Güncelleme Tarihi:
Birleşmiş Milletler'in gıda sorununu yeni küresel tehdit olarak ilan etmesinin, insanlık tarihinin belki de en büyük kıtlığının yıl dönümüne denk gelmesi son derece manidar. Zira dünyanın gıda krizi tedirginliğini yaşadığı şu günlerde İrlanda, 163 yıl önce kıtlıkta yitirdiği 2 milyon insanını anmaya hazırlanıyor. Her yıl olduğu gibi bu 2 Mayıs günü de binlerce İrlandalı acımasız kırımın elinden kurtarabildiği çocuklarını Amerika'ya göndermek zorunda kaldığı Cork City limanında bir araya gelecek. Ve atalarının yaşadığı trajediyi hatırlarken, aynı zamanda kendilerine yardım elini uzatan tek ülke olan Osmanlı Devleti'ni de minnetle anacak.
Nüfus 2 milyon azaldı
Tarihçiler 1845'in, kıta Avrupa'sında tarımın bolluk yıllarından birisi olduğunu yazar. Ne var ki, Amerika'dan ülkeye sızan salgın mikrobu, bir hafta içinde sadece İrlanda'daki ürünlerin tamamını çürütüp arazileri çamur deryasına dönüştürmüştür. Sonbahar bittiğinde ülkede tüm yabani meyveler tükenmiş, sıra kedi ve köpeklere gelmiştir. 3 yıl içinde nüfusu 8 milyondan 6 milyona inen İrlanda'da tek kurtuluş Amerika'ya göçtür artık. İrlanda'nınki kadar travmatik olmasa da o yıllarda aynı kaderi paylaşan bir başka ülke daha vardır. Konya Ovası'nı vuran kuraklık nedeniyle Osmanlı Padişahı Abdülmecid hayli sıkıntılı günler geçirmektedir. İrlandalı doktorunun tüm ailesini kıtlıkta kaybettiğini duyduğu anda Osmanlı sultanı, siyasi ve ekonomik olarak sarsılan tahtını sağlamlaştırmakla 4 bin kilometre ötede yaşanan drama yüzünü dönmek arasında zor bir tercih içinde kalır.
İngiltere yardıma karşı çıktı
Cüretkar bir kararla İngiltere Kraliçesi'ne elçi gönderir Abdülmecid ve İrlanda'ya 10 bin sterlin yardım yapmak istediğini bildirir. Kraliçe bu isteğe karşı çıkar çünkü kendisi sadece 2 bin sterlin vermiştir. En fazla 1000 sterlin bağış yapmasına izin verebileceğini bildirir. Padişah teklifi kabul eder etmesine ama binbir zorlukla bir araya getirdiği 3 gemi dolusu gıdayı İrlanda'ya göndermekten de geri durmaz. Miadını doldurmaya başlamış bir imparatorluğun İngiliz müstemlekesine el uzatması kuşkusuz kraliçe nezdinde kabul edilemez bir tavırdır. İngiliz donanması gemileri geçirmemekte, Abdülmecid'in kaptanları ise yardımı İrlanda'ya ulaştırmakta kararlıdır. Gemiler Cork City ve Belfast'a yanaşamasa da İrlanda'nın küçük kenti Drogheda'ya gizlice demir atmayı başarır. 3 gemi dolusu erzak İrlanda için çare değildir elbette, ama Osmanlı-İrlanda dayanışmasının bugüne dek unutulmaması için de yeterlidir.
Drogheda'ya dayanışma anıtı
İrlanda'da her yıl mayıs ayındaki törenlerde Padişah Abdülmecid'i gururla anılıyor. Nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar ulaşan bu olay, 1995'in 2 Mayıs anmalarında bir efsane olmaktan çıktı ve İrlanda devleti tarafından resmen belgelendi. Drogheda'da Osmanlı kaptanlarının misafir edildiği ve bugün Westcourt Oteli'ne dönüştürülen eski belediye binasının duvarına görkemli bir törenle Osmanlıya şükran plaketi asılarak, iki tuhaf ülke arasındaki tuhaf dostluk bağı resmileştirildi. Bugün bile eşine az rastlanabilecek bu uluslararası dayanışmanın resmi tarihe not düşülmesini sağlayan dönemin İrlanda Büyükelçisi Taner Baytok, İrlandalıların 1.5 asırdır unutmadığı bu olayı bizim de hatırlamamız için hala heyecanla anlatmayı sürdürüyor.
1993 yılında İrlanda'da göreve başlayan Baytok'un, Osmanlı yardımını nasıl öğrendiğine dair anısı da en az Abdülmecid'in tavrı kadar enteresan aslında: "Elçilik binamız bir düşkünler yurdunun en üst katıydı. Her gün yaşlı, hasta insanların arasından geçip elçiliğe gidiyordum. Bir gün yaşlıca bir kadın kolumdan tuttu ve Oğlum sizinle golf oynamayı çok istiyor. Senin ataların, açlıktan ölen benim atalarıma tek yardım eden olmuş. 3 gemi dolusu erzağı Drogheda'ya göndermiş. Biz bunu hiç unutmadık' dedi. O andan itibaren bu olayı araştırmaya başladım."
Büyükelçinin büyük çabası
Baytok'un işi hiç kolay olmamış. Derhal Drogheda'nın yolunu tutmuş ve Belediye Başkanı Alderman Frank Goddfrey'e durumdan bahsetmiş. Başkan, yıllar boyu İrlanda'da Osmanlı yardımının anlatıldığını ancak ellerinde bunu kanıtlayacak bir belgenin bulunmadığını üzüntüyle söylemiş. Pes etmemiş Baytok, Ankara'ya Başbakanlık'a ve Topkapı Müzesi'ne konuya dair bir belge bulunup bulunmadığının araştırılması için yazı göndermiş. Ve aradığı belge sonunda İngiltere'nin Ankara Büyükelçiliği'nin arşivinde bulunmuş.
Bugün aslı Topkapı Müzesi'nde sergilenen İrlanda asilzadelerinin padişaha hitaben kaleme aldıkları teşekkür mektubunda şöyle yazmaktadır: "Aşağıda imzaları bulunan biz İrlanda asilzadeleri, beyefendileri ve sakinleri, majesteleri tarafından, acı çeken kederli İrlanda halkına gösterilen cömert hayırseverliğe ve ilgiye en derin minnetlerimizi saygıyla takdim eder ve onlar adına majesteleri tarafından İrlanda halkının ihtiyaçlarını karşılamak ve acısını dindirmek üzere cömertçe bağış için teşekkürlerimizi sunarız."
En güçlü zamanında fetihlerle büyümüş bir imparatorluğun en zayıf anında dünyanın bir ucuna yardım elini uzatması Osmanlı'nın bir ironisi herhalde. Milyonlarca insanın açlıktan öldüğü bir coğrafyanın aynı zamanda dünyanın en verimli kültürel iklimine sahip olması da İrlanda'nın ironisi belki de.
Gulliver'in Seyahatleri'nin yazarı Jonathan Swift'ten Oscar Wilde'a, Homeros'un Odisseya destanını Ulysses olarak yeniden yaratan James Joyce'tan idealist mizahçı Bernard Shaw'a ve Godot'yu Beklerken'le tiyatro sahnelerini fetheden Samuel Beckett'a kadar nice kıtlık çocuğu Osmanlı yardımını engellemeye çalışan İngiltere'nin gururlandığı edebi mirasın da mimarları çünkü.
Kaynak: Referansgazetesi