Irkçılığa karşı sesimizi yükseltelim

Güncelleme Tarihi:

Irkçılığa karşı sesimizi yükseltelim
Oluşturulma Tarihi: Ekim 12, 2020 09:57

Almanya Uyum Vakfı, özellikle son yıllarda artan ırkçılığa karşı daha yoğun ve daha ciddi bir mücadele verilmesi için yeni bir kampanya başlattı. Misyonu, ‘Toplumsal birlikteliği korumak, Almanya’nın geleceğini güvence altına almak’ olan ve 2008 yılında kurulan bu vakıf, sağduyulu herkesi ırkçılığa karşı mücadeleye çağırdı.

Haberin Devamı

Irkçılığa karşı sesimizi yükseltelim
DAHA önceki dönemlerde ‘Raus mit der Sprache. Rein ins Leben’ (Dilini çıkar. Yaşama gir-katıl) kampanyası ile göçmen kökenlilerin Almanca öğrenmelerine tam destek verdi. 

Yıllardır ‘GEH DEINEN WEG’ (Kendi Yolunda İlerle) kampanyası ile de göçmen kökenli gençlere dönük burs ve kılavuz-yönlendirici, yol gösterici programıyla onların hem başkalarıyla ilişki kurmalarına hem de meslek hayatına atılmalarına katkıda bulundu.
Hâlâ da bulunmakta.
*
Almanya Başbakanı Angela Merkel’in hamiliğini üstlendiği, Almanya’nın eski Cumhurbaşkanı Christian Wulff’un başkanlığını ve Gonca Türkeli-Dehnert’in genel müdürlüğünü yaptığı Almanya Uyum Vakfı, geçen hafta başında ırkçılığa karşı ‘Meine Stimme gegen Hass’ (Benim Sesim Nefrete Karşı) sloganıyla yeni bir girişim başlattı.
Bu girişimin-kampanyanın tanıtımını, Vakfın Başkanı Christian Wulff ile parasal destek veren Federal Hükümetin Göç, Sığınmacılar ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Annette Widmann-Mauz ve Federal Siyasi Eğitim Merkezi (bpb) Başkan Yardımcısı Cemile Giousouf yaptı.
Bu kampanyaya tam destek veren Alman Futbol Federasyonu’nun (DFB) Başkanı Fritz Keller de video konferans yoluyla “Mücadelede varız” dedi.
Bu kampanya boyunca afişlerle, televizyonlarda, gazete ve dergilerde yayınlanacak spotlarla, sosyal medyadaki aksiyonlarla ilk planda ırkçı saldırı kurbanlarının unutturulmaması hedefleniyor.
Tabii aşırı sağa, ırkçılığa, kin ve nefrete karşı daha yoğun ve daha ciddi bir mücadele verilmesi de.
‘#MeineStimmeGegenHass’ hashtag’iyle sosyal medya üzerinden ses kayıtları gönderilmesi yoluyla gençlerin desteği de hedefleniyor.
Hazırlanan afişlerde ‘Ancak ölüler susar’, ‘Nefret ölümcüldür’, ırkçı saldırılar ve kundaklamalarda göçmen kökenlilerin yaşamlarını yitirdiği Solingen, Rostock, Münih, Kassel, Halle, Hanau kentlerinin isimleri var.
Tüm konuşmacılar, toplumun her kesimine barış içinde birlikte yaşamın korunması, Almanya’da demokrasinin korunması için aşırı sağa, ırkçılığa, karşı kararlı bir biçimde mücadele vermeleri çağrısında bulundular.
Ve “Irkçılığa, kine, nefrete karşı sesinizi yükseltin” dediler.
Eski Cumhurbaşkanı Wulff ile Devlet Bakanı Widmann-Mauz’a, “Her ırkçı saldırıdan sonra yıllardır hep saldırganların ruh hastası ve psikolojik sorunları olduğu söyleniyor. Saldırılar ise nedense hep göçmen kökenlilere dönük. Bu gerekçeyi duyunca neler hissediyordunuz?” diye sordum.
İkisi de bu ‘gerekçelere’ ve yaklaşımlara katılmadıklarını söylediler.
Bu saldırıların ırkçı motifli olduğunu da vurguladılar.
Daha önceki dönemlerde de 8’i Türk, biri Yunan ve biri de Alman kadın polis olmak üzere 10 insanı katleden aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütüyle ilgili birçok gerçeğin ortaya çıkmadığını söyleyen ve bunu eleştiren Wulff, NSU kurbanı Türklerin yakınlarıyla hala ilişkisi olduğunu da söyledi.
NSU’nun küçümsediğini ve özellikle de her cinayetten sonra kurban yakınlarına ‘şüpheli’ gözüyle bakılmasının utanç verici olduğunu da.
*
O zamanlar Cumhurbaşkanı olan Christian Wulff, NSU kurbanlarını anma töreni düzenlemeyi planlamıştı.
Berlin’in ünlü ‘Gendarmenmarkt’ (Jandarma Pazarı) meydanındaki Konser Evi’nde 23 Şubat 2012’de düzenlenecek anma töreni için kurban yakınlarına ve diğer konuklara davetiyeler bile gönderilmişti.
Ancak 3 Ekim 2010’da iki Almanya’nın birleşmesinin 20’inci yıldönümünde yaptığı konuşmasında, “Artık İslam da Almanya’ya aittir” dediği için bazı medya organları ve çeşitli kesimlerin hedef tahtası haline geldiğinden dolayı istifa edip görevi bıraktığından, NSU kurbanlarını anma etkinliğine ev sahipliği yapamamıştı.
Çünkü bir iş insanından düşük faizli kredi almakla, geleneksel Ekim Şenliği’ne katıldığı Münih’te kaldıkları otel parasının, yedikleri yemeğin, içtikleri bira ve şarabın hesabının bir bölümünü tanıdık bir Alman film yapımcısına ödettirmek suçlamalarına hedef olunca, 17 Şubat 2012’de, yani anma töreninden bir hafta önce cumhurbaşkanlığından istifa etmişti.
Tam 2 yıl sonra da Hannover Eyalet Mahkemesi “Hiçbir suç unsuru bulunmadığına” karar vererek Wulff’u aklamıştı.
Ama kaybettiği cumhurbaşkanlığı koltuğuna geri dönememişti.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!