"Irkçılığa Karşı El Ele"

Güncelleme Tarihi:

Irkçılığa Karşı El Ele
Oluşturulma Tarihi: Mart 31, 2012 16:49

Almanya Türk Toplumu'nun (TGD) 9. Kurultayı başkent Berlin'de "Irkçılığa Karşı El Ele" sloganı ve geniş çaplı bir katılımla düzenlendi.

Haberin Devamı

Kurultayın açılışında konuşan Berlin Eyaleti Başbakanı ve Belediye Başkanı Klaus Wowereit, Almanya'da var olan ırkçılığın görmezlikten gelinemeyeceğini, herkesin ırkçılığa karşı mücadele etmesi gerektiğini belirterek, "Güvenlik makamları bazı şeylere dikkat etmedi, belki bilinçli olarak dikkat etmedi" şeklinde konuştu.

Bunun ve daha birçok sorunun cevabını, aşırı sağcılar tarafından işlenen cinayetlerinin aydınlatılmasından sonra alacaklarını ifade eden Wowereit, tüm demokratik partilerin yanı sıra sivil toplumun da tüm gücüyle ırkçılığa karşı mücadele etmesi gerektiğini kaydetti.

Türk toplumuyla bu konuda sıkı bir işbirliği yapmaktan dolayı çok mutlu olduğunu belirten Wowereit, ülkede yaşayan göçmenlere de eşit fırsatların tanınması gerektiğini, bu insanların kendi ülkelerinde iş bulamadığı için Almanya'ya geldiğini söyledi.

Eğitime önem vererek göçmen ailelerin çocuklarının da teşvik edilmesi ve toplumda hiç kimsenin dışlanmaması gerektiğini ifade eden Wowereit, "Modern Türkiye'de olmayan olumsuz şeyler Almanya'da da olmamalı" şeklinde konuştu.

Wowereit ayrıca, Anayasa Mahkemesi'nin 2003 yılında, aşırı sağcı Almanya'nın Milliyetçi Demokratik Partisinin (NPD) yasaklanması konusunda açılan davayı reddetmiş olduğunu da hatırlatarak, diğer yandan mahkemenin böyle bir davanın nasıl başarılı olabileceğinin de sinyalini verdiğini, bunun için NPD bünyesinde faaliyet gösteren Anayasayı Koruma Dairesi muhbirlerinin görevine son verilmesi gerektiğini söyledi.

NPD yasağının ülkedeki ırkçılığa karşı yeterli olmayacağını, ancak böyle bir partinin vatandaşların ödediği vergilerle beslenmesini de kabullenemediğini ifade eden Wowereit, ırkçılığa karşı mücadelenin her alanda sürdürülmesi gerektiğini, Berlin gibi açık ve hoşgörülü bir kentin, kültürel çeşitliliği ile ayakta durduğunu kaydetti. Wowereit, buna katkı sağlayan TGD'ye de teşekkür etti.

Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu da Almanca yaptığı konuşmasında, Wowereit'a cesaret verici sözlerinden dolayı teşekkür ederek, acıların çok derin olduğunu, aşırı sağcıların yıllarca fark edilmeden insan öldürebilmiş olmasının çok trajik bir durum olduğunu, Türklerin hayatlarından endişe etmesinin yanı sıra güvenlik güçlerine olan güvenini de yitirdiğini söyledi.

"Bu olaylar Almanya'nın imajına zarar vermiştir" diyen Karslıoğlu, ortak değerlerin dinden bağımsız olması sebebiyle ırkçı saldırıların tüm insanlığa yönelik olduğunu, bu nedenle ırkçılığa karşı birlikte mücadele edilmesi gerektiğini belirtti.

Türk toplumunun tek isteğinin, cinayetlerin tümüyle aydınlatılması ve tüm suçluların cezalandırılması olduğunu ifade eden Karslıoğlu, göçmenlerin Alman toplumuna katkısının, bu toplum tarafından istendikleri ölçüde olacağına dikkati çekti.

Almanya'da çalışmış olan Türk işçilerin çocuklarının günümüzde politika, spor ve ekonomi alanında da çok başarılı olduğunu kaydeden Karslıoğlu, olumsuz açıklamalarla sürdürülen uyum tartışmalarının, göçmenlerde, Almanya'da istenilmedikleri duygusunu yarattığını, bu nedenle uyum tartışmalarının, "Göçmenlerin toplum içinde yükselmesini nasıl sağlarız?" yönünde sürdürülmesi gerektiğini söyledi.

Kendisinin de Almanya'ya gelen bir işçinin çocuğu olduğunu hatırlatan ve babasının Alman vatandaşı olduğunu ifade eden Karslıoğlu, "Bu nedenle ben burada ülkemde sayılırım" şeklinde konuştu.

Karslıoğlu, göçmenlerin Almanya'da yabancı bir unsur gibi görülmemesi gerektiğini, bu ülkede yaşayan Türklerin Almanya ve Türkiye arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine önemli katkı sağladığını sözlerine ekledi.

Alman Bakan Pieper'in konuşması
Almanya Dışişleri Bakanlığında görevli Devlet Bakanı Cornelia Pieper, aşırı sağcılar tarafından işlenen cinayetlerin kendisini derinden üzdüğünü, Alman dostlarının ve komşularının kurbanların yakınlarına gösterdiği ilginin ise, Almanya'da ırkçılığa yer olmadığını gösterdiğini belirtti.

"Hoşgörüsüzlüğe karşı hoşgörü yok" diyen Pieper, Almanya ile Türkiye arasında çok derin tarihi ve dostane ilişkiler olduğunu, aşırı sağcıların işlediği cinayetlerden dolayı iki ülke arasındaki ilişkilerin bozulduğuna inanmadığını söyledi.

Tam aksine iki ülke arasındaki ilişkilerin, özellikle eğitim ve kültür alanında da gelişmekte olduğunu ifade eden Pieper, İstanbul'daki Türk-Alman Üniversitesi'ne ve Tarabya'da açılan Kültür Akademisi'ne çok sevindiğini kaydetti.

AB üyelik müzakereleri çerçevesinde Türkiye'de çok büyük değişikliklerin yaşandığına da işaret eden Pieper, üyeliğin uzun ve zorlu bir yol olduğunu, ancak Türkiye'nin kararlı bir şekilde reformları sürdürmesi durumunda bu yolda başarılı olacağına inandığını sözlerine ekledi.

Sosyal Demokrat Parti (SPD) Genel Başkan Yardımcısı Aydan Özoğuz, cinayetlerin aydınlatılması amacıyla oluşturulan Federal Meclis Araştırma komisyonunda yer aldığını ve her gün, Almanya'daki güvenlik sisteminin ne kadar karmaşık olduğunu öğrendiğini belirterek, bunun, güvenlik sisteminin zayıf yanlarının ortaya çıkartılabilmesi açısından önemli olduğunu söyledi.

Özoğuz, radikalizme karşı hangi kesimden gelirse gelsin mücadele edilmesi gerektiğini kaydetti.

Yeşiller Partisi ile Sol Parti'nin görüşleri
Yeşiller Partisi Federal Meclis Grubu Eşbaşkanı Renate Künast, cinayetlerin 13 yıl boyunca aydınlatılamamış olmasını Almanya gibi sanayileşmiş bir ülkede anlayamadığını ve bunlara hala inanamadığını belirterek, güvenlik makamlarının görevini iyi yapmamasının insanların ölmesine neden olduğunu ifade etti.

Kurbanların yakınlarının psikolojik açıdan da öldüğüne dikkati çeken Künast, kurbanlardan Mehmet Kubaşık'ın kızı Gamze Kubaşık ile yaptığı bir görüşmede, Kubaşık'ın, babasının öldürülmesinden sonra Alman arkadaşlarının da kendisiyle konuşmamaya başladığını ve kendisini dışlanmış hissettiğini söylediğini anlattı.

Öldürülen insanların Alman toplumuna uyum sağlamış kişiler olduğuna da dikkati çeken Künast, uyumun asimilasyon anlamına gelmediğini, uyum konusundaki sorunları kendilerinin de çok iyi bildiğini, bu nedenle popülist söylemlerde bulunan ve ülkede yaşayan Müslüman göçmenleri eleştiren Thilo Sarrazin gibi insanlara da ihtiyaçları olmadığını kaydetti.

Hangi dinden olursa olsun az eğitimli insanların, diğer insanlara her zaman ön yargıyla baktığını ifade eden Künast, bu nedenle eğitimin önemli olduğunu, okullarda farklı kültürlerin bayramlarının da kutlanması gerektiğini sözlerine ekledi.

Sol Parti Federal Meclis Grubu Başkanı Gregor Gysi de asıl sorunun, ırkçılığın toplumun orta kesiminden gelmesi olduğunu belirterek, cinayetlerin aşırı sağcılar tarafından işlenmemiş olduğunun düşünülmesinin bile ırkçı bir önyargının ürünü olduğunu savundu.

Bir gazetenin, döner büfesi işleten bir Türk'ün öldürülmesinden sonra, bu kişinin öğrencilere uyuşturucu sattığını yazdığını, daha sonra da gerçek olmayan bu haberden dolayı özür dilediğini ifade eden Gysi, bunun kabul edilemeyeceğini, çünkü ailelerin bir kez zan altına girdikten sonra kendilerini temize çıkartabilmesinin çok zor olduğunu kaydetti.

Çok kültürlü bir toplum oluşturmaya henüz hazır olmadıklarını da belirten Gysi, böyle bir toplum yaratılamaması durumunda sorunların çok daha fazla büyüyeceği uyarısında bulundu. Gysi, toplum içindeki ırkçı düşüncelere karşı mücadele etmeleri durumunda, aşırı sağcı katillere karşı da mücadele etmiş olacaklarını sözlerine ekledi.

Almanya Aile, Kadın, Yaşlılar ve Gençlik Bakanlığı Müsteşarı Hermann Kues, bugüne kadar Almanya'da aşırı sağcı cinayetlerin işlenebileceğine inanmadığını belirterek, bu cinayetlerden dolayı utanç duyduğunu söyledi.

Almanya'da yaşayan herkesin birbirine muhtaç olduğunu, bu nedenle ırkçılığa karşı nasıl birlikte mücadele edilebileceği ve nasıl daha hoşgörülü ve açık bir toplum yaratılabileceği konusunda düşünülmesi gerektiğini ifade eden Kues, hoşgörü için eğitimin de önemli olduğunu, bu nedenle bakanlık olarak birçok eğitim projesini desteklediklerini kaydetti. TGD Genel Başkanı Kenan Kolat da aşırı sağcıların işlediği cinayetler hakkında şu ana kadar yeteri kadar bilgi sahibi olamadıklarını ve bu cinayetlerden sonra istifa eden bir politikacının da olmadığını belirterek, bunun zamanının artık geldiğini, cinayetlerden kendisini sorumlu hisseden bazı politikacıların görevinden ayrılması gerektiğini söyledi.

Eski Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff'un sadece kişisel hatalardan dolayı bile istifa ettiğine işaret eden Kolat, ırkçılığın popülizm ile başladığını, bu nedenle popülizme son verilmesi gerektiğini, bunun için sivil toplumun çabasının da şart olduğunu kaydetti.

Onur plaketleri verildi
Konuşmaların ardından, yazar Sami Özkara'ya, kurbanların ailelerinin sorunlarıyla ilgilenmekle görevlendirilen ombudsman Barbara John'a ve Metropol FM'in Müdürü Tamer Ergün'e, kendi alanda yaptıkları başarılı çalışmalarından dolayı onur plaketleri takdim edildi.

Berlin eyaletinin eski yabancılar sorumlusu olan John, yaptığı teşekkür konuşmasında, cinayetlerin yabancı düşmanlığıyla ilgisi olmadığını, hasta ruhlu kişilerin bunu, insan öldürmek için bir gerekçe olarak kullandığını söyledi. John, onur plaketinden dolayı Türkçe olarak da teşekkür etti.

Kurultaya Berlin Başkonsolosu Mustafa Pulat, eski Federal Meclis Üyesi Hakkı Keskin, işadamı Kemal Şahin ve TGD Yönetim Kurulu üyeleri ile çok sayıda Türk ve Alman davetli de katıldı. "Grup Olivinn" adlı müzik grubunun dinletileri kurultayın açılışına renk kattı.

Berlin'de yarın da sürdürülecek olan kurultay çerçevesinde yeni yönetim de belirlenecek.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!