir unsur hemen göze çarpıyor.
Almanya’ya 2013 yılında gelenlerin yüzde 76.8’i Avrupa ülkelerinden.
Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden gelenlerin oranı da toplam göçün içinde yüzde 61.5’i buluyor.
En büyük grubu Polonyalılar oluşturuyor.
2013 yılında Almanya’ya 197 bin 9 Polonyalı gelmiş.
Aynı dönemde 125 bin 399 Polonyalı da Almanya’yı terk etmiş.
Polonya’dan sonra Almanya’ya en çok göç gönderen ülkelerin başında Romanya ve Bulgaristan gelmekte.
Bizim bildiğimiz, Polonyalılar Avrupa’nın en katı Katolik halkıdır.
Bizim bildiğimiz, AB ülkelerinin hemen hemen hepsinde insanların çok büyük bir bölümü Hıristiyandır.
Yani ya Katolik, ya da Protestan.
* * *
İşte bu rakamlara bakınca aklıma; Pegida kısa adıyla tanınan Batı’nın İslamlaşmasına karşı Yurtsever Avrupalılar olarak sokaklara dökülen ırkçı, yabancı düşmanı, İslam düşmanı neonaziler ile sağ popülist Almanya İçin Alternatif (AfD) yandaşları ve onların peşine takılan zavallı insanlar geliyor.
İçimden onlara “Şu resmi rakamlara bakın. Sadece bakmayın, görün de. Almanya İslamlaşmıyor, daha da Katolikleşiyor, daha da Protestanlaşıyor” diye haykırmak geliyor.
“Bu bir Müslüman göçü değil, Katolik, Protestan göçüdür” demek geliyor içimden.
Raporda çok açık bir biçimde geçen yıl Türkiye’den Almanya’ya gelenlerin sayısının Türkiye’ye gidenlerden daha az olduğu da yer alıyor.
2013 yılında Türkiye’den Almanya’ya 23 bin 230 kişi gelmiş, 27 bin 897 Türk ve Türk kökenli de Almanya’yı terk etmiş.
Yani giden gelenden fazla...
Hem de 2006 yılından beri bunun böyle olduğunun da altı çizilmiş.
Nitekim Bakan de Maiziere de sunumunda buna dikkati çekti.
Almanya’dan Türkiye’ye gidenlerin önemli bir bölümünü burada iyi eğitim almış insanların oluşturduğunu söyledi.
“Biz bu insanların burada kalmalarını arzuluyoruz” demeyi de ihmal etmedi.
Bakan Thomas de Maiziere’e, “Sayın Bakan, çoğu bu ülkede doğup büyüyen, eğitimlerini, sosyalizasyonlarını burada alan ve bu ülkeye çok iyi uyum sağlamış insanların doğru dürüst tanımadıkları Türkiye’ye gitmelerinde acaba Alman toplumunun onlara ‘olumsuz yaklaşımları’ bir rol oynamış mıdır?” diye sordum.
Motifleri hakkında detaylı bilgilere sahip olmadıklarını söyledi.
Özellikle emekli Türk kökenliler ile kendilerine daha iyi çalışma şansı ve imkanı görenlerin Türkiye’ye gittiklerini söylemekle yetindi.
Almanya’da iç politikadan en yüksek düzeyde sorumlu Bakan de Maiziere daha fazla ne diyebilirdi ki?
“Bu insanlar burada doğup büyüdükleri halde onlara ne yazık ki, hala ‘yabancı’ gözüyle bakılmakta” diyemezdi.
“Bu insanlar burada eğitim, mesleki eğitim, yüksek öğrenim gördükleri halde, ne yazık ki, hala hem günlük yaşamda hem de iş piyasasında dışlanmakta” diyemezdi.
“Bu insanlar Almanya’ya her alanla uyum sağladıkları halde, ne yazık ki, onlara hala ‘buralı’ gözüyle bakılmamakta” diyemezdi.
* * *
Evet, yapılan tüm araştırmalar ve bilimsel çalışmalar Almanya’nın göçe ve göçmene ihtiyacı olduğunu gösteriyor.
Hem de kalıcı göçmene.
Ancak anne-babalarının emekli aylıklarını göçmen kökenlilerin finanse ettiğini, gelecek yıllarda kendilerinin emekli aylıklarını da, çoğu genç olan bu insanların finanse edeceğini bile bile sokaklara dökülen Pegidacıların karanlık kafalarına bunu kim sokacaktır?
Ve ne zaman?